Gezi eylemleriyle ilgili çok şey yazıldı, daha uzun yıllar ve binlerce kez de yazılıp çizilecek...
Başlangıçta iş herkese sempatik gelen malum ve masum "çevreye saygı, bir kaç ağacın kesilmesi" ile başlasa da, sonrasında boyutun bambaşka kulvarlara savrulduğu, küresel eksen kaymasını durdurmaya yönelik kimi operasyonlarla Türkiye ve Brezilya' yı (sırada hangi ülkelerin olduğunu yaşayarak göreceğiz) zora sokacak isyan hareketlerine dönüşme temayülü taşıdığı yadsınamaz gerçek.
Gezi eylemlerinin, Gezi parkından çok daha büyük hedefleri olduğunu, attığı"'Mesele sadece Gezi değil hala anlamadın mı?' twitleriyle özlü biçimde ifade eden sanatçı maskeli vatandaşın yaptığı açıklamadaki "Gene Sharp' ı ve Otpar' ı" tanımadığı yolundaki dokunaklı cümle üzerinde durulmaya değecek önemde...
Ortaya koyulan tüm eylemlerin, Sharp' ın 198 maddelik risalesini çağrıştırması karşısında "Sharp adını olaylara kadar duymamıştım" demesi, ister istemez beni, Arap baharının Tahrir'e ulaştığı günlere ve o günlerde kaleme aldığım "Yeni devrimlerin bilinen bilinmeyen yanları, Gene Sharp etkisi" başlığıyla Şubat 2011'de kaleme aldığım araştırmaya götürdü. Ve bir kez daha gördüm ki Gezi ile Tahrir, Tunus ile Brezilya' da meydanları dolduranların sosyolojik tabanları ne kadar farklıysa, ortaya koyulan kimi eylemler ruh ikizi kadar birbirine benzemekte...
Yazı 7 Mart 2011 günü yayınlanmıştı ama bugünlerde Türkiye' de Gezi'yle başlayıp, Brezilya' ya sıçrayan isyan hareketleri nedeniyle güncelliğini korumakla kalmıyor. Okuduğunuzda göreceksiniz ki, sahneden çok perde arkasını okuma zahmetinde bulunacaklar açısından çok daha anlamlı ve önemli hale geliyor.
O meraklılar okudukça görecekler ki: Sharp' ın 'Şiddet içermeyen devrim' modelinin en önemli ortak özelliği şu: Dünyanın dört bucağındaki tüm isyan hareketlerine katılan tüm eylemciler, tıpkı bizim sonradan Alabora olacak ve her şeyi inkar edecek yiğidin yaptığı gibi Sharp adını ilk kez duyduklarını söylerken aynı tavrı göstermekte ve aynı dili kullanmakta. Bu inkârcılık, eylemlere saf niyetle katılanlar bir yana, çekirdeğin içindeki ana nüveden birinin yakalanması halinde bile başvurduğu başlıca temel taktik...
En iyisi 2011 Şubat sonlarında kaleme almaya başladığım ve Mart başında yayınlanan o yazıya dönmek...
Sharp inkâr etse de ABD' nin 41 milyon dolara ihale ettiği Miloseviç' i devirme projesi ve Sırpçada direniş anlamına gelen 'otpar' eylem planındaki rolüyle ilgili 27 ay önce şunları yazmışım:
"Sharp 1928 doğumlu, 2009 yılında Nobel Barış ödülüne aday gösterilecek kadar pompalansa da, gerçek yüzü tam olarak hiç bir zaman anlaşılmamış, bugünlerde emekliliğin keyfini süren Siyasi Bilim Profesörü, Ohio doğumlu Amerikalı…
Her ne kadar kendisi şöhretini 1993’te Birmanya’daki askeri diktatörlüğe kafa tutan Suu Kyi ve taraftarlarına rehberlik eden “Diktatörlükten Demokrasiye” kitabına borçlu olduğunu iddia etse de, CIA Ajanı damgasının gölge gibi kendisini izlediği Sharp’ ın kitabında dile getirdiği barışçı mücadele yöntemleri, kapsamlı biçimde ilk kez Sırp lider Miloseviç’e karşı kullanıldı.
1993 yılında Birmanya’da Suu Kyi taraftarları Sharp’ın şiddet içermeyen çeşitli yöntemler içeren kitabını başucu kılavuzu gibi kullandılar. Hayatı boyunca görmediği, yaşam tarzlarından dinamiklerine varıncaya kadar özelliklerinden haberdar olmadığı Birmanya’nın ardından Tayland ve Endonezya’ya sıçradı, oradan Balkanlara, Doğu Avrupa'daki tüm ülkelere yayıldı bu “Silahsız Devrim Kılavuzunu" rehber edinen kitap...
Rusya gibi proleter devrim geleneğinden gelen ülke farklı dinamiklerden devrim devşirmeye çalışan kitabın içerdiği tehlikenin farkındaydı. O nedenle basıldığı matbaaları kapattılar, dağıtımı üstlenen kitapevlerinde ise bugüne kadar aydınlatılamayan esrarengiz yangınlar çıktı...
Kendisi inkâr etse de, Sırbistan'da Slobodan Miloşeviç ve Ukrayna'da Viktor Yanukoviç'i düşüren hareketlerde yer alanlar, eylemler başarıya ulaştığı için bugün gönül rahatlığıyla en azından Sharp'tan ilham aldıklarını kabul ediyorlar... 
