Tabu olan her şey gibi cinsellikte bizi zorlayıp sorunlar yaşatmaya devam ediyor. Ancak psikolog fobisini aşmaya başladığımız şu dönemlerde cinsel terapi desteği almak hala güç. Bununla birlikte basit bazı öneriler cinselliğe anlam ve keyif katabilir. Cinsellik, rutine girdiğinde, ayrıntılara dikkat edilmediğinde monotonlaşır ve iki tarafa da zevk vermemeye başlar. Öyle bir hal alır ki ilişki dizi izlemek birlikte yaşanabilecek özel anlara tercih edilir. Bazı davranışlarınızı gözden geçirerek cinsel yaşamınızda mutluluğu yeniden yakalayabilirsiniz… 
Cinsel istek bedende değil, zihinde başlar! Cinselliği yalnızca geceleri ve yatağa girdikten sonra başlayan bir aktivite olarak sınırlandırmamak gerekir. İyi bir cinsel ilişkinin hazırlığı ve duygu yoğunlaşması, yatağa girmeden başlar. Uygun ortam için illa ki mum ışığında romantik bir yemek gerekmez. Bunun yerine yapılacak küçük bir jest, sevgi sözcükleri ile yazılmış bir mesaj, sıcak bir bakış veya gülüşme de yeterli olabilir.
 
Cinsellik hayatta ayrı bir yeri olan, ayrıcalıklı bir durum değildir! Genellikle kişiler sekse sıra dışı anlamlar yükleyerek, onu kutsal veya özel olarak algılar. Oysa cinsellik yaşamın gerçek değerlerinden biridir. Kişinin yaradılışının, davranışlarının ve karakterinin bir parçası olan cinsellik, bu boyutuyla ilişkileri de etkiler. Yapılacak en iyi şey ise, sekse biraz kafa yormak ve yaşanılan ilişkilerde cinselliğin kalitesini arttırmak için yöntemler aramak.
Cinsellikte “Önce BEN” diye düşünmeli! Düşüncelerin ve tavırların “Önce ben” olarak değiştirilmesinde bir sakınca yoktur. Hatta biraz bencil olmakta da yarar var. Çünkü taraflar anın ve hazzın tadını çıkarmak için ne kadar kendine konsantre olursa, ortaya çıkacak olan haz o kadar artar. Yani temel prensip, “Herkes kendi hazzından sorumludur” olmalı. Kadınlara nazaran erkekler bu durumu daha çabuk onaylarlar. Kadın ise pasif bir rol üstlenmeye meyillidir. Ancak bunun sonu, hayal kırıklığı ile bitebilir. 
Cinsellikte tekrardan vazgeçmeyi bilmek gerek! Doğası gereği duygularla ve heyecanla beslenmesi gereken değişiklik isteyen cinsellik, haftanın belli günlerinde yapılması gereken bir alışkanlık haline geldiği anda çekilmez bir hal alır. Zamanla sıkıcı olan cinsellik de sonunda çiftler için sorun yumağı haline gelir. Bu halden kurtulmak için, haftanın her günü hep aynı saatte ve aynı yerde cinsellik yaşamaktan vazgeçilmeli. Ayrıca cinsellik denince akla artık bir tek yatak odası gelmemeli. Evliler için evden farklı bir yere, örneğin bir otele gitmek iyi bir fikir olabilir. Sevişmeye hep aynı partnerin başlaması gibi tavırlar da cinselliğe sıkıcılık katabilir. İşin özünde şu var ki; tekrar, sonunda monotonluğu doğurur.
Bu işin sihirli bir formülü YOKTUR! Kişiler, partnerinde ve kendilerinde cinsel hazzı arttıracak bir sihirli formül olduğuna inanırlar. Bu da bir nevi tabudur. Seksin dinamiğinde mekanik yollarla yapılan uyarmanın çabuk ve yüksek hazzı beraberinde getireceğine yönelik inanış doğruyu yansıtmaz. Böylelikle önemli olan bir unsur da göz ardı edilir. Kişinin, partnerinin bedeninden çok zihnine hitap etmesi gerekir. Bilinenin aksine vücudun haz merkezi cinsel organ değil beyindir. Beyin, koku, ses, dokunuş veya erotik bir cümle ile aldığı küçük duyumları tahrik unsuru olarak bedene iletir. Cinselliğin kimyası da bu şekilde başlar ve işler.
İlişkilerdeki temel sorunların başında iletişimsizlik gelir. Bu durum elbette cinselliği de etkiler. Kadın ya da erkek genelde ayıp, günah ve yasak üçgeni içinde, ne istediğini, ne hissettiğini açıkça söylemekten çekinir. Cinsel ilişki esnasında konuşmamak gibi meşhur bir cinsel mit vardır. Oysa duyguları konuşmak, ilişki anında duyulan hazzı kelimelerle paylaşmak her zaman erotik bir olgudur.
Sağlıklı, mutlu ve haz dolu günler dileğiyle…
Psikolog Yaşam YANARDAĞ ÇELİK
http://www.facebook.com/yasam.mersin 
https://twitter.com/yasamyanardag 
www.mersincinselterapi.com