Ağız Diş ve Çene Radyolojisi Uzm. Dt. Armağan Çalışkan yazısında şu ifadelere yer verdi; Ağız ve yanakların iç kısmı, diş etleri, dil ve dil altı ile damak bölgelerinde ortaya çıkan mukozal hasarlar ağız yaraları olarak isimlendirilir. Bu yaraların iltihaplı bir görünüm aldığı ve şişliğe neden olduğu durumlardaki ise aftöz ülserler olarak adlandırılır. Ağız içinde oluşan yaralar uçuk gibi virüslere bağlı olarak ortaya çıkan yaralar olabileceği gibi bakteriyel enfeksiyonlar, sert besinlerin tüketilmesine bağlı olarak ağız içinin hasar görmesi, beslenme yetersizliği, bazı mide ve bağırsak hastalıkları, bağışıklık sisteminin fazla çalışması ile ilgili hastalıklar, ilaç kullanımı, ilaç ve besinlere bağlı alerjiler, bazı hormonlara bağlı değişiklikler, kötü ağız hijyeni, uygun şekilde ve uygun materyallerle yapılmamış dental tedaviler gibi nedenlerle ortaya çıkabilir. 

Bu lezyonlar, ağız içinde kızarık görünümdeki yaralar, yara bölgesinde iltihaplanma, yara bölgesinde şişkinlik, ağrı ve hassasiyet, yara bölgesindeki ağrı ve batma hissi nedeniyle konuşma ve çiğnemede güçlük, diş fırçalama esnasında acı hissi, iştah azalması, boğaz ağrısı, ateş, bazı gıdalara karşı hassasiyet gibi bulgular verebilir. 

Ağız mukozasının yaraları çok yaygın görülen bir sağlık problemi olup genellikle boyutları ve sebebine bağlı olarak birkaç gün ila hafta içerisinde kendiliğinden iyileşen basit tablolardır. Eğer ağız yaraları sürekli olarak tekrarlıyorsa veya birkaç gün içerisinde iyileşmeyip büyümeye ve kötüleşmeye devam ediyorsa, altında yatan farklı bir hastalık olması ihtimali değerlendirilmelidir. Bu nedenle yaraya yönelik tedavi uygulanırken aynı zamanda farklı bir hastalık olup olmadığı da araştırılmalıdır. Belli bir düzende veya sıklıkla tekrarlayan ağız yaraları için mutlaka diş hekimi muayenesi önerilmektedir. Yapılan araştırmalar sonucunda ağız yaralarının kadınlarda görülme sıklığının erkeklere oranla daha yüksek olduğu da tespit edilmiştir.
Ağız yaraları genellikle ağız hijyeninin düzeltilmesi ve antiseptik gargaralar ile kısa sürede iyileşebilirken daha büyük ve semptomatik vakalarda bariyer görevi gören kremler veya steroid içerikli kremler de ağrı kesiciler ile birlikte kullanılabilir. İnatçı yaralarda altta yatan sebep her zaman araştırılmalı ve durum ciddiye alınmalıdır. Tüm tedavilere rağmen iyileşmeyen ağız yarasına eşlik eden spontan kanama, yara kenarlarında düzensizlik ve kabarma, yara yüzeyinde renklenme ve çökme, boyut ve sayı artışı, bölgedeki lenf bezlerinde şişlik gibi bulgular var ise en kısa zamanda diş hekimine muayene önerilmektedir. Bu tarz lezyonlar oral kanserler açısında değerlendirilmeli, biyopsi ile incelenmeli ve sıkı olarak takip edilmelidir.

Editör: Barış Köksal