- Mersin İdman Yurdu, Avrupa yorgunu lider Galatasaray karşısında bir puan aldı almasına ama ortaya konulan futbol ve takımın genel görünümü gelecek açısından tehlike sinyalleri verdi.

- Hala geride oyun kurmakta zorlanan ve kanat organizasyonlarını gerçekleştiremeyen Kırmızı Şeytanlar’daki en önemli sorun ise; ‘inanç’.. Sahadaki oyuncuların mücadele azminden yoksun görüntüsü ise düşündürüyor.

Bir yanda Avrupa’da var olma savaşı veren ve ligdeki ‘liderlik koltuğu’nu sağlama almaya çalışan Galatasaray, diğer tarafta ‘Süper Lig’de kalıcı olmak isteyen ve ‘varlık savaşı’ veren Mersin İdman Yurdu..

Ligde 10 maçta 25 gol kaydederek, ‘en çok gol atan takım’ unvanına ulaşan sarı-kırmızılı ekip ile kalesinde gördüğü 17 golle; ligde ‘en çok gol yiyen takım’lardan biri kırmızı-lacivertliler arasındaki mücadelenin bol gollü geçeceğini düşünenler, ne yazık ki büyük bir hayal kırıklığını uğradı..

Sahada adeta yürüyen bir Galatasaray ile ne yaptığını bilmez bir Mersin İdman Yurdu olunca tribünler de adeta uyudu.. Her ne kadar bilet fiyatları yüksek olsa da Tevfik Sırrı Gür Stadı’nda oynanan karşılaşmaya yoğun ilgi gösterildi, ancak tribünlerdeki bölünmüşlük nedeniyle ev sahibi ekip, taraftar avantajını lehine çeviremedi..

Buna bir de Mersinli futbolcuların isteksizliği, Teknik Direktör Nurullah Sağlam’ın ‘korkak futbol anlayışı’ da eklenince Kırmızı Şeytanlar için işler de ters gitmeye başladı.. Herkes Mersin İdman Yurdu’nun lider karşısında fark yiyeceğini düşünüyordu, aslında gününde bir Galatasaray karşısında Mersin kalesi darmadağın da olabilirdi, olabilirdi diyorum çünkü Galatasaraylı futbolcular da; ‘Bu maç bitse de gitsek’ havasındaydı…

Bakmayın siz sarı-kırmızılı takımın iki topunun direkte döndüğüne, 90 dakika boyunca rakip kaleciyi çok faza rahatsız etmediler… 48. dakikada Umut Bulut’un attığı gol sonrasında İstanbul temsilcisi, skoru korumaya çalıştı, ancak bu duruma kaptan Mert Nobre’nin itirazı vardı.. Nobre, takımın genel havasına inat, sahadaki mücadele azmi, profesyonel duruşu ile adeta hocası Nurullah Sağlam ve takım arkadaşlarına ders verdi..

Nobre’nin 63. dakikada kaydettiği beraberlik sayısı ise akıl dolu ve ders niteliğindeydi.. Ben Yahia’nın soldan kullandığı köşe vuruşunda önce kendini arka direkte unutturan, atış sonrasında da öne çıkın tam 8 savunma oyuncusu arasında iyi yükselip, Muslera’yı avlayan Nobre, bir futbolcunun nasıl gol atabileceğinin kitabını yazdı adeta..

Bir takımda sadece bir futbolcu mücadele edip, varını yoğunu sahaya yansıtıyor, diğerleri onu izlemekle yetiniyorsa ona ‘takım’ denilebilir mi?. Peki ya Nurullah Sağlam’a ne demeli?. Skor 1-1’e gelince neden takımı geriye çekip de rakibi kendi ceza sahası önünde karşılama hatasına düştü?. Allah’tan bu hatasından çabuk vazgeçti de, Mersin oyunda yeniden dengeyi kurdu..

Özellikle geride oyun kurmakta zorlanan, orta alanda üretkenlikten uzak bir görüntü çizip, kanat organizasyonlarını gerçekleştiremediği gibi ileri uçta basit hatalar yapan bir Mersin İdman Yurdu sizce başarılı mı?. Şimdi Nurullah Sağlam, 1-1’lik skorun ardından; “İyi oynadık” diyebiliyor.. Peki ‘korkak futbol’ oynamanın neresi iyi?.

Sağlam, iyi alan kapatıp, uzun toplarla çıkmak istediklerini, bunu da başardıklarını anlatıyor.. Acaba, Sağlam bizimle aynı maçı mı izledi?. Uzun topla çıkarsın da, topu attığın yerde adamın olmazsa o top ne işe yarar?. Kontratak futbolu, savunmadan ileri uca top şişirmek midir?. Top havadan Nobre’ye gönderiliyor, Nobre indiriyor ama kimse yok, mecburen Nobre kendi topuna yine kendisi koşmak zorunda kalıyor.. Bu nasıl futbol anlayışı!.

Peki ya sahadaki futbolculara ne demeli!. Henüz ligin başı ama futbolcular sezonu çoktan kafasında bitirmiş gibi.. Ne bir heyecan, ne bir mücadele, ne de bir istek var.. Bu duruma bir an önce son verilmeli, hedefler açık ve net bir şekilde ortaya konulup, en kısa sürede toparlanma sürecine girilmeli, aksi taktirde yarın çok geç olabilir…