Yüzyılın felaketi de denilen önce Kahramanmaraş’ta akabinde de Hatay’da yaşanan iki büyük deprem ve ardından binlerce artçı ile Türkiye’nin deprem gerçeğini iliklerimize kadar hissettik, algıladık, ruhumuza yara yapacak şekilde kazıdık . Siyasetçiler, bilim insanları ve ilgili ilgisiz binlerce kişi en büyük iletişim aracı olan sosyal medya başta olmak üzere gördükleri her mikrofona konuştu, elinde kamera  olan da video çekerek paylaştı. Deprem anından ve sonrasından insanın çaresizliklerini gösteren öyle görüntüler vardı ki ruhsal yapımız bozuldu. Yaşam alanımız olan binalara girerken korku ile girip çıkıyoruz. Günlük yaşamımız için gerekli olan tüm eşyalarımızı iki parça halinde, birini kapı önünde diğerini ev içinde yaşam üçgeni olacağını düşündüğümüz yerde tutmaya başladık. Oturduğumuz koltuğa ayağımız çarpsa ve biraz sallansak hemen avizelere bakmaya başladık. Sevdiklerimizden çok avize ile göz göze bir yaşama geçtik artık.
Çeşitli kaynaklar alınacak önlemleri bol bol söylüyor ama 20 şubatta okulların tekrar açılmasına ramak kala İstanbul valiliği 93 okulun hemen tahliye edilmesini istedi ve bu istemini de 2019 yılında yapılan incelemelerde raporlanan bilgilere dayanarak yaptı.  Yani bu büyük depremler olmasaydı İstanbul’daki o okullar hala öğrenci kabul edecekti ve bu deprem İstanbul’da olsaydı çocuklarımız bile bile ölüme gönderilmiş olacaktı.
İstanbul Valiliği’nin aldığı karar üzerine Mersin için alınmış bir karar var mı diye araştırdığımda Tarsus’ta bir ortaokul ve Mezitli’de bir sitenin tahliye edildiğini gördüm.
32 yıl Mezitli’de  öğretmenlik yaptım. İlk önce Mezitli deresi kenarındaki Viranşehir İlkokulunda sonra Muhittin Develi ilköğretim okulunda sonra da aynı okulun bahçesine ek bina olarak inşa edilen okulda çalıştım. Şu an Muhittin Develi Ortaokulu olan bina ile yanına inşa edilen Muhittin Develi İlkokulunun yapılışını biliyorum. Özellikle ortaokulun her sınıfında akıllı tahta, projeksiyon gibi cihazlar taktığım için duvar ve kolon yapısını biliyorum. Duvarlara vida takabilmek için matkabı vurduğumda açılan kocaman deliklere harç yapıp tahta yerleştirerek çözüm bulup vidayı tahtaya sabitliyordum. Kolonların darbeli matkap veya hilti ile zor delinmesi gerekirken normal matkap ile delerek cihazın montajını yapardım. Binanın son katında tavan ile duvarın arasının açıldığını yağan yağmurun bu açıklıktan sınıfıma dolduğunu gördüm. İlkokul tarafında 10 yıla yakın duvarlarda su sızıntısı yaşandı. Okulun ilk müdürü Muammer Köstekçi ikinci müdürü Kadir Güvenç bu konuda hiçbir şey yapmadı. Zamanla aldığı su nedeniyle yumuşayan duvarda daha büyük çatlaklar meydana geldi. Üçüncü müdür Adnan Aydın, son kattaki tuvaleti iptal edip kırdırdı ama o sızıntı yine de bitmedi.
Yan tarafa yeni bina yapılıp hangisinin ilkokul hangisisin ortaokul olacağını müdürlerin tercihine sunulmuştu. Daha dayanaklı olacağını düşünerek ilkokulun yeni binaya taşınması için müdürümüze çok ısrar etmiştim.
Tüm bu bilgiler doğrultusunda yetkili kişiler bir inceleme yaptı mı bilemiyorum ama bu bilgileri kendi görüşüm ve (bilimsel metotlara dayanmayan) tespitlerim olarak paylaşmak istedim.
Beklenilen, olası Adana ve Kıbrıs depremlerine okullarımızı hazırlamak için ve 1999 yılındaki Gölcük depreminde büyük zarar gören sahil şeridindeki şehirlerle benzer zemin yapısına sahip Mersinimizin aynı kaderi yaşamaması için başta mülkî idare amirleri  ve yerel yöneticileri göreve davet ediyorum.