Yine aylardan Kasım'dır her akşam başka uyur, her sabah başka uyanırsınız. Ama öyle bir gün vardır ki uyku girmez gözlere... Duyguların dili, özleminse tarifi yoktur, işte o gün 10 Kasım'dır.

Bir gün öncesine gidelim,
Günlerden 9 Kasım,
Yarının hiç önemi yok,
Olmasa da olur...

Türkiye'de deyim yerindeyse,
En uzun gece yaşanıyor,
Bu duruma, 
Ne coğrafi terimler, ne de bilim,
Tek bir açıklama yapamıyor,
Saat yaklaşıyor...

Uykusuz geçen gece,
Ve bana mısın demeyen gözler,
Saat yaklaşıyor...

Susmuş insanlar ne diyeceğini bilmiyor,
Kalpleri suçluluk,
Gönülleri hüzün kaplıyor,
Saat yaklaşıyor...

Ayşe teyzem kurulmuş,
Yine radyosunun başına,
Ama açmaya korkuyor,
Ajanstan kötü haber gelecek diye,
İçi sızlıyor...
Saat yaklaşıyor...

Ahmet, Fatma,Mustafa,
Minik eller, minik diller,
Meydanlara yürüyor,
Saat yaklaşıyor...

Sözde siyasetçiler Anıtkabir'e yürüyor,
Tüm Türkiye,
Yılda bir kez de olsa,
Yaptıkları tek doğruyu görüyor,
Saat yaklaşıyor...

Cumhuriyet'in yılmaz bekçileri,
Gencecik bedenleri, 
Onun çizdiği yolda,
"Kızlı-erkekli" ATA'sına yürüyor.
Saat yaklaşıyor.

Derin bir sessizlik hakim,
Ve hemen ardından,
Siren sesiyle başlayan,
Sızlayış ve gözyaşları... 

Ve işte, Türkiye'de zaman duruyor. 

Keşke günlerden 10 Kasım,
Tarihte 1938 olsaydı.
Ama o saat 9'u hiç 5 geçmeseydi.

Hiç 5 geçmeseydi... ATAM!