Mersin'de siroza bağlı beyin fonksiyonlarında bozulma nedeniyle durumu kötüye giden üç çocuk annesi Fatma Efeoğlu, ailesinin organlarını bağışladığı Remziye Akkuş'un karaciğeri ile yeniden hayata bağlandı. Ameliyatı gerçekleştiren Doç. Dr. Hakan Canbaz, hastanın durumunun şu an iyi gittiğini ancak bir haftalık kritik sürecin beklenmesi gerektiğini söyledi.
 
Hatay'ın İskenderun ilçesine bağlı Üçgünlük beldesinde geçirdiği trafik kazası sonucu ağır yaralanan ve kaldırıldığı İskenderun Devlet Hastanesi'nde bir hafta sonra beyin ölümü gerçekleşen Remziye Akkuş'un organları ailesi tarafından bağışlandı. Bunun üzerine İskenderun'a giderek Remziye Akkuş'un karaciğerini alan ekip, organı Mersin'de durumu çok kritik olan 57 yaşındaki Fatma Efeoğlu'na nakletti. Karaciğer naklini gerçekleştiren Mersin Üniversitesi (MEÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi Karaciğer Nakli Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Hakan Canbaz, süreci anlattı. Üç çocuk annesi Fatma Efeoğlu'nun çok şanslı bir hasta olduğunu söyleyen Doç. Dr. Canbaz, "Çünkü organ her zaman istediğimiz gibi kısa sürede çıkmıyor. Bu hasta organ çıktığında tesadüfen listemize kaydoldu. Genel durumu kötüydü, hastanemize de Gastroenteroloji Bölümü'ne hepatik ensefalopatis, yani siroza bağlı beyin fonksiyonlarında bozulma tablosuyla genel durumunun kötü olması sebebiyle 8 gün önce yatırılmış. Burada tedavisi devam
ederken, arkadaşlar nakil için hazırlığını yapmaya başlamışlar. Nakil hazırlığı yapılırken tesadüfen organ çıktı ve kan grubuna da uyduğu için Gastroenteroloji Bölümü'nden Yardımcı Doç. Dr. Fehmi Ateş, 'Böyle bir hastamız var, genel durumu kötü, organa ihtiyacı var' diye teklifte bulundu. Biz de hastamız listede olmadığı için Ankara ile görüştük ve acilen listemize kaydını yaptık. Listedeki hastalar içinde de MELD skoru dediğimiz, hastalığın şiddetini gösteren puanlamada en yüksek puana sahip olduğu, yani hastalığı en ağır düzeyde olduğu için öncelik bu hastamıza verildi. Hastamız bir haftalık çok kısa bir sürede organa sahip oldu, bu kadar şanslı az hasta olur" dedi.
 
"KARACİĞER 12 SAAT İÇİNDE TAKILMALI"
Organ bilgilerinin kendilerine 31 Ocak Salı günü saat 16.00 sıralarında ulaştığını belirten Doç. Dr. Canbaz, bu saatten itibaren yoğun bir çalışma içine girdiklerini, karaciğeri taktıkları Fatma Efeoğlu dışında listede yer alan iki hastayla daha görüştüklerini anlattı. Bu aşamadan sonra Adana Bölge Koordinasyon Merkezi'ne organı kabul ettiklerini bildirerek hemen yola çıktıklarını ifade eden Canbaz, "Organı bağışlanan hastanın böbreklerini ve karaciğerini ekip olarak biz 1 Şubat Çarşamba sabahı çıkarıp hemen Mersin'e doğru yola çıktık ve Adana'da böbrekleri teslim ettik. Böbreklerin biri Ankara'ya, diğeri İzmir'e uçakla gönderildi. Karaciğerde kritik süre 12 saattir, bu süre içerisinde takılması gerekir. Daha geç takarsanız başarılı olma şansı düşüyor. Biz de aynı gün Mersin'de hastamıza karaciğeri takmak üzere saat 12.00 sıralarında ameliyata girdik" diye konuştu.
 
