1942 Ekim ayı Ramazanı bitirip bayrama hazırlanan Mersin'e haber bomba gibi düşmüştü.
Bulabildikleri radyonun başına geçip anlatılan maçlarını soluk almadan dinleyen nice hayranın rüyası gerçek olmuş, Fenerbahçe Mersin'in yaptığı daveti kabul etmişti.
Mersin İdmanyurdu’ nun davetini kabul eden Fenerbahçe, Ramazan bayramındaki boşluktan da yararlanarak yoğun istek üzerine Mersin’ in yolunu tutuyordu…
Bugün bile efsane olarak anılan Kaleci Cihat (Arman), Ali Rıza (Sporel), Lebib (Elmas), İbrahim (İskeçe), Naci (Bostancı), Müjdat (Yetkiner), Halit (Deringör) lerden oluşan tam kadrosuyla Fenerbahçe’ nin Mersin’ e geleceği haberi bile kentte deprem yaratmaya yetmişti.
Tam 10 gün boyunca İstanbul ve özellikle Mersin gazeteleri Fenerbahçe’  nin ilk kez çıkacağı Mersin seferiyle yatıp kalktı.
Toros Ekspresiyle gelmesi planlanan Fenerbahçe’ ye Demiryolları yeteri sayıda vagon tahsis edemeyince, kafile Haydarpaşa'dan kalkan kara trene binmek zorunda kalmış bir gün gecikmeyle gelmişti Yenice'ye...
Durumdan habersiz cumartesi sabahı karşılamaya giden Mersin heyeti Yenice istasyonuna saat 12'de yanaşan Toros Ekspresinden beklediği misafirleri inmeyince küçük bir şaşkınlık geçirecek, durumun anlaşılması üzerine bir gün sonra gelmek üzere dönecekti...
11 Ekim 1942 Pazar günü Yenice'de karşılandı kafile.
Fenerbahçe' yi karşılayan Mersin heyetinde Mahmut ve Celal Abaç, Tevfik Büke, Halit Ateş, Vasfi Ongun yer almaktaydı.
Sadece futbol takımı değil, atletlerini de düzenlenecek müsabakalar için getirmişti İstanbul'un ünlü kulübü.
Yenice'den hareket eden hayli kalabalık konvoyu taşıyan vagonlar Tarsus' tan geçerken toplanan sporcular ve halk tarafından selamlanıyor, Mersin garından yoğun sevgi gösterileri arasında karşılanıp kalacakları Asya oteline kadar omuzlarda taşınıyordu.
Vali, Belediye Başkanı, İdmanyurdu yetkililerini, Viranşehir harabelerini, portakal bahçelerini ziyaret turları…
12 Ekim aynı zamanda Ramazan bayramının ilk günü, Mersin’ deki Deniz Harp Okulu ile karşılaşıyor ve sahadan 5-0 lık galibiyetle ayrılıyor…
13 Ekim Salı günü ise İdmanyurdu maçı gelip çatıyor…
16 Ekim 1942 günkü Yeni Mersin Gazetesi şehrin tanık olduğu olağanüstü hareketliliğe tüm sayfalarını ayırmak zorunda kalıyor.
Gazete haberlerine göre derme çatma tahtalardan yapılmış tribünlerde 10 bin seyirci yer alıyor.
Toplam nüfusu 30 bin olan şehirde tam 10 bin seyirci dolduruyor stadyumu* 
Tarsus, Adana, Hatay, Gaziantep o günlerin kuş uçmaz kervan geçmez yollarından çıkıp Mersin’ e geliyorlar Fenerbahçe maçını seyretmek için…
Aşağıdaki satırlar tümüyle 16 Ekim 1942 günkü Yeni Mersin gazetesinden:
“Pazar günü Fenerbahçe’ nin geldiğini duydukları andan itibaren meraklılar, sporcuları görmek için sabırsızlanıyor, yemek yedikleri, misafir oldukları, gezdikleri her yerde onları alkışlıyorlardı. 
