Tek parti elitinin bürokrasiyle el ele vererek unutturulmaya çalışılan Arslanköy olaylarıyla ilgili Konya ve Mersin' deki gazete arşivleri yanında iki kaynaktan oldukça yararlandım.
Bunlardan biri Demokrat Partinin iktidar olduğu 14 Mayıs 1950 tarihinde tamamladığı ve 1954’te basılan Mustafa Atalay' ın Arslanköy Faciası adlı kitabı –ki Arslanköy olayları hakkında yazılan tek kitaptır- 
Bu kitabında Atalay Arslanköy olaylarını 1572 Paris' inde binlerce Protestanın Katoliklerce katledildiği Bartelmi gecesine benzetir. Konya’da yargılandıkları sırada Arslanköylüleri cezaevinden başlayarak izleyip, notlar tutarak ve olayın geçtiği yerlerde gerekli araştırmaları yaparak, gerçek isimlere yer vermese de iyi kötü geleceğe o günlerle ilgili geleceğe bir şeyler bırakmaya çalışmasıyla önemlidir.
Teşekkürü hak eden daha kapsamlı ve tümüyle Mahkeme kayıtlarına dayanan gerçek anlamda bilimsel çalışmayı ise Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Doçent Doktor Ömer Akdağ yapmıştır.
Büyük özveriyle Arslanköy davasının görüldüğü Konya Ağır Ceza Mahkemesi kayıtlarını gün yüzüne çıkardığı ve tüm tanık, sanıkların da ifadelerini tutanaklardan yola çıkarak akademik tez haline getirdiği “TOROSLARIN TEPESİNDE BİR DEMOKRASİ DESTANI: ARSLANKÖY OLAYI” çalışması hayli kapsamlı bilgi ve belgelerle derinden etkiledi beni.
Sonuçta yıllar önce yapılması gerekeni gecikmeli de olsa yapmaya çalışacağım. Bu önemli çünkü 1950’de Atalay’ın ve 2009’da Akdağ’ ın incelediği belgeler arasında olayların geçtiği günlerdeki tanıklıklar ve Konya' da yayınlanan mahalli gazetelerden alıntılar var ama olayların geçtiği, yargılamanın başladığı günlerdeki Mersin gazeteleriyle ilgili hiç bir çalışma hatta alıntı yapılan tek doküman bile yok. Oysa o günlere ait yerel gazeteler üzerinde aylar süren çalışmalar sonunda bilinmeyen oysa 1947 olaylarına ışık tutacak hayli önemli ayrıntılara ulaştım. Onların da gelecek nesillere aktarılması gerektiğine inanıyorum.
Örneğin 1947 Şubatında meydana gelen Arslanköy olaylarını başlatan gerginliğin aslında o gün değil, İl Genel Meclis seçimlerinin sonuçlandığı 1 Eylül 1946’da başladığına dair gazete haberlerini görmek sadece beni değil bugüne kadar Arslanköy olaylarıyla ilgili iyi kötü bilgi sahibi olan herkesi de şaşırtacaktır, sanırım.
5 Eylül 1946 Perşembe günü Yeni Mersin gazetesinde yer alan haber “Arslanköy’ de bir kahve arbedesi” manşetini taşımaktaydı.
"Particilik yüzünden öğretmen muhtarı, jandarma öğretmeni, halk ta jandarmayı dövmüş” ilginç alt başlığın altında haberin detayları şöyle anlatılmakta:
"Pazartesi sabahı Arslanköy’ de meydana gelen olayda, bir jandarma eri ile köy öğretmeni ve köyün muhtarı hafif surette yaralanmışlardı.
Olayın kahramanları bir gün önce yapılan seçimler üzerinde köy kahvesinde tartışan ve sonradan o tartışmanın yol açtığı kavgaya karışan Muhtar Tahir Şahin, Öğretmen Kubilay ile Jandarma komutanı ve hariçten gazel okuyan kahve müdavimi köylülerdir.
Muhtar Tahir tartışma sırasında öğretmen Kubilay’a bir takım hakaretamiz sözler sarf eder ancak öğretmen bir hadiseye meydan vermemek için köy kahvesinden ayrılır. Köyden ayrılmakta olan misafirini yolcu ettikten sonra yeniden kahveye dönen öğretmen, hakaretlerini sürdüren muhtarın “sen demokrat partiyi tutuyorsun iyisi mi köyden uzaklaş, yoksa biz seni atarız” sözleri üzerine dayanamaz muhtara birkaç tokat atar. Öğretmenin muhtarı tokatladığını gören ve kahvede bulunan jandarma eri Mehmet’ te öğretmeni döverek yüzünden yaralar, çok sevdikleri öğretmenin yüzünün kanadığını gören köylüler bu kez aralarına aldıkları jandarma erini kıyasıya döverler. İş bununla da kalmaz. Karakol komutanı kahvedeki arbedeyi duyunca emrindeki jandarma erlerine süngü tak emri vererek kahveyi basar."
Gelişmeleri haberleştiren Yeni Mersin o günlerde Demokratlara karşı Halk Partisi cephesinde yer almasına rağmen dürüstçe değerlendirir 2 Eylül 1946 günü Arslanköy’de yaşananları…
Olayın ilginç yanı; Eylül 1946' da yaşanan kavganın kahramanları olan Muhtar Tahir, Öğretmen Mustafa Kubilay ve köy Jandarma Komutanının 1947 Arslanköy olaylarının da en önemli aktörleri olarak yer alacak olmasıdır.
Önceki bölümlerde değindiğim gibi Aslında Arslanköy' ün devlet gözündeki ilk sabıkası! da değildir bu.
1936 yılında Arslanköy' de toplu namaz kıldıkları gerekçesiyle pek çok köylü göz altına alınıp Mersin' e getirilerek hapishaneye koyulmuş, aylarca neyle suçlandıklarını bilmeden hakim huzuruna çıkmayı beklemişlerdir. İlk celsede mahkeme beraatlarına hükmetse de, bu olay uzun zaman ne Arslanköy' lülerin ne de yönetici kadroların hafızalarından silinmeyecektir. (1936 tutuklamalarını Doktor Ahmet Aslan 1960 darbesinden bir kaç ay önce, Mart 1960'ta dönemin TBMM başkanı ve Mersin Milletvekili Refik Koraltan' ın Arslanköy ziyareti nedeniyle yapılan toplantıda dile getirmektedir)
1946 Eylülünde yapılan İl Genel Meclisi seçiminde Arslanköy' de sandıktan Demokrat Parti oylarının deyim yerindeyse patlaması, 1947 Şubatında Muhtar (Tahir Şahin), Öğretmen (Mustafa Kubilay), köy Jandarma komutanı (onbaşı Fahri Tuna) ile köylülerin yer alacağı asıl büyük kavganın, yetkililere göre baş gösteren isyanın da ilk işaret fişeğidir aslında.
Gazeteye göre olaylara yol açan Muhtar Tahir olmasına rağmen Jandarma Komutanı Fahri Tuna, 6 Eylül 1946 sabahı Öğretmen hakkında zabıt tutarak elleri kelepçeli biçimde Mersin’e jandarma erleri nezaretinde yayan olarak sevk eder.
Öğretmen 18 saatlik çileli yolculuğun ardından geldiği Mersin’de sorgulanır ve Savcılıkça serbest kalır ama Arslanköy içten içe 1947 Muhtarlık seçimiyle başlayacak ülke tarihinin en ilginç olaylarından birine ve ardından yaşanacak trajediye hızla koşmaktadır.
Devam edeceğiz 1947 Arslanköy olaylarını ve o günlere doğru yaşananları anlatmaya...