Mersin İdman Yurdu’nda işler yolunda gitmiyor… Teknik Direktör Nurullah Sağlam’ın ise suyu ısınıyor.. Ardı ardına alınan kötü sonuçlar, ligde kalma mücadelesi veren Kırmızı Şeytanlar için tehlike çanlarının daha bir güçlü çalmasını sağlıyor…

Bir yanda mücadele azminden yoksun ve hiçbir hedefi olmayan futbolcular topluluğu.. Diğer yanda sahada profesyonelce mücadele eden ve adeta bir futbol dersi veren Mert Nobre.. Peki ya o da olmasa?. İşte asıl düşündüren de bu.. ‘Tek Adam Sistemi’ nereye kadar?..

87 yıllık köklü bir tarihe sahip olan Mersin İdman Yurdu için 2012-2013 Futbol Sezonu, çok güzel başlamıştı.. Yeni bir kadro ve yepyeni bir lig vardı önümüzde… Umutlar taze, geleceğe olan güven de tamdı..

Sezonun ilk maçında golsüz sona eren Ordu maçı, sonrasında Sivasspor ile deplasmanda alınan 3-3’lük beraberlik umutları tazeledi.. Birbirinden zorlu iki maç ve alınan altın değerindeki 2 puan.. Ancak bu sadece görüntüydü..

Bu görüntüyü netleştiren de 3-1 kaybedilen Eskişehirspor maçı oldu.. Kadıköy’de 2-1’lik yenilgiyle sonuçlanan Fenerbahçe karşısında ortaya konulan futbol ise tamamen bireysellik kokuyordu…Ardı ardına alınan kötü sonuç ve kaybedilen puanlara birinin itirazı vardı…

O da sahadaki mücadelesi, azmi ve çalışkanlığı ile Mert Nobre’den başkası değildi.. Kaptan, herkesin sorumluluktan kaçtığı, mücadele etmekten sakındığı bir dönemde dizginleri ele aldı.. Önce Gençlerbirliği’ne golünü atıp bir puanı takımına kazandırdı, ardından da aynı tarifeyi deplasmanda Trabzon’a uyguladı..

Nobre, hırsı ve mücadele azmi ile adeta futbol dersi verdi.. Kayserispor maçında da golünü atmasına rağmen, 2-1’lik yenilgiye engel olamadı, sonrasında 2-2’lik Kasımpaşa maçında da attığı golle takımına adeta hayat verdi…

KOSKOCA TAKIMIN DÜŞTÜĞÜ HAL…

Nobre hızını alamadı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne patladı adeta.. 2 gol sığdırdı 90 dakikaya ve takımına bu sezonki ilk galibiyetini hediye etti.. Ardından lider Galatasaray’a golünü attı ve kritik bir puan kazandırdı… Sonrasında malum, 3-0’lık Bursaspor hezimeti…

Şimdi neden Nobre’yi anlatıyorum size… Aslında nedeni açıkça ortada.. Bir yanda 35 milyon TL’ye kurulan bir takım, diğer yanda yüreğini ortaya koyup, sahada tek başına mücadele eden bir futbolcu.. Vurdumduymaz bir teknik direktör, ne yaptığını bilmez bir takım… İşte Mersin İdman Yurdu’nu özetleyen tablo bu…

‘TEK ADAM SİSTEMİ’ üzerine oturtulan bir şablon.. Peki ya Nobre yoksa?.. Aslında bu sorunun yanıtı, sezonun ilk maçında golsüz berabere kalınan Orduspor maçı veriyor.. Nobre yoksa Mersin de yok.. Koskoca takımın düştüğü hale bakar mısınız?.

HOCA SABAHA KADAR EĞLENMİYOR HERHALDE?..

Peki bu takımın hocası ne yapıyor?.. Çıkıpta Galatasaray gibi kritik bir maç öncesinde sabahın saat 04.00’üne kadar bir barda gönlünce eğlenmiyor herhalde… Kafası iyi bir halde de takımı kurmuyordur umarım.. Tabi ki, öyle değil… Ben yanlış düşünüyorum herhalde..

Ama Teknik Direktör Nurullah Sağlam’ın sağlıklı kararlar veremediği ortada.. Geriden oyun kuramayan, orta alanda çoğalamadığı gibi yaratıcılıktan uzak bir takım kimliği var göze çarpan.. Futbolcuların isteksiz, umursamaz ve vurdumduymaz tavırları da çabası..

Hal böyleyken, ‘TEK ADAM FUTBOLU’, Mersin İdman Yurdu ve Nurullah Sağlam’ı nereye kadar taşıyabilir ki?.. Artık modern futbolun anayasası;  ‘takım futbolu’ üzerine kurulu.. Futbolda bireyselliğe yer yok… Olmazda zaten.. Sahada 11 futbolcu varsa, hepsi koşacak, terinin son damlasına kadar mücadele edecek.. Yok olmadı mı, zaten sonuç belli; hüsran…

SAĞLAM’IN NE YAPTIĞI YA DA YAPAMADIĞI ORTADA

Eğer Mersin İdman Yurdu toparlanmak ve hüsran yaşamak istemiyorsa artık kendine çeki düzen vermeli.. Nurullah Sağlam’ın bu takıma katkı sunmadığı ortada.. Yaklaşık 2.5 sezondur takımın başında ve bu süreçte yapılanlar da ortada..

Yönetim de, Nurullah Sağlam da şapkasını önüne koyup düşünmeli.. Kuru inattan vazgeçmeli.. Yarın iş işten geçebilir ve çok geçte olabilir… 28 yıl boyunca ‘Süper Lig’ hasretini yaşadı bu kent.. Özlemlerini geçen sezon gerçekleştirdi ve çok arzu ettiği Süper Lig’e yükseldi.. Ama ligden düşmek bu kadar ucuz, bu kadar da ruhsuz olmamalı..

Tamam sahada terinin son damlasına kadar mücadele edersin, elinden gelenin en iyisini yaparsın, fedakarlık gösterir, cefakar olursun.. O zaman kimse sana çıkıp bir şey diyemez.. “Olmadı” der, “Sağlık olsun” diye kendini teselli eder insan.. Peki bugünkü futbol ve bugünkü tabloda kim bunu diyebilir?..

-