Yeni mahalle 483 sokaktı  doğup büyüdüğüm sokağın hatırımda kalan adı.İlkokula yeni başlamıştım,ki okula ablamla beni komşu Ahmet amca götürürdü her sabah okula.3 katlı bir apartmanın 3.katında otururduk ve alt katlarda da amcamlar.Yan binada Araplar yaşarlardı.Diğer yanda ise kürt Meryem teyzenin tek katlı evi vardı.
O zamanlar mahallede arap,kürt,türk beraber otururmuş demek ki bizde mahalle futbol takımını bu 3 gruptan kurmaya karar vermiştik.Fanilarımızın arkasına boya kalemleriyle forma numaralarımızı yazmış,geçmesin diye boyası yıkamamaya karar vermiştik.. 
Yesir ve Cihad vardı orta sahada ..araptı kendileri..ben stoperdim.İleride kürt Meryem teyzenin oğlu Memet… 
Takım adeta bir kültür mozaiği  gibiydi.Çok maç kazandık diğer mahallere karşı,kaybettiğimizde oldu tabii. 
Ama ne olursa hep birlikteydik.Sonuçta aynı sokakta açıyorduk gözlerimizi sabahları.Aynı firikçinin(tarladan yeşil halde toplanmış nohut)  arabasından firik alıyor,aynı sinek ilacı arabasının peşinden koşuyor,aynı ‘’darıcıdan’’ darı alıyorduk.Kürttük biraz,biraz Türk,biraz Arap..
Annemiz yemek pişirse,kokusu duyulur ayıp olur diye gönderirdi bizi komşuya ,elimizde yemek tabağıyla.Yemeği yapan türk,yiyen kürttü işte..ya da tam tersi olurdu fark etmezdi o zamanlar.Giden tabak dolu gelirdi geri…
Herneyse !
Sonra rakip mahallerin takımlarıyla birleşip daha büyük bir takım kurmaya karar verdik.Artık diğer semtlerin takımlarıyla mücadele edecektik.Yesir yine orta sahadaydı.Türkçe bile bilmezdi ama vücut dilinden anlardık kendisini.Ve kürt meryemin oğlu Memed,has golcümüzdü bizim.
Kimse kalede olmak istemiyor diye her maç dönüşümlü geçerdik kaleye.türk,kürt,arap fark etmezdi..
Kazandık,kaybettik..
Çok eğlendik ama! 
O çocuk aklımızla birlikte olmanın o hazzını çok sağlam yaşadık.Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktu.Kim iyi golcüyse ona pas atardık.Çünkü Takımın galip gelmesi önemliydi golü kimin attığı değil !
Diğer semtlerin takımlarıyla maç yapardık ama o takımlarda bizim gibiydi..herkes iç içe yaşardı.Birimizin dizi kanasa diğeri acı çekerdi abartmıyorum.Birimizin parası yoksa,diğeri ısmarlardı Suphi şalgamın o metal plakalarla kaplanmış 4 tekerlekli el arabasından,o müthiş şalgamı..
Böyle maç kazandık,böyle kaybettik..
Şimdi düşünüyorum da, ne kadar uzağındayız o çocukluk günlerimizin.Ne kadarda önyargılarla doluyuz.Ayrım yapmaya ya da yaptırılmaya alıştırılmış zihnimiz ne kadar uzakta o masumiyetten.
Biz en büyük zaferlerimizi hep beraber kazanmıştık,diğer semtlerin takımlarını yenerken ve hep birlikte kutlardık zaferimizi kürt, türk, arap demeden..
Artık mahalleler ayrı,caddeler ayrı..
Şehir bir kağıt üzerinde ama ,içerisinde yaşayanlar ayrı.
Aslında ayrılanların bir suçu yok, ayıranlar kadar. Bölünenlerin bir günahı yok, bölenler kadar.
Bakkal Cafer amcaya uzanan o uzun yolu çok kürt,çok türk,çok arap çocuk adımlamıştır bilginiz olsun.O zamanlar 483 sokaktı şimdi ne oldu bilmem.. https://etilalkol.me/
Diyorlar ki taraf ol !
Biz hep kendi ortamızın topuna kafa uzattık.
Nasıl taraf olalım !