Mersin İdmanyurdu’nda taşlar bir türlü yerine oturmuyor..
Cadı kazanı sürekli kaynayıp duruyor..
Ne alınan sonuçlar, ne de sahada ortaya konulan futbol gelecek açısından umut vermiyor..
Nurullah Sağlam’ın gönderilmesi yerine ‘teknik direktörlük’ görevine Giray Bulak’ın getirilmesi ilk başta camiaya umut verse de Fenerbahçe karşısında ortaya konulan kötü ve amaçsız futbol, tüm umutların ‘suni’ olduğunu gerçeğini de açıkça ortaya koydu..
Sahada yine amaçsız ve ne yaptığını bilmez bir Mersin İdmanyurdu vardı..
Kale arkasındaki foto muhabir arkadaşlar ile birlikte ortak yorumumuz; “Çok sıkıcı bir maç” şeklindeydi..
Ne Fenerbahçe, ne de Mersin İdmanyurdu ‘3 puan’ adına varını yoğunu ortaya koyuyordu..
Sarı-lacivertlilerin bulunduğu durum beni ilgilendirmiyor..
Bu kentin takımı önemli bizim için..
Ama gel gör ki, Kırmızı Şeytanlar’da da işler yolunda gitmiyor..
Teknik direktör ile futbolcular arasında bir kopukluk göze çarpıyor..
Futbolcular, hala takım oyunundan uzak, hal böyle olunca da iş oyuncuların bireysel yeteneklerine kalıyor..
Nobre yine ileri uçta tek başına çırpınıp duruyor..
Giray Bulak, çok pas yapmaya başladıklarını söylüyor ama Mersin bal yapmayan arı gibi..
Pas yapmak tek başına yetmez, eğer kanat organizasyonları yoksa, doğru ve yerinde paslar yapılmıyorsa topun bizde kalmasının çokta bir önemi yok..
Takıma bir özgüven geldiği kesin ama bu tek başına yeterli değil!.
Giray Bulak, takımdaki eksikliği görmüş ama asıl önemli olan şeyin ya hala farkında değil ya da çaresiz..
Mersin İdmanyurdu’nda coşku ve heyecan yok!.
Futbolcuların bir ideali ve hedefi yok!.
Adeta birer işçi gibi sahaya çıkıp futbollarını oynuyorlar, sonra da maaşlarını alıp evlerinin yolunu tutuyorlar..
Zaten Kırmızı-Lacivertliler ne çektiyse bu ‘memur zihniyeti’nden çekmedi mi?.
Mersin aşkı ile yapın tutuşan, kırmızı-lacivertli forma ile adeta yatıp kalkan futbolcular, kapının önüne konuldu..
Onların gittikleri takımda yaptıkları ortada..
En yakın örneği; Nurullah Kaya…
Nurullah, Adanaspor’u son dakika golü ile ayakta tuttu ve adeta hayat öpücüğü verdi..
Peki ya Mersin İdmanyurdu formasını giyen futbolcular?.
Karşınızda Fenerbahçe gibi büyük bir takım var..
Tüm spor kamuoyunun gözü bu maçta..
Hem Fener, hem de Mersin için kritik bir viraj..
Bu maçta kendini göstermeyeceksin de hangi maçta göstereceksin?.
Giray Bulak’ın acilen takımına umut aşılaması ve önlerine bir hedef koyup, onların bu ideal uğruna savaşmalarını sağlamaları gerekiyor..
Aksi taktirde iş işten geçmiş olabilir!.
YÖNETİM NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?
Mersin İdmanyurdu Kulüp Başkanı Ali Kahramanlı ve yönetimini anlamak mümkün değil..
Adamların ne yaptığı belli değil..
Kritik virajdasın, Fenerbahçe karşısında alacağın puan ya da puanlar hayati önem taşıyor..
Takımı ateşleyen en önemli güç taraftarın..
Seni ayakta tutacak en önemli faktör de yine taraftarın..
Ama yönetim 3-5 kuruşun hesabını yapıyor ve bilet fiyatlarına yükleniyor..
Taraftar da haklı olarak ‘isyan bayrağı’nı açıyor..
Her şey bu kadar basit ve ucuz mu?.
Mersin İdmanyurdu ligden düştüğünde vicdanınız rahat olacak mı?.
Yastığa başınızı koyup, rahatlıkla uyuyabilecek misiniz?.
Bence başta Ali Kahramanlı ve tüm yöneticiler şapkasını önüne koyup yeniden düşünmeli!.
Özeleştiri yapmalı ve hatalarından ders çıkartıp, önlerine yeni bir sayfa açmalı..
Tabi kırdıkları kalpleri onarıp, gönül almayı da unutmamalı..