Mersin Kent Konseyi'nin Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki toplantısına katılan Kocamaz, tüm dünyada yerinden yönetim anlayışının artık çok fazla talep edildiğini, ancak tam manasıyla Türkiye'de uygulanması yönünde karar almak için defanslar yapıldığını savundu. Kentlerin yerel yönetimler tarafından yönetildiğini söyleyen Kocamaz, "Kent Konseyleri aslında iyi değerlendirilebilirse önemli bir misyon üstlenmiştir. Çünkü belediye meclislerinde belli meslek dallarında, belli kesimler için kotalar konmadığı sürece bu sıkıntılar bundan sonra da devam edecek. Benim gönlümden geçen kent konseylerinde belli miktarda mimarlar, mühendisler, avukatlar, iktisatçılar, esnaflar, kadınlar mutlaka yer almalı. Ama sadece kim daha çok oy getirir mantığıyla olaylara bakıldığı için kent konseyleri, kent meclisleri, istediğimiz evsafta maalesef olmuyor. Onun için kent konseylerini iyi değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Bütün sivil toplum kuruluşlarının, esnaf odalarının bu işi ciddiye alarak mutlaka burada yer almaları, görüşlerini ortaya koymaları, o görüşler çerçevesinde kentin geleceğe taşınmasına yönelik ortaya çıkan fikirleri bir rapor halinde en azından belediye meclisine sunmaları gerekiyor” diye konuştu. “Kent konseyleri siyasetçileri de yönlendirebilmelidir” Özellikle sivil toplum örgütlerinin kent konseylerine sahip çıkmaları gerektiğinin altını çizen Kocamaz, “İçerisinde aktif yer alsınlar. Hiçbir siyasi düşünce taassubu altında olmadan kentin geleceğine yönelik alınacak kararlarda yol gösterici olsunlar. Fikir ortaya koysunlar. Bizim bunlara ihtiyacımız var. Siyasetçiler her zaman her şeyi içlerinden geçtiği gibi söyleyemeyebilirler ama onların söyleyemediği şeyleri özellikle kent konseyinin buradaki üyelerinin, sivil toplum örgütlerinin ortaya koyması o söylenemeyen şeylerin en azından ülkeyi ve kenti yönetenler tarafından duyulması çok daha önemlidir. Aslında kent konseyleri kentin geleceği açısından bir mahalle baskısı da oluşturabilmelidir. Siyasetçileri de yönlendirebilmelidir. Ancak bu şekilde yanlışlardan dönülebilir” ifadelerini kullandı. “21. yüzyıl insanlığın korkutucu gelecekle yüzleşmek zorunda kaldığı bir dönem olmuştur” Mersin Kent Konseyi Başkanı Yasmina Lokmanoğlu ise yaptığı açılış konuşmasında “21. yüzyıl açlık, yoksulluk, hesapsızca tüketilen doğal kaynaklar, çevre üzerinde oluşturulan ağır tahribat gibi sorunların iyiden iyiye görünür hale geldiği ve hatta küresel bir boyut kazandığı, insanlığın korkutucu bir gelecekle yüzleşmek zorunda kaldığı bir dönem olmuştur. Üzerinde yaşadığı dünyayı kendi elleri ile yaşanmaz hale getiren insanlık, nihayet çözümün çevre ve kalkınma arasında bir denge kurmaktan geçtiğini ve sürdürülebilir gelişmenin önemini kavrayabilmiştir. Sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir gelişme kavramlarının temelleri 1992 yılında Rio’da toplanan Birleşmiş Milletler Yeryüzü Zirvesi’nde gündemi oluşturmuştur. Zirvede iklim değişikliği, ekonomik eşitsizlik, yenilikçilik, sürdürülebilir tüketim, barış ve adalet gibi sorunlu ve çözüme muhtaç 17 farklı hedef tespit edilmiştir. Sürdürülebilir kalkınmanın yerel düzeyde yaşama geçirilmesini ve yaşanabilir yerleşimler oluşturmayı amaçlayan uzun soluklu bir eylem planı yerel toplumsal bir işbirliği stratejisidir” şeklinde konuştu. “Kent konseyleri yerel kalkınmanın gerçekleşmesine yönelik çözüm önerileri üretmektedir” Yerel kalkınmanın başlıca aktörlerinden bir tanesinin kent konseyleri olduğundan bahseden Lokmanoğlu, “Şüphesiz yerel kalkınmanın başlıca aktörlerinden birisi de kent konseyleridir. Kentine sahip çıkma, çözümde ortaklık, aktif katılım ilkelerinin temelinde oluşturulan yerel yönetişim modelinin merkezinde kent konseyleri bulunmaktadır. Temel işleri kentteki paydaşlarını bir araya getirmek, tüm kenti içine alan ortak bir akıl oluşturmak ve bu doğrultuda özellikle yerel kalkınmanın gerçekleşmesine yönelik çözüm önerileri üretmektir. Kent Konseyleri günümüzün katılımcı, şeffaf, hesap verebilir yönetim anlayışının da anahtarı durumundadır" dedi.