Başlığı boşuna kullanmadım ve açıkçası en sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim; Akdeniz Oyunlarının gidişi gidiş değil ve bu beni kaygılandırıyor.

2000’ li yılların başında “Akdeniz Oyunları Mersin’ de yapılmalı” fikrini ortaya attığında ayıp olmasa deli damgası yiyecek biri olarak izlemekte olduğum süreç zamanla bu kaygıları gidermek şöyle dursun, gün geçtikçe arttırıyor.
Bu kadar da değil, yine balık hafızalı birilerinin yadırgamadığım tepkisi gereği Kürşad Tüzmen gibi verdiğimiz pası çok iyi değerlendiren bir golcüye sahip olmamızı unutanların bol olduğu bir kentte yaşıyoruz ve itiraf etmeliyim bu özelliğimiz en ciddi zaafımız.
Gün oldu, devran döndü, oyunları bel altı oyunlarla alan kentler ülkelerinin krize düşmesi nedeniyle havlularını ringe attılar. Attılar da ne oldu demeyin? O sayede adaylığı unutulmuş Mersin birden bire hayallerini süsleyen Akdeniz Oyunlarının sıradan adaylıktan sahiplik konumuna geliverdi…
“İyi mi, kötü mü oldu?” diye sormanın yararı yok. Cevabını benim gibi rüyalarını bile Akdeniz Oyunlarının Mersin’ de yapılacak olmasıyla süsleyen birinin “2013 olmasın 2017’ yi isteriz” tepkisini neden gösterdiği üzerinde durmak gerekir.
Dediğim gibi korkularım boşuna değil.
 Boşuna olmadığını son günlerdeki gelişmeler ortaya koyacak cinsten.
Hayal kırıklığı oyunların Mersin’ e kazandırılmasıyla başladı…
Spor Bakanı sıfatıyla sürece gereğinden fazla müdahil olan Suat Kılıç’ ın oyunlara Koordinatör olarak uygun bulduğu isim, o ismin belirlenme yöntemi, kimi organizasyonların kimlere nasıl verildiği –daha doğrusu dağıtıldığı- ve işin logo belirlemeyi Bakanın geniş ufuklarına bırakacak boyutlara ulaşması…
Akdeniz Oyunlarına ev sahipliği yapma sarhoşluğu sadece sokaktaki vatandaşı sarmamıştı, kimi medya mensubu arkadaşımız da dile getirdiğimiz ilk gün uyarılarını abartılı buluyordu.
Örneğin düzenlenen Hilton Toplantısında o medya mensuplarının temsilcisi konumundaki Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Ünal’ ın Bakan Kılıç’ ı yere göğe sığdıramaz övgüleri sonradan benim iyi niyetli eleştirilerime karşı koz olarak kullanılacaktı kimi kesimlerce.
Oysa benim tek derdim vardı: Mersin’ den habersiz kimi ellerle organize edilmeye çalışılan oyunlarla ilgili zaten sıkışık olan takvim ve tesislerin bazılarından vazgeçilirken, bazılarının yanlış ihale şartnameleriyle zamanında yetişmeyecek olması…
Her platformda yapılacak stadyumun eğer 2013 Akdeniz Oyunlarına yetişmesi amaçlanıyorsa en fazla 400 günlük yapım süresinin olmazsa olmaz koşul olarak şartnameye koyulması gerektiğini söyledim.
Söyledim de ne oldu?
2011 yılının Kasım ayı sonlarında yapılan ihalenin yer teslimi 2012 Ocak sonlarını buldu. Şartnamedeki tesisin bitirilme tarihi ile ilgili bölümde ise 800 gün ibaresi o günlerin sarhoşluğu içinde dikkat bile çekmedi. Uyarılarımın havada kaldığını söylememe gerek bile yok.
Asıl ilginci ise güreş, boks, tekvando gibi TV’ lerde en çok izleyiciyi ekran başına çekecek olan etkinliklerin yapılacağı yer ile ilgili seçimdi.
