Cinayete kim göz yumuyor? Kim dur diyecek?
Yüz yıllık yakın tarihine damgasını vuran kumsallarını yol yapma saçmalıklarıyla yok etme başarısını gösteren kenttir Mersin...
Bu da yetmezmiş gibi aynı sahillerden denizlerine kanalizasyonlarını boca ediyordu yakın zamana kadar.
Allahtan arıtma tesisinin devreye girmesiyle, en azından kirlilik sorunu ortadan kalktı. Üstelik yıllarca çektirdiklerimize aldırmayan doğa tüm hoş görüsüyle kısa zamanda yaralarını sardı, denizler temizlendi, şu anda bir kıyı parçası bulunabilse yüzülecek sahillere sahibiz artık...
O kıyı parçalarından birini doğa kendiliğinden yarattı. Yat limanının doğu sınırında kısa zamanda çok güzel bir kumsal oluştu.
Üç yıldır yaptırdığımız analizlerden elde edilen sonuçlara göre, 323 km' lik sahile sahip Mersin' in en temiz plajlarından birine kavuştuk. Dokuz ayı bulan denize girme mevsimini değerlendiren kent sakinleri mavi bayraklı plaj kriterlerine uygun bu noktayı keşfettiler ama mutluluk kısa sürdü.
2012 ortalarında Mersin ilinde başka yer kalmamış gibi Yelken Kulübü adlı bir dernek önce kumsalı halka kapatmak amacıyla tel örgüyle çevirdi. Yetmedi, bekçiler tutarak, kimseye zarar vermeden sabahın erken saatlerinde spor yapan, yüzmeye kalkan insanları buraya yaklaştırmamaya, denize girenleri "yasak hemşehrim" diyerek korkutup kaçırmaya başladı.
Yetmedi, aynı dernek bir süre sonra sahilin kara tarafına bir kaç kontayner koyarak, görüntü kirliliği başta olmak üzere halkın yürüdüğü yolu bile engellemeye kalktı, kalkmak ne kelime duyarsızlıktan aldığı cesaretle başardı da...
Tüm bu yapılanlara rahmet okutan son çalışma, bardağı taşıran hamle ise son bir kaç gün içinde geldi:
Tel örgüyle kapattıkları ve halkı yaklaştırmadıkları deniz kıyısına getirdikleri iş makineleriyle güzelim plajı ve güç bela oluşan kumsalı yok etmek amacıyla çalışma başlattılar.
Sizler bu satırları okurken belki de kent içindeki en güzel tek plaj yok olmak üzere, belki de yok oldu...
Bu bir cinayet ve cinayete kimin dur diyeceğini bilmez haldeyiz.
Yapılan iş Avrupa İnsan Hakları Mahkeme ilkelerine, anayasaya, kıyı kanununa, yönetmeliklere ve içtihat oluşturan Danıştay kararlarına aykırı.
Evrensel ilkelere göre sahiller tüm insanlığın hizmetine açık tutulmak zorunda.
Anayasamızın halen yürürlükte olan hepimizi bağlayan 43. maddesine göre de;
"Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir."
Anayasanın kamu yararıyla neyi murat eylediği de açık: " bu yerlerden herkesin eşit olarak yararlanma hakkını kısıtlayabilecek özel mülkiyet ilişkisinin kurulmasına kesinlikle izin verilmemesi"
Kıyı kanunu da uygulamadaki bürokratik hokus pokuslara engel olacak hükümler içermekte.
Şöyle deniyor yasa metninde:
"Kanun, deniz, tabii ve suni göl ve akarsu kıyıları ile bu yerlerin etkisinde olan ve devamı niteliğinde bulunan sahil şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek koruma ve toplum yararlanmasına açık, kamu yararına kullanma esaslarını tespit etmek amacıyla düzenlenmiştir.
 Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır"
Anlaşılmayacak şey kaldı mı sorusunu da Danıştay yanıtlıyor:
Kıyıların kimi idarelerce devriyle ilgili ortaya çıkan sorunlarda Danıştay'ın iptal kararlarında şu ilkeler vurgulanıyor:
- Kamu yararını ortadan kaldıracak veya engelleyebilecek biçimde,
- Bu yerlerden herkesin eşit olarak yararlanma hakkını kısıtlayabilecek,
- Özel mülkiyet ilişkisinin kurulması, iptal sebebidir.
Özetlersem:
 “Anayasa ve Kıyı Kanunu Hükümleri uyarınca kıyılardan herkesin eşit ve serbest yararlanma hakkını ortadan kaldıracak veya sınırlandırabilecek herhangi bir tasarrufun yapılması olanağı bulunmadığı” diyor Danıştay kendisine giden tüm başvurulara ilişkin kararlarda...
Durum bu kadar açıkken, Mersin'de başka yer kalmamış gibi kentin en güzel plajının Yelken kulübüne tahsisi kabul edilebilir bir durum değildir.
Daha da vahimi geçmişte bırakın böylesi deniz içi fütursuzlukları, sahildeki her türlü işgali Mahkemelere taşıyan Mühendis Mimar Odaları son yıllarda insanları çileden çıkaran suskunluk içinde.
Bu cinayete belli ki eleştirilerin bile neredeyse ihanetle eş tutulduğu "Akdeniz Oyunları" bahane edilerek birileri göz yummuş. Ama o göz yumanlar bilmiyorlar ki, o sahile postu sermeye hazırlanan dernek, oyunlardan sonra da oradan gitmeyecek hazırlıkların içinde.
Peki... Cinayete kim dur diyecek derseniz?
Ne Valilik, ne Milli Emlak, ne Büyükşehir Belediyesi...
Bu konuda sahipsiziz ey halkım ve biz yasal haklarımızı aramadıkça kimsenin "dur" demeye niyeti yok galiba...