Röportaj: Yağmur İğret

Yağmur İğret: Mersin şehircilik açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Süleyman Tüncar: Mersin, Türkiye’nin en nadide kentlerinden bir tanesidir. Ancak bugüne kadar göreve gelen belediye başkanlarımızdan Sayın Macit Özcan’ın döneminde, Mersin’e bir çivi çakılmadığını düşünüyorum. Tamamen şahsi belediyecilik yapıldı. Zaten bunlarda belgelerle kanıtlandı. Kimlerin belediyede haksız kazanç elde ettiğini halk artık çok daha iyi biliyor. Örneğin, Haluk Levent olayı Türkiye’de büyük yankı uyandırdı. Yıllardır belediyenin kadrolu işçisi olarak gözüküyor ve maaş alıyordu.

Mersin için büyükşehir diyoruz fakat bugüne kadar sadece modern bir köy oldu. Uzun yıllar sonra büyükşehirde MHP iktidarı başa geldi. Sayın Burhanettin Kocamaz’ın 20 yıllık bir tecrübesi ve Tarsus gibi bir örneği var. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır sözünden giderek Sayın Burhanettin Kocamaz’ın Mersin’de yapacaklarından hiçbir endişem yok.
 
Mersin’in en büyük sorunu sizce nedir?

Mersin’in en büyük sorunlarından biri trafik yoğunluğudur. Öğle saatlerinde Hastane Caddesi’nde trafik kitleniyor. Kocamaz başkanımızın trafik sorununu çözeceğinden hiçbir endişem yok. Bunu üst geçitlerle, battı çıktılar ile kısa sürede çözecektir. Tek tek ilçeleri gezerek sorunlarını dinliyor. Mersin’i Türkiye’de bir marka yapacağına inanıyorum.

Herkes Antalya’nın turizm anlamında daha iyi olduğunu söylüyor, fakat Mersin ile Antalya plajlarını karşılaştırdığınız zaman kentimiz daha güzel. Bu konuda bizim tanıtım eksikliğimiz var. Buda geçmişteki idarecilerimizden kaynaklanıyor. Mersin için bir sahil şeridi yapıldı, ondan sonra hiçbir şey yapılmadı.

 
Mersin'in idarecilerinden ziyade, turizm bölgelerindeki yatırımcıların eksik yönleri nelerdir sizce?

Kalite konusunda bir sorun var. İyi elamanlar çalıştırmıyor, ucuz elemana yöneliyorlar. Masraftan kaçarak kendi alanlarında ekstra bir çalışma yapmıyorlar. İşletmecileri, genelde buradan kazandıklarını başka şehre ve ülkeye yatırım olarak harcıyorlar. Mersin’de kazandığını kente yatıran yatırımcı çok az. Mersin'de; limanımız, OSB’lerimiz, ihracaatçılarımız, tarımımız var. Bu kazançlara rağmen yatırım anlamında çok fazla bir şey yapılmıyor. Sayın Burhanettin Kocamaz ve Hamit Tuna ile birlikte önümüzün açık olduğunu düşünüyorum.
 
Mersin lojistik, turizm ve tarıma yatkın bir kent. Bu açıdan siz Mersin’i nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mersin çok kozmopolit bir kent. 81 ilden var. Bir çok şehirden göç alıyoruz. Şuan bir de Suriye olayımız söz konusu. Bu konuda çok dertliyim. Ülkemizde son zamanlarda Suriyeliler'in çıkardıkları olayları görmezden gelemeyiz. Şimdi burada iş yerleri açıyorlar, ona yönelik bir şikayetimiz yok fakat rahatta durmuyorlar. Suriyeli bir çok zengin insan var, onlar kendi halklarına baksınlar. Zaten devletten bir ödeme alıyorlar,  bir de bizden yardım istiyorlar. Mersin’de bir çok ışıkta küçük dilenci çocuklarla karşılaşıyoruz. O küçücük Suriyeli çocuklara yazık.

Kahramanmaraş’ta haraç kesmeye başlamışlar, Ankara’da kaldıkları yerlerde huzursuzluklar çıkarmışlar. Bu konuda bizim güvenliğimizi kim sağlayacak? Duyduklarıma göre Türkiye’nin başına böyle bir şey gelse biz bir saat bile bakmayız demişler.
 
Mersin’i çok seviyorum ama ne yazıkki Mersinliler Mersin’e sahip çıkmıyor. Umarız bundan sonra daha iyi olur. Mersin’deki bir çok imkan Türkiye’nin hiçbir yerinde yok. Eğer yukarıda saydığım sorunlar çözüme kavuşursa Mersin gerçekten bir cennet. Turizm de, lojistikte, tarım da Mersin'in bir zenginliği.

 
Mersin’deki sivil toplum kuruluşların faaliyetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Açık söylemek gerekirse sivil toplum örgütlerinin hiç biri Mersin adına bir faaliyet yapmıyor. 

Oda yönetimleri, sivil toplum kuruluşları, başkanları tamamen kendilerini reklam yapmak için kullanıyor. Şuan hangi konumdalarsa onun biraz daha üstüne çıkmak için çalışıyorlar. Ankara genel merkeze gitmek için bu kuruluşları sadece kullanıyorlar. 

Kentimiz için bir şey yaptıklarını düşünmüyorum. Kendilerine bir imaj yaratmak için bu kurumlarda yer alıyorlar. Bugün hangi sivil toplum örgütü Mersin’e bir şey yapmış. Bir hastane, okul, park gibi hangi çalışmaları yaptı. Sivil toplum örgütlerindeki başkanlar, yönetimdekiler anca son model arabalarına binip geziyorlar, başka yaptıkları bir şey yok. 

25 yıldır bu mesleğin içerisindeyim bu durumu yakından takip ediyorum.  Üyelerine de bir hizmet verdiklerine inanmıyorum. Mersin Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, MESİAD, Mersin Ticaret Borsası, MTSO yine biraz elini taşına altına koyup bir takım çalışmalar yapıyor.

Tantuni Mersin’in sembolüdür fakat tantuni festivali rezalet bir organizasyondu. Mersin Lokantacılar Odası Başkanı Hacı Özkan arkadaşımı aradım ve bu festivalden haberder olmadığını söyledi. Tantuni festivali yapılıyor ve lokantacılar odası başkanı ile iş birliği yapılmıyor. Kendisi Mersin’in önde gelen tantunicilerinden Özkan Tantuni’nin de sahibi. Böyle bir organizasyonda onlarla da iletişime geçilmesi gerekiyordu. Maalesef tantuni festivali tam bir fiyasko oldu.

Mersin'in bundan sonra el birliği ile bir şeyler yapması gerek, Belediyeleri ile, Odaları ile topyekün bir çalışma yapması ve geleceğe elele yürümesi gerekmekte diye düşünüyorum.
Editör: Barış Köksal