"HASTAMIZ MAKİNEDEN AYRILDI, DURUMU İYİ"
Ameliyatın yaklaşık 12 saat sürdüğünü ve iyi geçtiğini bildiren Canbaz, ameliyata çok geniş bir ekiple katıldıklarını, karaciğer takıldıktan sonra çok hassas bir iş olan atardamar anastomozunu Plastik Cerrahi Bölümü'nden Doç. Dr. Alper Sarı ve asistanlarının gerçekleştirdiğini kaydetti. Hastanın ameliyat sonrası durumu hakkında da bilgi veren Canbaz, şunları söyledi: "Hastamız ameliyatın ardından yoğun bakımda makineye bağlı olarak solutuluyordu. Uyanıyordu ama vücut fonksiyonlarının daha toparlaması, karaciğerin çalışmasının daha iyi hale gelmesi için bir süreye ihtiyaç var. Çünkü kötü durumda ameliyat ettik, oldukça düşkün bir durumdaydı hasta. Bu durum ameliyatın başarısını da etkiliyor. Karaciğeriniz ne kadar çalışırsa çalışsın, vücut çok kötü oldu mu vücudun ona sağladığı kan da karaciğer çalışmasını yeterli kılmıyor. Ama bugün itibariyle nefes borusunun tüpü çıkarıldı ve makineden ayrıldı, şu an iyi gidiyoruz. Bizim için bir haftalık kritik bir süreç var. Damar bağlantıları yapıyoruz. Bunlarla ilgili risk çıkma ihtimali her zaman var. Karaciğerin bazen çalışmama ya da kötü fonksiyon görme riski var. Şu anda çok şükür öyle kötü bir durumda değiliz ama kritik sürecimiz devam ediyor. Hastamızın yoğun bakımda tedavisi sürüyor. Genel durumu iyileşip rahat soluyacak hale geldiği zaman servise alacağız."
 
"HEDEFİMİZ CANLIDAN NAKİL YAPMAK"
MEÜ Karaciğer Nakli Merkezi'nde bu yılın ilk karaciğer naklini bu ameliyatla gerçekleştirdiklerini ifade eden Canbaz, 2011 yılının başından itibaren yeniden karaciğer nakline başlayan genç bir merkez olduklarını ve geçen yıl 5 nakil yaptıklarını aktardı. Başlangıç için 6 naklin iyi bir sayı olduğunun altını çizen Canbaz, şöyle devam etti:
"Amacımız giderek nakil sayımızı artırmak, daha fazla hastamıza tedavi imkanı sunabilmek ve zaman içinde gerçekten bu işe emek veren ekibimizi de büyüterek, bu işi yapmayı isteyen başarılı ekipler arasına girmek. Bu amaçla da bu yıl içinde uygun hastamız olursa canlıdan nakile geçmeyi hedefliyoruz."
 
"ORGAN VARSA NAKİL OLUR"
Organ bağışının önemini vurgulayan Doç. Dr. Canbaz, bu noktada basın mensuplarına çok görev düştüğüne dikkat çekti. Hastalara bir çare sunmaya çalıştıklarını dile getiren Canbaz, "Çünkü bu hastalar çok kötü durumda, bilinci kapalı halde geliyorlar bize. Ameliyat oluyor ve birkaç gün sonra her şey yolunda giderse bakıyorsunuz canlanmış, kendine gelmiş, gerçekten insan yaşadığını fark etmeye başlıyor. Çünkü daha öncesinde çok kötü bir hayat sürüyorlar. Karaciğer çalışmadığı zaman bütün vücudun beslenme ve metabolizma fonksiyonları yerine getirilemiyor. Kişi kendine bakmaktan aciz duruma geliyor ve hayatını da kaybedebiliyor. Dolayısıyla karaciğer hastaları için bu gerçekten çok yüz güldürücü, iyi bir tedavi yöntemi. Basının duyurması sayesinde ancak organ bağışları artacaktır. İnsanlar bunu gördükçe daha çok bağışta bulunacak ve daha fazla sayıda hastaya nakil yapma imkanı olacak. Son günlerde yüz nakli yapıldı biliyorsunuz. Yüz nakli inanıyorum ki bu işi artıracak ve hatta artırdı. Bunu sık sık toplumun gündemine getirmek ve farkındalığı artırmak çok önemli. Organ varsa nakil olur, hasta tedavi olur, organ yoksa bir şey yapamazsınız. Hepimiz bir gün hasta olabiliriz, organa ihtiyacımız olabilir veya yakınımızın ihtiyacı olabilir. Biz organlarımızı bağışlarsak yakınlarımızın da farkındalığını artırmış oluruz" ifadelerini kullandı.
Editör: Barış Köksal