Gündem yoğun.
Ele almak istediğim görüşlerimi, beklentilerimi paylaşmak istediğim epeyi konu yazılmayı beklemekte…
Örneğin girdiği bitkisel hayattan bıkan, fişinin çekilmesini bekleyen ve ancak onun sahneden inmesiyle yeni arayışların gündeme gelmesi söz konusu olacak olan Çukurova Havalimanı bunlardan biri.
İstanbul’ da gerçekleştirilen Mersin Tanıtım Günleri adıyla izlediğimiz bazı yanlarıyla eğlendiren ama daha çok düşündüren etkinliklerle ilgili de söyleyeceklerim var.
Ama önceliği geçtiğimiz hafta tahsislerin iptal edildiği en yetkili ağızdan duyduğumuz Kazanlı Turizm bölgesine vermek istiyorum.
Sekiz yıldır büyük umutlarla yatırımcıların gelip tesisler kurmasını beklediğimiz, böylece işsizliğin sihirli değnekle ortadan kalkacağı, turizm yoksulu Mersinin bir anda Antalya konumuna gelmesini hayal ettiğimiz Kazanlı turizm vahası ile ilgili “geldiler, geliyorlar”, “gelecekler ama ulaşacakları bağlantı yolunu bile bir türlü tamamlayamadık” mazeretlerinin yıllardır üretildiği proje sonunda Turizm Bakanınca da “verilen ruhsatların iptal edildiği” açıklamasıyla kuş olup uçuverdi.
Birileri şimdi yazacaklarımı, “teker kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur” misali iş bu hale geldikten sonra düşünce paylaşmak kolay diye eleştirecektir ama araştırmadan kimsenin böyle bir yola başvurmamasını isterim.
İsterim çünkü, ben ilk günden beri Kazanlı’ nın yakın çevresinde yer alan turizm düşmanı yapılaşmalar nedeniyle hiçbir zaman Antalya’ daki Side, Manavgat, Alanya, Kemer vs. gibilerinden bir vaha haline gelemeyeceğini bulduğum her platformda dile getirip duruyorum.
Basit bir taramayla rahatlıkla erişilecek onca yıllık yazılarım da cabası ve orta yerde durmakta…
Kazanlı esasen ilk günden beri tutmayacağı belli, zorlama bir projeydi ama göle yoğurt çalan Hoca’ nın “ya tutarsa” misali, birilerince “bakarsın buradan bir cennet doğar” hayaliyle karşımıza çıkardıkları bir masaldı, hayaliyle sekiz yıl uyuduk ve bir sabah gerçeğe uyandık.
Neden zorlama bir projeydi Kazanlı?
Soda Sanayi ve Kromsan gibi kimya alanında riskli üretim yapan sanayi tesislerinin aynı sahillerde keyif çattığı bir bölgeye hangi aklı başında yatırımcı gelip tesis kurar? Sorusunu birilerinin sormasına bile hakaretlerle cevap verilecek bir beklenti içindeydi Mersin.
El birliğiyle yaratılan bir algıyı yıkma anlamına gelen gerçekleri dile getirme çabası, birilerini rüyadan uyandırma anlamına geliyordu ve bu Mersin gibi bir kentte affedilir günahlardan değildi.
Hatırlıyorum da 2006 yılında oturup konuyu konuştuğumuz dönemin Turizm Bakanı Atilla Koç, Antalya’ da yer kapmak için birbirini ezen yatırımcının iş Kazanlı’ ya geldiğinde nasıl arazi olduklarını o tatlı üslubuyla anlatırken olumsuzlukların farkındaydı.
Ama iktidar Milletvekilleri kente o tesisleri kazandırma konusunda öylesine ısrarcıydı ki, gittiği yere kadar bu rüya sürsün, inceldiği yerden kopsun misali bölgenin turizm yatırım alanı olarak ilanını sağlamakla kalmamış, müracaatçılara tahsis için kapıları ardına kadar açmıştı.
Başlangıçta tek Allahın kulu yatırım için talepte bulunmadı. Derken kamuoyu pek farkına varmadı ama Kazanlı bölgesindeki turizm tesisleri için konsept değişikliğine gidildi. 
Oteller yerine golf alanlarının teşvik edileceği bir vahaya dönüştürüldü Kazanlı.
Aynı sahilde Kromsan, Soda Sanayi tesisleriyle komşu, yakın çevresinde kentin arıtmasının deşarj edildiği, milyon tonluk tanklarıyla tüm bölgeyi saran akaryakıt çiftlikleri, kuzeyinde ise geceleri Toroslardan gelecek esintiye karışacak çöp depolama alanı, çimento tesisleri ve daha niceleri…
Allah aşkına bu tabloyu gören hangi aklı başında yatırımcı gelip Kazanlı’ ya tesis kuracaktı ki?
Komşu Adana Milletvekili sıfatını da taşıyan Turizm Bakanı “bağlantı yolu tamamlansa gelip tesisleri dikecekler” yalanıyla yatıp kalkan, tatlı rüyalardan bir türlü uyanmayan Mersin’ i acı gerçekle uyandırıverdi.
İyi de yaptı aslında…
İkna olsalar bile yapacakları tek yatırım Golf tesisi olan girişimciler aslında kente iyilik değil, uzun vadede ortaya çıkacak olumsuzluklarla kötülük yapacaklardı, şimdi bu olumsuzluğun getireceği fırsatı değerlendirme zamanıdır.
Değerlendirmemiz gereken, aslında benzer konumda olan pek çok ülkenin son yıllarda küresel ısınmanın etkisiyle yaşadığı inanılmaz süreçler.
Örneğin golf turizminde dünyanın en cazip tesislerine sahip İspanya son beş yılda hızla kepenk kapatmakta.
İspanya susuzluk çekiyor ve Golf tesisleri su düşmanı olarak yer üstü yanında yer altı kaynaklarını bile kurutmakta çok etkili.
Mütevazı bir golf tesisi tek başına 20 bin nüfuslu ilçenin yıllık toplam ihtiyacı kadar su tüketiyor. 
Narenciye bahçelerini susuzluk nedeniyle sökmek zorunda kalan İspanya’nın Murcia bölgesi, büyük umutlarla milyar dolarlara mal olan golf tesislerini birer birer kapatıyor. Kapatmaya karşı direnmenin anlamı yok çünkü günde birkaç sulanması gereken golf sahalarına verilecek sudan mahrum bölge.
Mersin narenciyede, özellikle de limonda Murcia’ ya rakip olan ciddi kent konumunda.
Gördüğünüz gibi bazen şer diye nitelendirdiğimiz vakalardan ‘hayırlar’ doğuyor.
Kazanlı’ daki tahsislerin iptalini de bu gözle görün.
Elin adamının çöl ortasında yarattığı Dubai’ den eksiği değil fazlası olduğu bilinciyle gelin, dünyada yükselen yeni trendler ışığında yeni ve farklı bir vaha yaratalım Kazanlı’ da…
Ama çevresini orta vadede zehir saçan tesislerden temizleme şartıyla…