Mersin’ i tesise boğacaklarını söyleyenlerin etkinliklerin can damarı gösteriler için buldukları mekân Yenişehir Fuar Merkezi…
Seçim kararından kısa süre önce Fuar işletmeciliğini üstlenen şirket dışında sevinen olmadı ama ne gam!, Oyunlara ev sahipliği yapacağız ya birilerinin sıkça ve pişkinlikle dile getirdikleri tabirle söyleyeyim: “gerisi teferruat”
Stadyum yetişmezse ne olacak sorularımı bir süre sonra konunun muhatapları “yeni stadyum şart değil, sadece açılış ve kapanış törenlerine ev sahipliği yapacağına göre, eski stadyum da işimizi görür” demeye başladılar. Bir Allahın kulu da çıkıp “yüz arabanın park edeceği bir alandan yoksun stadyum yere göğe sığdıramadığınız dünya çapında oyunlara nasıl ev sahipliği yapacak?” sorusunu sormayınca konu arada kaynayıp gidiyor. Dedim ya Akdeniz Oyunlarına ev sahipliği yapacağız ya, gerisi teferruat.
Bu arada Suat Kılıç’ ın bulduğu Koordinatör en tepeleri rahatsız etmiş olmalıydı ki, onu başka yere kaydırıp sessiz sedasız İzmir’ de daha önce Üniversite oyunlarının organizasyonunda çalışmış eski AKP Vekillerinden Taha Aksoy getirildi.
Aksoy her fırsatta Başbakan’ ın talimatıyla Mersin’ e geldiğini söyleyerek, işe koyuldu. Gücünü en tepeden alınca ne onun ne de İzmir’ den getirdiği isimlerin hangi ücretleri aldığını sorgulamak kimsenin haddine düşmedi. Bunlar da teferruat hanesine yazıldı. Hatta bu tür şeyleri merak etmek bile kimi arkadaşımızı rahatsız etmiş olmalı ki, “eleştiri kültüründen yoksun” vaazları verir oldular son günlerde…
Ne Aksoy’ un ne de yanında getirdiği isimlerin Mersin’ i bilmemesi, kent dinamiklerinden habersiz oluşu, ortaya çıkan kimi akçalı işlerin dağıtımına da yansıdı.
Ne de olsa Mersin, “Mersin’ lilerin Mersin’ e sahip çıkınız” tavsiyesiyle ödüllendirilecek kadar sahipsiz bir kentti. Başka özellikleri olmasa da bu özelliğini çabucak öğrendi kenti oyunlara hazırlamaya çalışanlar.
Ve şimdi geldiğimiz noktada fütursuz, başına buyruk, kentten habersiz hatta kopuk bir koordinasyon merkezi 2013 Akdeniz Oyunlarına hazırlıyor Mersin’i…
Nasıl mı hazırlıyor derseniz başka bir yazıda somut örneklerle anlatırım yapılanları…
Kimi ihalelerin ilginç öykülerini, tesisler dışında kalan ve yerel boyutta kalan kimi hizmet alımlarının nasıl yapıldığına dair de yazacaklarım olacak elbette.
Ama şu kadarını söyleyeyim de herkes kendisini uğrayacağı büyük şoka hazırlasın. Oyunlara yetişmeyecek stadyumun finansmanı nasıl sağlandı diye merak edenlerin merakını gidereyim: Yeni stadyuma karşı TOKİ’ ye kentin en değerli alanında yer alan mevcut Stadyum arazisinin verildiği konuşuluyor kapalı mahfillerde..
Umarım ben yanılırım. Aksi durumda Mersin’ in bu “yüzük taşı” yaklaşık 60 milyon TL değer biçilerek TOKİ’ ye devredildiği gerçeğiyle yüzleşme anlamına gelir ki, sonrası korkarım “yandı gülüm keten helvadır” haberiniz olsun…
Editör: Barış Köksal