Zaten tarafsız gözlemciler, Miloseviç ve Yanukoviç' in devrilmesinde CİA patentli tüm eylemlerin Sharp ilhamlı olduğunu kabul etmekte.
Örneğin ABD’ nin Miloseviç’i devirme operasyonunu 41 milyon dolara satın aldığı iddiası sıkça dile getirildi sonradan. 
Bu bütçe neleri mi kapsıyordu?
Sırp öğrenci liderleri gizli bir takım seanslardan geçirildiler. Grev ve boykotları örgütleme, simgelerle iletişim kurma, korkuyu yenme konularında eğitimler verildi öncü kadroya…
Çekirdek ekibin adı Sırpça direniş anlamına gelen Otpar' dı… 
5 bin püskürtme boya spreyi, 70 bin "Şiddetsiz Direniş Kılavuzu" kitapçığı dağıtıldı. Sırbistan’ın uygun bulunan her noktasına yapıştırılmak üzere Miloseviç’i hedef alan ‘Gotov Je!(O bitti)’ yazılı 2,5 milyon çıkarma kâğıdı basılıp çekirdekteki çocuklar eliyle kitlelere dağıtıldı.
Bugün Tunus ve Mısır meydanlarını dolduranların yeniymiş gibi keşfettiği yöntemler ilk kez Sırbistan’da kullanıldı. Kitleler bir grup öncü tarafından yönlendiriliyor, kalabalıkları dalgalandıran öncüler hızla ve sürekli yer değiştirerek, güvenlik güçlerinin ve istihbarat örgütlerinin dikkatini çekmeden girip, çıkıyor, gerektiğinde arazi olup, gerektiğinde meydanın bir yerinde bitiveriyorlardı.
Aslında yöntem hayli eskilere dayanıyordu. Sharp eylemlerdeki hareket tarzını Cengiz Han’dan almıştı. Arı Kovanı olarak adlandırılan taktikle insanlar tıpkı kovanlardaki gibi birbiriyle bağlantılıydı ama aynı zamanda birbirinden bağımsız hareket yeteneğine sahipti. Ve çekirdek kadro dışında kimse kimseyi tanımıyordu bile.
Kitabın tüm dünyaya yayılıp böylesine etkili olmasında; her dile kolayca çevrilebilir ve farklı ülkelerdeki farklı durumlara göre adapte edilmesi rol oynadı.
Şiddet içermeyen ve artık CIA' nın da parmağını soktuğu açıkça ortaya çıkan yeni devrimlerin teorisyeni Sharp' ın 30'dan fazla dile çevrilen kitaplarının bir özelliği daha var: sınırlardan gizli olarak geçiriliyor, dünyanın her yerinde peşine düşen güvenlik örgütlerinin, istihbaratçıların takibinden kurtulabiliyor ve sansürlenmemişse internet üzerinden meraklılarınca indirilebiliyor.
Miloseviç’ in devrilmesinin ardından daha da geliştirilen ve Tahrir Meydanına varıncaya kadar 198 farklı yönteme ulaşan ve her ülkeden diğerine durmadan değişip, dönüşen 'İktidar Devirme Kılavuzunun' taşıdığı tehlikenin sadece Rusya değildi farkına varan…
2009 yılında İran; renkleri kullanmaktan, temsili cenazelere, boykotlara, simge isimlerin meydanlarda yakılmasına kadar buram buram 'Sharp' kokan 100 civarında yöntemi eylemcilerle birlikte öğrenince işin peşine düştü ve sorgulamalar sonunda elde ettiği bilgilerden yola çıkarak kapsamlı operasyon başlattı...
İşin sonunda Mollalar eylemleri durdurmak için 'ABD şeytanının bu yeni oyununun' üstüne acımasızca gidilmesi gerektiğine kanaat getirdiler. Ardından kimi failler casuslukla suçlanarak, eylem koydukları meydanlarda sallandırıldı.
Orada da ele geçenlerin tümü bu dış mihrak iddiasını son ana kadar yalanladılar ve asıl çekirdek kadroda yer alıp izini kaybettiren asıl aktörler dışında kalan bu aktivistlerin tümü doğruyu söylemekteydi. 
Ama sonuç değişmedi. Dış bağlantısından habersiz oldukları bu devrim yolculuğuna çıkmanın bedelini ağır bedellerle ödedi çoğu...
Kimi zaman Miloseviç' te başarıya ulaşan, kimi zaman da Rusya ve özellikle İran' da hüsranla sonuçlanan bu 'Şiddet içermeyen devrim projesi' Arap baharında da devreye sokuldu mu?
Şiddet içermeyen bu diktatör devirme yöntemleri Mısır ve Tunus’ta kullanıldı mı? Kullanıldıysa ne ölçüde etkili oldu?
Tunus’taki 7 Kasım, Kahire’deki Tahrir meydanını dolduran gençlerin Sharp’tan veya onun kılavuz kitabından haberi var mıydı?
Soruların cevabına yardımcı olan gelişmeleri o 2011şubat sonunda kaleme aldığım yazıda ele almıştım.
O araştırmanın Arap Baharlarıyla ilgili bölümünü bir sonraki yazıda bulacaksınız...