Yazılarımı takip edenlerin yukarıdaki başlıktan tahmin edeceği gibi konumuz yine Spor İl Müdürlüğü ve bu Müdürlüğün Müdürünün kurduğu, başında olduğu, halen para çekmeye tek yetkili kılındığı Mavi Deniz Kulübü ve bu kulübe aktarılan 800 milyar... (aslında payına 200 milyar düşen ikinci bir kulüp daha var ama konuyu dağıtmak istemiyorum)
Son iki yazının ardından idari anlamda Valilik veya Bakanlıktan ses çıkmadı ama AK Parti cephesinden isimlerini açıklamama kaydıyla epeyi görüş bildiren, trilyonluk paranın akıbeti hakkında ipuçları veren epeyi isim temasa geçti benimle.
Bunların dişe dokunanlarına burada yer verip, resmi ağızların açıklamalarını bekleyeceğim.
Başka da yapacak bir şey gelmez elimden.
Örneğin oldukça yetkin bir isim yazılarımın ardından İl Müdürlüğüne vekalet eden şahsiyetle görüştüğünü, o zatın "her şey genel müdürlüğün bilgisi çerçevesinde cereyan ettiğini" hatta genel müdürlükteki isimleri de teker teker kendisine verdiğini söyledi.
Beni bilgilendiren AK Parti üst düzey yöneticisiyle açık biçimde görüşlerimi paylaştım, burada da yinelemek zorundayım.
Bana göre bir işlem ya yasaldır veya değildir. 
Yasal işlemse zaten genel müdürlükte de olsa birilerinin özel olarak o konu hakkında bilgi sahibi olması gerekmez. Belgeler düzenlenir, ödemeler yasal çerçevede yapılır, o paraların gerçek amacında harcanıp harcanmadığı yine mevzuat içinde denetlenir.
Yok, eğer yasal yollar zorlanıp farklı yöntemler uygulandıysa, bunu genel müdürlükteki yetkililerin bilmesi mazeret değildir, değil bürokrat Bakan babanız olsa, eninde sonunda önüne çıkacağınız yargı nezdinde kimse sizi kurtaramaz, size kefalet edemez, etse de bir hukuk devletinde güler geçerler adama...
Gelelim trilyonun nerelere harcandığı konusunda ileri sürülen iddialara:
Kimi kaynaklara göre bu bir trilyon Akdeniz oyunları çerçevesinde başta stadyum olmak üzere yapılan tesislerin eksiklerine, gediklerine harcanmış...
Bırakın normal bir ülkeyi, aşiretlerde bile böyle bir yöntem yok, olamaz da...
Tesisler konusunda bir eksik varsa öncelikle şunu sormamız lazım: 
"Eksiği olan bir tesisin kabulünü kim, nasıl yaptı? 
Tahakkuk nasıl gerçekleştirildi?
Örneğin yeni Mersin stadından daha büyük kapasiteli Kayseri stadı kaça mal oldu? Mersin stadına kaç para harcandı? Ve o paralara rağmen stadyum kimi ifadelere göre %80 haliyle tamamlanmamışken hangi kurum ve o kuruma bağlı hangi yetkililer teslim aldı?"
Daha da önemlisi şu: Tesisler eksikse Bakanlık bütçesinin bir faslından başka bir faslına aktarma yapar ve o fasıldan yasal kaynak ayırıp harcama yapar. 
Tesislerin tamamlanması için bir amatör spor kulübü kurulup oraya kaynak aktarılması ve ödemelerin o kulüp üzerinden yapılması gibi akıl almaz yöntemin dünyada ikinci bir benzeri var mı?
Böyle bir şey olabilir mi? Hadi yaptınız oldu, yasal mevzuat böyle bir şeyi kabul edebilir mi?
Ve çok masum bir soru: "Siz yaptınız oldu diyelim, o kulübe aktarılan para eğer amatör spor yerine böylesine farklı bir yerde harcandıysa, bunun denetimini kim yapacak? İl Müdürlüğünün ihale süreci içinde ve her türlü yasal denetime açık biçimde yaptığı harcamayı birileri kulüp kisvesi altında yaparken ihale mekanizması ve denetim dışında işlere imza atarsa bunun hesabını kim, nasıl soracak?
Mavi Deniz Spor kulübüne aktarılan 800 milyarın en azından bir kısmı ile ilgili bir başka iddia da şu:
Spor il Müdürlüğü adına kiralanan bir yerle ilgili ihale mevzuatı dışına çıkıldığı için bir süre sonra dönemin Spor İl Müdürü imzasıyla düzenlenen kira sözleşmesi hiçe sayılarak, mülk sahibine sözleşmede geçen kira ödenmez. Bunun üzerine mülk sahibi kiracı konumundaki il müdürlüğü hakkında yasal yoldan harekete geçer.