Maçın yapıldığı gün Mersin’in en heyecanlı anlarıydı. Stadyum kâmilen bayraklarla donanmış, maçın saat dörtte başlayacağı ilan edilmesine rağmen, saat 1 de halk akın akın stadyumu doldurmuştu. Saat 3 e doğru artık stattan içeri girmenin imkânı kalmamıştı. Tam manasıyla iğne atacak yer yoktu. Tribün kâmilen dolmuş, yan taraftaki yerler dolmuş, çocuk bahçesi bile hıncahınç dolmuştu.”
Sonuçta 1942 yılının ramazan bayramının ikinci günü olan 13 Ekim'de Fenerbahçe, İdmanyurdu’ nu şehri sallayan tezahürat altında 3-1 yendi…
Fenerbahçe’ nin bugün bile adı dillerden düşmeyen efsane kalecisi Cihat, İdmanyurdundan  Kemal’in (Kemal Tinli' nin) 38. dakikada kaydettiği ve tarihe MİY' nun FB' ye attığı o ilk gole engel olamadı…
Ve hepsinden önemlisi, futbol organizasyonlarının İstanbul’la sınırlı olduğunu sanan herkese ders olacak bir yazı yayınlandı ülkenin o günlerdeki en etkin gazetelerinden biri olan TAN’ da…
Böylece futbol yanında Mersin’in tarihi ve doğal güzelliklerinden de haberdar oldu ülke...
Gazetenin köşe yazarı ve aynı zamanda Fenerbahçe' de oynamış ve yöneticilik yapmış Firuzan Tekil** Mersin çıkarmasının ardından köşesinde yaşananları şöyle anlatacaktı:
“Takımda yer alan sporcular “ne çabuk ayrılıyoruz” diyorlar. “Vaktimiz olsaydı da biraz daha kalabilseydik, doyulmaz Mersin’e biraz olsun kanar olsaydık” diyorlar.
Mersin’in daveti, sporcu kabulü Mersin’in içli samimiyeti hepimiz için görülmemiş bir haldir.
En ince protokol kaidelerine itina eden, ecnebi memleketlerde bile bu derece dakik bir programı görmüş değiliz”
Devam ediyordu Tekil:
"Mersinlilerin misafirperverliğini ve Fenerlilere gösterdikleri yakınlığı anlatacak kelime mevcut değildir. Otel ve yemeklerdeki intizam, Valinin (Saip Erge a.a.) bir spor idarecisi kadar yakından alakadar oluşu, karşılayan heyetin şehrin güzel yerlerini gezdirmesi...
Portakal bahçeleri, palmiyeleri ve tam bir Akdeniz incisi haliyle Mersin üzerimizde fevkalade bir tesir bırakmıştır. Bütün bunları yazmamıza sebep sporsever bir muhiti takdir etmek kadar hatta ondan da ziyade böyle yerlere büyük takımlarımızın seve seve koşmaları lüzumuna işaret etmektir.
...
Mersinliler muhakkak ki böyle büyük spor organizasyonu yapmakla muhitlerine büyük fayda temin etmişlerdir. Memlekette spor seferberliği için böyle teşebbüsleri her bölgenin yapması şarttır."
1940'ların dünyasında henüz dişe dokunur profesyonellik yokken, futbolun hayatın tüm alanlarındaki etkisini ortaya koyan Mersin ve gördükleri ilgiden yola çıkarak bunu ülke gündemine taşıyan bir kalem...
Ekim 1942'de Fenerbahçe'nin Mersin'de estirdiği rüzgâr o ünlü sözü çok daha anlamlı kılıyor aslında:
"Futbol sadece futbol değildir"
*(Günümüzdeki Tevfik Sırrı Gür lisesinin batısında ve Özgür çocuk parkının doğusundaki kapalı otoparkın üzerindeki boş alan o günlerde tahta tribünlerin yer aldığı futbol sahasıydı)
**Firuzan Tekil: (1913, İstanbul)FB atletizm takımında 400 metre koştu, yöneticilik yaptı. Fener isimli dergiyi çıkardı. 1950-1957 arası iki dönem Demokrat Parti Milletvekilli, 1960 darbesi sırasında Anadolu Ajansı Genel Müdürü, 1976-77 yıllarında Futbol Federasyon Başkanlığı da yapacak olan gazeteci, yazar, siyaset adamı