www.cukurovaexpres.com Genel Koordinatörü Gülnaz Çelik sordu.YUMMY Meyve Suları Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Şahin Öder cevapladı

Günümüzde gelişen teknoloji ile sorularda, çözümlerde, cevaplarda hızla değişiyor.Bu gelişmeye baktığımızda YUMMY bu gelişmenin neresinde?

Yummy mümkün olduğu kadar bu gelişmeye ayak uydurmaya çalışıyor ama inanılmaz derecede de zorlanıyor.Özellikle ithalat ve ihracat noktasında çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz.

Örneğin Rusya kapısı açıldı ama altyapı hazır değil, avrupa ülkelerinde ihracatta % 20 oranında vergi varken Türkiye'de bu oran %80 lere ulaşmakta.Bu vergi oranlarının aynı seviyeye getirilerek yola öyle çıkılması gerekirdi.Liman maliyetleri çok yüksek, gümrük bakanlığında ve liman işletmelerinin keyfi davranışlar olduğunu görmekteyiz.

Siz bu ihracatı yapacaksanız bizim şartlarımıza da uyacaksınız gibi bir görüş var.Bu yanlış bir görüş ve son dönemde görüyoruz ki ihracat rakamları düşmektedir. Okyanusu  geçiyoruz,dışarıda davayı kazanıyoruz ama burada içerde kaybediyoruz. Bu tür yaklaşımlar bizleri üzüyor ve motivasyonumuz düşüyor.

Bizim teknolojiden değilde sistemin oturmamasında n dolayı sıkıntılarımız var.Enerjide yeterli destekleri alamıyoruz.Müstahzille mücadele ediyoruz , üretimdeki engellerle mücadele ediyoruz , dışarda  mücadele veriyoruz. Sistemle mücadele etmekten kendi işimize ve gelişmelere konsantre olamıyoruz. Sanayici arkadaşlarla birlikte hep yan unsurlarla uğraşıyoruz.Elektrik ayrı sorun , üretim makinalarını nasıl yenileyeceğiz diye düşüneceğimize elektrik,akaryakıt sorunlarıyla uğraşmaktan asıl sorunlarımıza ve işimize  yönelemiyoruz, teknolojiyi çok yakından takip edemiyoruz.Şimdi burada işin mutfak kısmında inanılmaz sorunlar var  daha güçlü olmak için öncelikle içimizdeki sorunları çözmeliyiz,kaynağına inip halletmeliyiz.

Devletin yalnızca işçinin yanında değilde bizlerin de yanında olmasını istiyoruz. Ülkenin kaybı sanayicinin kaybıdır. Sorunlarımız bitmez

Yummy dediğimizde akla organik ürünler geliyor. Yummy bu konuda yeni yatırımlar yapıyor mu?

Yummy'nin bu konuda altyapısı var ama kamuoyunda izlediğimiz anlamda gerçek bir organik ürün tüketimi yok malesef. Ülkede  organik tüketim gelir düzeyiyle de ilgidilidir çünkü organik ürün maliyetli bir işlemdir.Ülkemizde dar gelirli oranı %80 'lerde olduğu için organik ürün tüketimi malesef istediğimiz noktada değil. Ama biz elimizden geldiğince organik ürün üretmeye devam edeceğiz. Örneğin nar ekşisini bir Amerika'ya veya Kanada'ya gönderiyoruz ve rahatlıkla satabiliyoruz ama Türkiye'de bunu satamıyoruz neden çünkü taklit ürün çok  2-3 liraya nar ekşisi satan yerler var biz 10-15 deyince tabiki pahalı geliyor. Vatandaş özen gösterip organiğe yönelirse maliyet düşer ve üretim artar bu da tabiki fiyatlara yansır.

Mersin ve Adana bana göre şanssız illerden. Yanımızdakinin fikrine hürmet etmiyoruz bir araya gelmiyoruz. Belki biraz da şanssızlıkla ilintilidir ama Adana ve Mersin haketiğinin çok çok gerilerinde bir yerde bulunmakta. Çok basit projelerle Mersin bu trafikten kurtulabilir. Hiç bir ilin girişi bu kadar çirkin değildir. Fakat son aylardaki gelişmelerle yavaş yavaş güzelleşmeler yapılıyor. Mesela bu karayolundan geçen hiç bir aracın burada D- 400 de işi yok bunların otobana bağlanarak nakliyecilerin liman ve serbest bölgeye çıkarılması gerekmektedir.Benim gördüğüm ve gittiğim yerler kadarıyla söylüyorum otobana bağlantısı olmayan tek OSB Mersin’dekidir. Çok basit bir projeyle aradaki yolu bağlantı yaparak çoğu sorunları giderebilirler.

Balıkçı barınakları var benimde başkanlığını yaptığım. Balıkçı barınakları yapılması gerekiyor. Malesef bu barıkçı barınaklarının ödenekleri çıkmış, projeleri hazır ama herkes karşı çıkıyor. Zamanında kültür balıkçılığına hepimiz karşı çıktık.Ve bu proje Bodrum'a kaydı Bodrum şu anda dünyanın turizm merkezlerinden birisi ve ihracatta rekor kırıyor. Biz anlamadan dinlemeden geleceğimizi kendi ellerimizle verdik anlamadık dinlemedik çünkü hep bir önyargı ile yaklaşıyoruz. Biz AKİP olarak çok toplantı yaptık ama malesef başarılı olamadık. Çünkü dinlemek bile istemedik ve biz balıkçılıkta her geçen gün kan kaybediyoruz. Yediğimiz balıkların çoğu ya kültür ya da ithal balıklardır. Kendi denizimizin balığı çok az. Tüketilen balığın ancak %10 deniz balığıdır. Kalanı ise ithal ve kültür balıkları getiriyoruz. Ve kan kaybıda halen devam ediyor.

Mersin'de yaşayan ve yatırım yapanlara neler söylemek istersiniz?

Çok şey söylemek isterim. Mersin'in durumu birazda şanssızlık galiba.Yıllardır bitmeyen projeler var, somut bir çalışma yapılmadı henüz. Mesela Çeşmeli otobanını Taşucu'na kadar götüremedik acıdır. Ben özellikle STK'lara sesleniyorum STK'lar çözüm yolunu bulmaları için vardır.Sertifika verme, eğitim vermenin ötesinde çalışmalar yapmak lazım.Mesela Sayın Başkan Burhanettin Kocamaz ne yaptı gelir gelmez toplu taşıma sorunlarına el attı.Umuyorum bunu da çözecektir.

Kent geliştikçe egitimler kendiliğinden gelir zaten. Sorunların çözümüyle uğraşırsak daha faydalı oluruz. İstanbul'dan uzman kadrolar gelir oldu. Suyolunu bulur nasıl olsa önemli olan sorunları çözmektir. Mersin'deki sorunların çözümü için stklar, yerel yönetimler kent konseyleri, paltformlar yaptırım gücünü kullanarak bu oluşumların altını doldurabilmelidir. Mersin'in en büyük kayıplarından birisi de budur. Mersin'in betonlaşma sorununun önüne geçemiyoruz ve taşlaşma halen devam ediyor.Burda sadece yöneticiler değil hepimiz suçluyuz.Nükleere karşı çıkıyorlar ama denizi betonlaştıran belediye ve firmalara karşı aynı hassasiyeti göstermiyorlar.Burada ben halkı daha duyarlı olmaya davet ediyorum.

 

Editör: Barış Köksal