Arslanköy seçimi o tarihte tek parti iktidarının yanında yer alan Yeni Mersin Gazetesinin 26 Şubat tarihli nüshasının tepesinde manşetten verilir:
“Arslanköyde bir Milletvekilinin müdahalesi yüzünden seçim yapılamadı” manşetiyle verilen haberin detayları da hayli ilginçtir:
“Arslan köyde çıkmak üzere olan hadise jandarma ve ihtiyar heyetinin aldıkları tedbirler bu arada seçimin tehiriyle önlenmiş durum Valilik makamına bildirilmiştir. Seçim yerine gönderilen Kuzucu Belen Bucak Müdürü de seçimi yapamadığından Valilik makamınca Hususi Muhasebe Müdürü ile Jandarma Bölük Kumandanı ödevlendirilmiş ve evvelki gün öğleden sonra yola çıkmışlardır. Seçimin bugün veya yarın yapılacağı muhakkak görülmektedir. Haber aldığımıza göre Arslanköyde seçimin yapılmamasına sebep seçimden birkaç gün önce Arslanköyüne giden İçel Milletvekili Saim Ergenekon’un seçime müdahalesi ve DP lehine hareket etmiş olmasıdır. Yine haber aldığımıza göre DP’liler kazanamayacaklarını anlayınca gürültü çıkararak fesat karıştırıp seçimi tehir etme yolunu tutmaktadırlar. Kaybettikleri yerlerde her türlü bahaneler gösterip zabıtlar tutmaktalar”
Ve aynı gazetenin 27 Şubat 1947 tarihli nüshasının birinci sayfasının yarısından fazlası, köye giden seçim heyetinin başına gelenleri hikaye etmekte ve  “Arslan köyünde müessif bir hadise” başlığı altında yer alan “Dün Arslanköyünde Muhtar ve ihtiyar heyetleri seçimi yapılırken Demokratlar esef verici kargaşa çıkardılar”  alt manşetiyle ve oldukça geniş biçimde vermektedir.
Gazetedeki habere göre olaylar Demokrat Parti Milletvekili Saim Ergenekon’un kışkırtmaları sonucu çıkmış, seçimin birilerine göre en uygun mekan olan ‘okuma odasında’  yapılmasına Demokratların karşı çıkması ve yetkisi olmadığı halde Saim Ergenekon’un sandık başında bulunmak istemesi olayları körüklemiştir.
Şöyle devam eder haber: 
“Muhtarın kanuni cevabına karşı Demokratların gürültü çıkarması üzerine köy ihtiyar heyeti seçimin normal tarzda yapılmayacağını kestirerek ve bir hadise çıkmasından da korkularak seçimin tehirini uygun bulmuş ve keyfiyeti bir zabıtla tesbit ederek vilayete bildirmiştir.
Valilik köyün büyüklüğünü nazarı dikkate alarak ve herhangi bir hadise çıkmasını önleyici tedbirler almak üzere merkez jandarma komutanı yüzbaşı Sıtkı Dağgeçen’ i memur etmiş ve seçime nezaret etmek üzere de Özel İdare Müdürü gönderilmiş ve Bucak Müdürüne de Arslan Köyde bulunması tebliğ edilmiştir. Ve evvelki gün Jandarma Komutanı Yüzbaşı Sıtkı Dağgeçen, Özel İdare Müdürü ve Jandarma Gedikli başçavuşu, bir jandarma onbaşı ve bir jandarma Arslan Köyüne gitmişlerdir.
Kışkırtıcı mahiyette konuşan ve köylülere direktifler veren Milletvekili Saim Ergenekon evvelki gün civar köylerden celp ettiği bazı adamlar ve yanında beraber götürdüğü Muhittin Hoca ile beraber gizli bir toplantı daha yaptıktan sonra Arslanköyden ayrılmış ve Evcili köyüne gelmiştir.
Merkezden gönderilen seçim heyeti köye varınca oradaki demokratlar kendilerinin muhtarı seçtiklerini ve yeni seçime girmeyeceklerini söylemiş ve sakladıkları seçim sandığını vermek istememişlerdir. Bunun üzerine Özel İdare Müdürü ve yüzbaşı böyle gizli yapılan seçimin hükümsüz olduğunu, kanuni seçimin ihtiyar heyeti tarafından yapılabileceğini ve sandığı sakladıkları yerden ihtiyar heyetinin bulunduğu yere getirmelerini seçimin kesinlikle serbestçe ve kendilerinin nezareti altında yapılacağını söylemişlerse de Demokratlar sandığın nerede olduğunu bilmediklerini söylemişlerdir.
Bu sırada Eğitmen Mustafa kubilay’a başvuran Jandarma Komutanı sandığı saklamanın kanunsuz bir hareket olduğunu, sandık kimde ise getirilmesine vasıta olmasını söylüyor. Eğitmen bu işi kendisinin yapmayacağını, babasını gönderirlerse bu işi halledeceğini söylüyor ve ayrılıyor.