Hem il müdürünü kurtarmak, hem de kurumu mahkeme önüne çıkarmamak için dahiyane bir yol bulunur. Bu yolla aylık on bin liraya (eski parayla 10 milyara) kiralanan yere ait bedelin 80 bin lirası (80 milyarı) Mavi Deniz Spor Kulübüne aktarılan 800 milyardan ödenir.
Bu bir iddia, gerçek olup olmadığı ancak açılacak soruşturma sonucu ortaya çıkacak.
Ama iddialar yanında yazışmalar sonunda eriştiğimiz akıl almaz somut belgeler de var:
Örneğin haberanaliz sitesinde 23.1.2014 tarihinde yayınlanan belgeye göre M.Ö. isimli mülk sahibi ile Mersin Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü adına dönemin İl Müdürü İlhami koç arasında 6.5.2013 tarihinden geçerli olmak üzere bir yıllık kira kontratı imzalanır. Bu kira kontratındaki yazılı ifadeyle İsmet İnönü Bulvarı üzerindeki bir gayrimenkul resmi kurum olduğu iki ayrı yerde ifade edilerek Mersin il Müdürlüğüne kiralanır. (http://haberanaliz.net/article_detail.php?article_id=1667)
Gözlerime inanamadığım o kira mukavelesini internet sitesinde görünce aynı gün İl Müdürlüğüne başvurdum. Kira sözleşmesini imzalayan İbrahim İlhami Koç geçen sürede İstanbul'a atandığı için yerine vekâlet eden Salman Malkoç imzasıyla bana gönderilen 25.2.2014 tarihli resmi cevapta aynen şunlar yazılıydı:
"İlgi yazınızla belirtilen taşınmaz ile müdürlüğümüz ve gayrimenkul sahibi arasında hiçbir yazılı geçerli kira kontratı imzalanmamış olup; Müdürlüğümüzün söz konusu gayrimenkulle hiç bir alakası olmadığı gibi elimizde belge de bulunmamaktadır. Ayrıca bu hususta hukuki süreç başlamış olup, Müdürlüğümüzce takip edilmektedir"
Yerel seçim hengamesi içinde üzerinde fazlaca durmadan arşive kaldırdığım o cevap bugün o gayrimenkul kirasının kurulan kulüpçe ödendiği iddiasıyla daha bir önem kazanıyor.
Hazır yeri gelmişken sorayım:
Spor İl Müdürlüğüne Akdeniz oyunları Koordinatörlüğünce devredilen eşyaların adı geçen gayrimenkulde depolandığına dair fotoğrafların haberanaliz sitesinde yer aldığı bu kira sözleşmesi o eşyalar halen orada dururken neden il müdürlüğünce böylesine kesin ifadeyle yalanlandı?
Kira sözleşmesini İl Müdürü sıfatıyla imzalayan Koç' un vatandaşlık numarasının bile yer aldığı o belge ortadayken konu nasıl kapatıldı veya gerçekten kapandı mı?
8 aylık alacağı olan mülk sahibi dava açacağını söylemesine rağmen ne oldu da davadan vazgeçti?
Dünyada aklı başında hiç kimse kiraya verdiği bir taşınmazın yıllık 120 milyar tutarındaki kirasından vazgeçmeyeceğine göre o kira bedelini kim veya kimler, nasıl ödedi?
O kira bir formülle ödenmese mülk sahibinin açacağı ve kesinlikle kazanacağı davada ortaya çıkacak kira+dava masrafı ve avukatlık ücretlerini yani yaklaşık 150 milyar lirayı kim ödemek zorunda kalacaktı?
Görüldüğü gibi sorular çok ama ben önceki yazılarımda ifade etmeye çalıştığım yerdeyim:
Orta yerde Amatör sporculara hizmet gayesiyle para aktarılan bir kulüp var. Üstelik o trilyona yaklaşan paralarla ilgili pek çok iddia da dolaşmakta.
Spor İl Müdürlüğü bu iddialarla ilgili kamuoyunu tatmin edecek bilgi verme konusunda tek adım atmıyor. Daha da vahimi iddiaların muhatapları şu anda soruşturulması gereken belgelerin bulunduğu kurumun en üst düzey yetkilileri olarak yerlerinde oturmaya devam ediyor.
Kısaca yarın öbür gün Savcılıkların olaya el koyması halinde inceleyecekleri deliller de bu yetkililerin başında olduğu kurumlarda...
Her şeyden geçtim, diğer yanlarını da boş verdim diyelim...
Tek başına bu bile kabul edilebilir bir şey mi?