Sevgililer Günü Amerika'lı Esther Howland'ın ilk Sevgililer Günü kartını yollamasının ardından popülerlik kazanmıştır. Howland'ın yazdığı ilk kart 1800'lü yıllardan günümüze kadar 200 yıllık bir süreçten geçmiştir. Bu kart şimdilerde Londra'da İngiltere Posta Müzesi'nde sergileniyor. Howland'ın sevgilisine gönderdiği ilk kartı merak etmedim desem yalan olur. Neler yazdı acaba ya da sevgilisi neler hissetti?
Bu sorunun cevabını günümüzde almanız oldukça zor... Yıllar geçtikçe duyguların ve hislerin anlamını yitirdiği gerçeği zamanla bir çok soruyu daha yanıtsız bırakmaya devam edecek.
Ve şimdiki sevgililer bir kart ile mutlu olsa keşke... Herkesin elinde rengarenk, fosforlu, şekilden şekile teknolojik aletler... Zamane gençliğinin favorisi ise Whatsapp, Facebook, Twitter, Tango, We Chat gibi yazılımlar oldu. Yani anlayacağınız, imkanları doğrultusunda bir mektuptan daha fazlasına sahipler, ama yaşadıkları hayat bir mektupta kendine yer bulamayacak kadar duygusal, aynı zamanda bir o kadar da samimiyetsiz…
Yıllar önce insanların birbirlerine olan duygularını ifade etmeleri, paylaşmaları uzun zaman alırdı… Ve buna rağmen sevgileri körelmez, aksine daha da güçlenirdi. Bir sonraki buluşma da ya da mektupta konuşulacaklar insanın yüreğini ısıtırdı. Şimdilerde bu yok mesala, 
+ “Aşkım nerdesin?” 
- “Evdeyim aşkım.” 
+ “Aşkım seni seviyorum.”
- “Bende seni seviyorum aşkım.”
Gördüğünüz gibi bütün bunları yazmak ve okumak birkaç saniyenizi aldı. Bu durumun bir de kötü bir yanı var. Yazılan mesaja, karşılık vermekte zaman kaybı yaşarsanız, kıyamet kopabilir.
+ “Ne ile meşgulsün sen?
+ Neden geç yazıyorsun?
+ Kimle konuşuyorsun?” gibi akıllarda binlerce soru işareti meydana gelebilir. Size saniyeler içerisinde sevgi sözcükleri yazan, dizeleri döktürenlerin, o sırada başka birine şiir yazması gayet doğal olsa gerek…
Hiç düşündünüz mü? Howland'ın sevgilisine yazdığı mektup acaba kaç günde ulaştı... Ve sevgilisinin bu duruma tepkisi ne oldu?
Bütün bunlar Kaf Dağı’nın mizahi yüzü diyelim. Kaf Dağı’nın ardında ise bambaşka gerçekler yatıyor. Sizlerin de tahmin ettiği gibi, Sevgililer günü erkekler adına çokta fazla bir şey ifade etmez. Yalnız kadınlarımız duygusal olduğu için özel günleri bizlere göre daha anlamlı kılarlar. Hayliyle ilgi, alaka ve diğer günlere nazaran daha fazla sevgi beklerler. 
Aslıda biz erkekler sadece Sevgililer Gününü ve kadınlarımızı sıradanlaştırmıyoruz. Hayatın bizlerde yarattığı alışa gelmişlik ve yorgunluk bir çok şeyi sıradanlaştırmamıza cazip bir ortam yaratıyor.
Bakın Nazım Hikmet ne güzel söylemiş dizelerinde,
Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın
Yeşil bir harman yerinde
Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir,
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım, kızkardeşim,
Hayat arkadaşımdır. 
Hayatınıza renk katan, sizleri mutlu anlara sürükleyen ve yaşamınızı paylaşacağınız bir bayanın sizlerden, sevgi, saygı ve ilgi beklemesi kadar doğal bir şey yoktur. Bu yüzden daha sıkı sarılın sevginizi paylaştığınız o yüce insana ve hiç bırakmayın. Unutmayın, hayat sevince güzel...
Geçmişten günümüze Sevgililer Günü
14 Şubat'ın anlamı, duyguların pekiştiği, hoş cümlelere dönüştüğü bir gündü, günümüze kadar da böyle idi. Çünkü dedelerimizle ninelerimizin yaşadığı aşktan bugünlere çokta bir şey kalmadı. Bunun en büyük sebebi ise 14 Şubat'a farklı anlamlar yüklenmesidir. İki cinsin saf ve temiz duygularını cinsellik, hatta çıkar kapladı. Ne yazık ki toplumumuz sevgiyi yaşatmıyor, öldürüyor.
14 Şubat'a yüklenen diğer bir anlam ise küçük bir kartta gizlenen mutluluğu ticari amaçlarla büyütmek oldu. Demek istediğim geçmişte sevgi sözcükleri ile dolu bir kartla mutlu olunabilirken şimdi Sevgililer Günü'nde iki cinsin beklentileri ön plana çıktı. Buna karşı değilim. Sadece geldiğimiz noktayı göstermek istedim. 
“Şimdiden ne hediye alsam?“
“Acaba bunu beğenir mi?”
Ya da hiç hediye alamayacak durumda olanları düşündüm. Cinsiyet ayırt etmeksizin hediye alamamanın yarattığı mahcupluğu taşıyan bir genç, duygularını başka yolla ifade edemeyeceğini düşünüyor ve doğal olarak karamsarlığa kapılıyor. Oysa ki ne kadar saf, temiz ve büyük bir sevgiye sahiptir. Ama bilmez ki karşısındaki erkek ya da kız, ne düşünür. Bu yüzden 14 Şubat sadece sevgi anlamını taşımaktan çıkmıştır. Ve iki insan arasındaki o güzel yerinden ayrılıp, düzenin esiri olmuştur.
Hediye almayın ya da bahsettiğim diğer anlamlara kapılmayın demiyorum. Sadece sevgilinize gerçekten sevdiğinizi hissettirin, o güne özel daha anlamlı şeyler yapın. Yaptıklarınız bir günle de kısıtlanmasın. Bir güne sığdırdıklarınızı ilişkinizin geneline yaymadığınız da gelecek adına olumlu şeyler söylemek pekte mümkün değil…
Demek istediğim, sevdiğiniz insana özel olduğunu onun ile paylaştığınız her an hissettirin. Siz ve o daha fazlasını hak ediyorsunuz. Çünkü hayattaki en güzel duyguyu paylaşıyorsunuz. 
Sevginiz "Seyirlik değil, ömürlük olsun."
Sevgi dolu bir 14 Şubat geçirmeniz dileğiyle...
Son olarak kendisine büyük bir sevgi beslediğim ve hayattaki tek Sevgilim olan annemin, Sevgililer Günü'nü kutluyorum.