Bir önceki yazıda Çevre Düzeni Planıyla havaya savrulan trilyonları, yedi yılda çöpe giden üç planı ve hepsinden önemlisi Mersin'i tüm yönleriyle geleceğe gelin gibi hazırlayacağımız bir altın fırsatın bürokrasinin halka saygı duymayan tutumuyla nasıl heba edildiğini anlatmaya çalıştım.
Gelelim önümüzdeki döneme ve yeniden masaya yatırıldığı anlaşılan ve yine Çevre Şehircilik Bakanlığınca ihale edilerek sipariş edileceği söylenen Çevre Düzeni Planıyla ilgili bekleyen tehditlere ve bunları fırsata çevirme olanaklarına...

Geçtiğimiz günlerde Mersin Valisi Güzeloğlu yanına Büyükşehir Belediye Başkanı Özcan' ı da alarak Hilton Otelinde düzenlenen basın toplantısında açıklamayı yaptı:

Yeni bir plana kavuşmak üzereydik. Bu kez adı Çevre ve Şehircilik Bakanlığına dönüşen kurumumuzun yeniden ihaleye hazırlandığını da böylece öğreniyorduk. Şunları söylüyordu Vali Güzeloğlu:
"Bir plan ne kadar gelecek yönelimli ise o kadar uygulanabilir. Planlar yapılırken katılımcılık ne kadar fazla olursa, paydaş kesimlerin görüşleri ne kadar alınır ve uygulanırsa, planın hayata aktarılması o kadar başarılı olur. Bu bakış açısıyla Mersin' yöneten ve temsil eden herkesi bu sürece davet ediyorum. Şehrimiz için yeni bir dönem başlıyor"

Ve devam ediyordu:
 "Kent kaynaklarının verimsiz tüketildiğini görüyoruz. Kaynaklar sınırsız değildir. Kıt kaynakları doğru ihtiyaçlarla buluşturmak, doğru projeksiyonlar üretmek gerekir."

Güzeloğlu' nun "kıt kaynakların verimsiz kullanıldığına" dair sözlerini okuyunca, havanda su dövdüğümüz, avuç dolusu parayı havaya savurduğumuz, yazarken bile yüreğimin ezildiğini hissettiğim yedi yıllık boşa geçen süreci hatırladım.

Peki hazırlığı yapılan bu yeni plan sonuca ulaşır mı?

Dillendirilmese de, "bayram değil, seyran değil bu plan sevdası nereden çıktı?" sorusuna kafa yoran herkesin aklına gelecek "Akkuyu Nükleer Santral yerinin işaretlenmesiyle" ilgili çabalardan, turizm gelişme bölgesi ilan edilen Kazanlı' ya Sülfürik asit tesisi kurma düşüncesinde olanların Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kapısını çalacaklarından en küçük şüphem yok.

Ama asıl sorun bu girişimlerden de daha derinlerde...

Kaygım ve korkum, bakanlığın yine ve elbette 2005 yılı fiyatlarından çok daha pahalıya sipariş edeceği planın ihaleyi alan kişi veya şirketler eliyle yine Ankara' da masa başında senaryolaştırılma ihtimalinin yüksekliği...

Geçmişte bir gününü Mersin'e ayırma lüksü olmayan plan müelliflerinin bu kez Mersin'deki kurumları, aktörleri dinleyecekleri konusunda bir garantimiz yok.

Ama o müelliflerin geçmişten gelen çok kötü anılarını taşıyoruz hafızalarımızda ve bu kolay kolay da silinmiyor.

Kısaca korkarım ki yeni plan da yerel katılım sağlanmadığı sürece işe yaramayacak ve yargıdan geri dönüp çöpe gidecek...

Dediğim gibi daha önce Danıştay' ın iptali doğrultusunda karar verdiği Akkuyu Nükleer Santraline gizli saklı kılıf hazırlama girişimlerine karşı itirazlar yanında Kazanlı Turizm bölgesinin kalbine saplanması planlanan Sülfürik asit benzeri tesisler yeni plana işaretlenirse kent adına kaygı duyan herkes kendi dünya görüşünden hareketle yargı yolunu tutacak.
Nedeni çok daha basit çok daha yalın bir yasal düzenlemeye dayanıyor...


01.07.2006 tarih ve 5538 Sayılı Kanunla eklenen bir cümle diyor ki; “Belediye sınırları il sınırı olan Büyükşehir Belediyelerinde il çevre düzeni planı ilgili Büyükşehir Belediyeleri tarafından yapılır veya yaptırılır ve doğrudan Belediye Meclisi tarafından onaylanır” (5538 sayılı kanun 26. madde)

O kanun değişmedi ve halen yürürlükte...

Ama çok önemli başka bir şey değişti.

6 Aralık 2012 günü Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren "On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair" kanuna göre yeni kurulan on üç il yanında mevcut diğer Büyükşehir Belediyelerinin de sınırları artık il sınırları olarak belirlendi.

Bir başka ifadeyle Mersin Büyükşehir Belediyesinin sınırları 6 Aralık 2012' den itibaren il sınırları olarak çizildi.

Bu durumda 2006'daki yasa yürürlükte olduğuna göre 100 bin' lik Mersin Çevre Düzeni Planını Mersin Büyükşehir Belediyesi yapacak veya yaptıracak...

Ya bugünden çıkıp "yapıyorum" diyecek. Ya da 2014 Martında yasal zorunluluk gereği en önemli görevi olarak yerine getirecek.
Kısaca "ya yapacak, ya yapacak..."

Mersin-Karaman olmadı, Mersin-Adana çevre planı yapalım diyenlerden yeni kurtulmuşken bu kez Mersin' e, Mersinden habersiz Ankara'da elbise biçmeye kalkanların acelesini anlamam mümkün değil.

Bu gerçeklere rağmen ve geçmişte yaşananlar ortadayken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bürokrasisi tüm bunları en ince detayına kadar vakıfken, ihaleyle sipariş vermeye kalkamaz mı?

Kalkar kalkmasına da, bedeli ağır olur...

Paralar çöpe gider, yerel dinamiklerin beklentileri doğrultusunda hazırlanmayacak bir planın yargıdan dönmesi bir yana, hayata geçirilme, yaşama şansı da yoktur.

Benden söylemesi...