Aradan zaman geçiyor ama ne sandık ne de haber geliyor. Jandarma Komutanına eve gidip sandığı bizzat alması teklif ediliyor. Davet üzerine yüzbaşı yanına bir onbaşı ve silahsız er alarak eğitmenle beraber sandığı almak üzere eve gidiyor. Evin geniş avlusuna girer girmez oraya daha önce saklanmış olan ve sayılarının 200 kadar olduğu tahmin edilen kadın, erkek demokratlar ellerinde bıçak, sopa ve taş olduğu halde birden bire ortaya çıkarak jandarma kumandanı ve yanındaki onbaşı ile ere saldırıyor, alabildiğine vurmaya başlıyorlar. Jandarma Komutanı başından, onbaşı Fahri kolundan yaralanıyor. (Onbaşı Fahri ile öğretmen Kubilay arasında 1946 il genel meclis seçimlerinin ertesi günü yaşananları haberleştiren aynı gazetenin o günkü ve bugünkü ifadelerine dikkat)
Jandarmalar silahsız oldukları için bir şey yapamıyorlar. Fakat Jandarma Komutanı tabancasını çıkararak gözleri kararan mütecavizleri korkutmak için havaya üç el silah sıkıyor. Silah sesinden ürkerek biraz geriye çekilen mütecavizlerin bu durumundan faydalanan Jandarma Komutanı, onbaşı ve er aralarından sıyrılarak kendilerini avludan dışarıya atıyorlar. Fakat Jandarma eri aldığı yaranın tesiriyle çok uzaklaşmadan ev civarında yıkılıyorsa da nasılsa insafa gelen Demokratlar bu kere fazla şey yapmıyorlar, er orada baygın kalıyor.
Mürettep (tertiplenmiş) olduğunda şüphe bulunmayan bu hadisede bulunmak üzere çoğu da civar köylerden gelen demokratlar bir taraftan Jandarma komutanına pusu kurarken kadın erkek bir çoğu da karakolu sarmış, ağır sözlerle tehditlere başlamışlardır. Jandarma komutanı bu durum karşısında köyde daha fazla kalmayarak Fındıkpınarı’na gelmiştir. Yarası ağır olan jandarma eri Tahir beygire sarılarak üç kişi tarafından taşınarak fındıkpınarı’ na getirilmiştir. 
Hadise Arslan köyünden telefonla Mersin’e bildirilmek istenmişse de demokratların daha önce tertibat alarak telefon tellerini kestikleri anlaşılmıştır. Bunun neticesinde Arslan köyle muhabere edilememiş ve Fındıkpınarı yakınında Orman İdaresinin telefonundan faydalanılarak hadise Vilayete Bucak Müdürü tarafından şu şekilde bildirilmiştir: “Arslan köyündeki demokratlar adeta isyan etmişlerdir. Jandarma Bölük komutanı Sıtkı Dağgeçen, Fahri onbaşı ve jandarma eri Tahir ağır yaralıdır. Asayişin iadesi için jandarma karakolunun takviyesi”
Yüzbaşı Sıtkı ise Alay komutanlığına telefon raporunda “kahpece pusuya düşürüldük, ben ve onbaşı Fahri ile er Tahir ağır yaralı olarak Fındıkpınarı’ na geldik” demiştir.
Bucak Müdürü ve Jandarma Komutanından alınan bu telefon raporları üzerine Vali Tevfik Sırrı Gür derhal lazım gelenlere emir vererek gereken tertibatı almış ve keyfiyetten Cumhuriyet Savcılığı da haberdar edilmiştir.
Bu sabah takviye edilen jandarma sekiz kamyonla dün gece sabaha karşı Arslan köyüne gitmek üzere yola çıkarılmış Vali, Cumhuriyet Savcısı, Jandarma Alay Komutanı da bu sabah erkenden Arslan köyüne hareket etmiş olacaklardır.
Fındıkpınarından bildirildiğine göre Arslan köyünde bu hadiseler olduktan sonra oradan ayrılan iki demokrat Evcili köyünde bulunan DP Milletvekili Saim Ergenekon ile temas etmek üzere Evcili’ ye gelmiş ve orada Milletvekili ile bir müddet konuştuktan sonra bu adamlardan birisi tekrar Aslan köyüne dönmüştür.
Gene Fındıkpınarından alınan malumata göre Aslan köyündeki demokratlardan bazıları köyden uzaklaşmışlar ve dün gece geç vakit Mersin’den gelen bir kamyona binerek meçhul bir semte geçmişlerdir.
Arslan  köyündeki bu hadise Mersin’de büyük teessür uyandırmıştır. Bir çok kimseler DP Milletvekillerinin köylülerle yaptıkları kışkırtıcı konuşmalar, neşredilen beyannamelerden sonra bu kabil hadiselerin esasen beklenmekte olduğunu söylemektedirler.
Gene İçel Milletvekillerinden Halil Atalay’ da evvelki gün Musalı köyünde bir gece kalarak tahriklerde bulunmuş, seçim yapılan köyde muhtarlığı CHP kazanınca köylüleri ihtiyar heyeti seçimine sokmamıştır.”
Ve 28 Şubat 1947 Cuma günü yayınlanan Yeni Mersin Arslanköy Hadisesi başlığı altında “hadisede elebaşılık yapan bazı köylülerin kaçtıkları bildirilmekte. 
Silifke Jandarma Okulundan bir bölük gönderildi” başlığı altında gazete olayları kendi siyasi penceresinden veya daha güçlü olasılıkla ilanından kâğıt tahsisine kadar her şeyiyle varlığını borçlu olduğu o günün hikmetinden sual olunmaz idarecilerinin dikte ettirdiği biçimiyle vermeyi sürdürmektedir.
Devam edeceğiz bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış yanlarıyla o karanlık günleri anlatmaya, tek yanlı olarak hafızalara kazınmaya çalışılan tarihin gerçek yüzüne ışık tutmaya...