Hipertansiyon hastalığı ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Türkay Özcan, hipertansiyonun toplumda çok sıkça görülen bir hastalık olduğunu söyledi. Hipertansiyona tanım olarak baktıkları zaman yüzde 95'inin esansiyel yani nedenini bilmedikleri damar sertliği nedeniyle oluşan kan basıncı yüksekliğinden kaynaklandığını belirten Özcan, "Yüzde 5’i gibi hipertansiyon nedeni de özellikle böbrek hastalıkları, böbrek damar hastalıkları, hormonal bozukluklar, beslenme bozuklukları gibi nedenler, hipertansiyonun kalan diğer yüzde 5’ini oluştururlar. Hipertansiyonda en büyük problem 10 yıllar içinde ciddi felç, kalp krizi, kalp yetmezliği, görme kaybı, böbrek yetmezliği ve diyaliz bağımlılığı gibi çok ciddi sonuçlara neden olur" diye konuştu.

"TÜRKİYE'DE FARKINDALIK VE TEDAVİ ORANI ÇOK DÜŞÜK"

Hipertansiyonda erken tanı konulup tedavisinin mutlaka iyi bir şekilde yapılması gerektiğini vurgulayan Özcan, "Hipertansiyonda toplumlarda en büyük problem hipertansiyonun farkında olunmamasıdır. ABD'de yapılan çalışmalarda ABD'de hipertansiyonun farkındalık oranı yüzde 70, tedavi oranı yüzde 30’dur. Türkiye'de yapılan çalışmalarda ise hipertansiyonun farkındalık oranı yüzde 40, tedavi oranı ise yüzde 8’lerdedir. Onun için hipertansiyonel alanda yapılacak daha çok iş vardır. Daha birçok hasta hipertansiyonun farkında bile değil. O yüzden bu hastaları son derece yakın takip etmek gerekir. Hipertansiyon tedavisinde en büyük basamak doğru tanı koymaktır. Doğru tanı için de en az bir gün içinde 2’den fazla tansiyon ölçüp, farklı günlerde de mutlaka kontrollerini yapıp, tansiyon tanısını koymak gerekir. Hipertansiyon tanısını kesin olarak koyduğumuzda bundan sonra tedavi aşamasını 2 şekilde değerlendirmek mümkün. Bir tanesi hastamızın yaşam standardı değişikliği, bir tanesi de ilaç tedavisi" şeklinde konuştu.

"YAŞAM BİÇİMİ DEĞİŞİKLİĞİ HİPERTANSİYON TEDAVİSİNDE ÇOK ÖNEMLİ YER ALMAKTADIR"

Yaşam biçimi değişikliğinin hipertansiyon tedavisinde çok önemli bir yer aldığının altını çizen Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mutlaka tuz kısıtlaması yapmak gerekir. Mutlaka haftanın 5 günü en az 45 dakika yürüyüş yapmak, kilo vermek, yemek alışkanlıklarını değiştirmek, sigara ve alkolden uzak durmak hipertansiyonda yaşam biçimi değişikliğinin önemli tedavi basamaklarını oluşturur. Bunun yanında ek olarak hastada gece uykudan uyanma, nefes darlığıyla uyanma, horlama, nefesi kesilme gibi şikayetleri varsa da bu da hipertansiyonun önemli sebeplerinden birisidir. Bunun da tanısının konulup, tedavi edilmesi hipertansiyonu ortadan kaldırabilir. Hipertansiyon yaşam koşulu değişikliğiyle eğer kontrol altına alınamadığı kanaati oluşursa takiplerde mutlaka ilaç tedavisine geçmek gerekir. İlaç tedavisinde de yaklaşık 5-6 grup ilacımız vardır. Hipertansiyonu hangi ilaçla düşürdüğümüz çok önemli değildir. Önemli olan tansiyonu düşürmektir. Ancak ek hastalığı olan hastalarda mutlaka bireysel olarak hastayı değerlendirip o hastanın diğer özeliklerini de göz önünde bulundurarak ona göre tansiyon ilaçlarını vermek gerekir. Tansiyon ilaçlarına başladıktan sonra mutlaka hastanın iyi bir hipertansiyon takip sistemine girmesi gerekmektedir ve belli aralıklarla hekim kontrolü şarttır."

"HİPERTANSİYONUN YÜZDE 95'İ NEDENİNİ BİLMEDİĞİMİZ NEDENLERLE ORTAYA ÇIKIYOR"

Hipertansiyonun yüzde 95'inin nedenini bilmedikleri nedenlerden ortaya çıktığını kaydeden Özcan, "Nedenini bilmediğimiz bir hadise olduğu için bunu ortadan kaldırmak dünyada mümkün değil. Nedenini bildiğimiz hadise olduğu zaman bunu ortadan kaldırabiliyoruz ama nedenini bilmediğimiz hadiseler eğer hastamızı çok aşırı tuzlu gıda tüketiyorsa, hasta çok obezse, sedanter yaşam sürüyorsa, yaşam biçimi değişikliği ile bazı hipertansiyon hastalarını ilaç kullanma zorunluluğunu ortadan kalkıyor. Bu demek değildir ki hipertansiyonu ortadan kaldırıyoruz ama en azından hastanın ömür boyu ilaç kullanma zorunluluğu ortadan kalkmış oluyor. Birçok hastamız da mutlaka tansiyon hastalığını kontrol altına almak için ilaç kullanmak zorunda kalıyor. Bu grup hastalarda hipertansiyon oluştu ise hipertansiyonu ortadan kaldırmak ilaçsız mümkün değildir. Mutlaka ilaç tedavisi gerekir" ifadelerini kullandı.

"HİPERTANSİYONDA ÖLÜM RİSKİ YÜKSEKTİR"

Toplumun yüzde 40'ında hipertansiyon hastalığı bulunduğunu belirten Özcan, "Hipertansiyonlu hasta sayısı her geçen gün artıyor. Tabi bunlar bildiğimiz nedenler. Sedanter yaşam en önemli nedeni bunun. Artık her yere arabayla gidiyoruz. Her kata asansörle çıkıyoruz. Kötü beslenme, hazır gıda önemli bir problem. Obezite önemli bir problem. Sigara kullanımı önemli bir problem. Onun için bunların kullanımı dünyada da Türkiye'de de arttıkça hipertansiyon sıklığı da artacaktır. Zaten istatistik veriler de bize bunu göstermektedir. Bunun yanında tabi hipertansiyonda ölüm riski yüksektir. Hipertansiyonda hastanın orta derece tansiyon yüksekliği varsa çok acil korkmaması gerekiyor. Hemen 24-48 saat içerisinde düşürmek yeterlidir. Ama bazen çok ciddi malin hipertansiyon dediğimiz çok ciddi yükselme atakları olabilir. Bu özellikle 18-10 yani 180’e 100 milimetre civarına yakın civarındaki tansiyon yükseklikleri hastaya zarar verebilir. Böyle durumlarda hastanın mutlaka bir sağlık merkezine tanışmasında fayda vardır. Ne kadar hipertansiyonu iyi kontrol edersek bu hastalıkları o kadar öteleriz, o kadar olmasını engellemiş oluruz" dedi.
Editör: Barış Köksal