21 Haziran 1941 sabahı gecikmeli de olsa Gümrük meydanının önünde uzanan yolcu iskelesine bir kez daha yanaşır Refah... (tam olarak tarif edeyim günümüzdeki Mersin otelinin önündedir yolcu iskelesi)
Önceki seferinde kömür taşımış olan ve ambarları o kömürün tozuyla kaplı Refah, planlanan günde Mersin’ deki iskelede yolcularını bekleye dursun, 40 yaşındaki bu yorgun, her yanı dökülen yük gemisini gören askeri personel çaresizlik ve biraz da şaşkınlık içinde kala kalırlar.
Geminin nasıl seçildiğini faciadan günler sonra dönemin Milli Müdafaa Vekili (Savunma Bakanı) Saffet Arıkan şöyle anlatacaktır Meclis genel kuruluna hitaben yaptığı konuşmada:
"Muhterem arkadaşlarım; deniz subay, erbaş ve erlerimiz ve tayyare subay ve subay namzetlerimizi hamilen 23 Haziran 1941 pazartesi günü saat 17, 30 da Mersinden Mısıra müteveccihen hareket eden Refah vapurunun; bilâhare anlaşıldığına göre yine, aynı gün saat takriben 22,30 da bir infilâk neticesinde batmış olduğunu en büyük teessürle Yüksek Meclise arz etmekle müteellim (üzüntülü ve dilhûnum (içim kan ağlıyor). Bu elim vakanın cereyanı şöyledir:
"İngilterede inşası hitam bulmakta olan ve bir an evvel donanmamıza iltihakı, matlup (talep edilen) ve mültezem (lazım olan/gerekli) bulunan gemilerimizi tesellüm etmek ve tayyare kursları görmek için hareket edecek olan deniz ve hava mensuplarını Mısıra götürmek üzere İstanbul' daki deniz nakliyat komisyonu tarafından tahsis edilen Refah vapuru 16 haziranda İstanbul'dan hareket ve 21 haziran günü Mersine muvasalat etmiştir. Gemiye binecek olanlar da aynı gün Mersine varmışlardır.
Kafilenin 25 Haziranda Mısırda bulunmaları; fasılasız ve gün kaybetmeksizin seferlerine devam edebilmeleri için lâzım ve zarurî idi ve bunun için de Refah vapurunun ayın 22 sinde Mersinden kalkacak surette hareketi tanzim edilmişti. 
Hâlbuki geminin o gün hareket etmediğine vekâletçe ancak 23 sabahı malumatımız oldu ve telefonla Mersinden sebebini sorduğumuzda vaki teehhürün (gecikmenin) geminin su almak ve sefer esnasında vücuduna zaruret görülen bazı noksanları ikmal ve temin etmek gibi işlerinden ileri geldiği anlaşıldı.
Hâlbuki yukarıda da arz ettiğim veçhile, geminin ayın yirmi beşinde Mısıra varması lâzım olduğu için hemen hareket etmesi lüzumu Gemi kaptanına tebliğ olundu ve gemi 23 Haziran saat17,30 da Mersin limanından ayrıldı"
Bakan Arıkan' ın Meclise verdiği bilgi bundan ibaret değildi, kazayı da kendi penceresinden ve Meclise vermesi gerektiği kadarıyla anlatıyordu ama su alma gerekçesine dayandırdığı Mersin' deki gecikme çok daha farklı ve facia ile ortaya çıkan inanılması imkânsız vahim ihmaller zincirinin sadece küçük bir detayıdır.
Örneğin İngiltere' den teslim alınacak gemileri getirmekle görevlendirilen Heyet Başkanı Yarbay Zeki Işın’ ın geminin “sefere elverişli olmadığını” güçlükle irtibata geçtiği Ankara’ya bildirmesi...
Ancak İngilizlerin "kafileniz 25 Haziran' da Port Sait' ten hareket edecek translantiğimize yetişmeli, yoksa sorumluluk almayız" ihtarı karşısında yapılacak fazlaca şey yoktur.
Bunun üzerine “başa gelen çekilir” misali kollar sıvanır.
O günlerde İstanbul’un güvensiz bulunması nedeniyle Mersin’e nakledilen Deniz Harp Okulundan emaneten yataklar alınır, gecenin kuytu saatinde getirilip güverteye serilir. 200’ e yakın yolcunun ihtiyacı için aynı güverteye ahşap tuvaletler yaptırılır Mersin’li marangozlara…
Marangozlar başta olmak üzere yaptırılan işlerin parasını heyetin başına geçirildiğinde Ankara' da 20 bin lira ödenek zimmetlenen Yarbay Zeki Işın makbuz mukabili öder. Her şey mümkün olduğunca sessiz biçimde yürütülür ve Ankara' nın kesin biraz da kızgın derhal hareket edin emri uyarınca gemiye doluşur tam 200 kişi...
Kendi personeline bile yetmeyen 2 filikası, gemi jeneratörü sustuğu anda jeneratörle aynı anda sessizliğe bürünen pile sahip telsizi, çürümüş 25/30 can simidiyle, 22 Haziran 1941 saat 17.30’ da gemi "Allaha emanet" denize açılır. (gerçekten de kazada gemi jeneratörü devre dışı kalınca telsizin çalışmadığı, denize saçılan yüzlerce insanın imdat çağrısı yapamadığı faciadan sonrası anlaşılacaktır)
Yarbay Zeki masraflar için kendisine zimmetlenen 20 bin Türk lirasından zaruri harcamalar yapıldıktan sonra kalan 1764 lira 89 kuruşla, Mısır' da acil hallerde lazım olur diye yine imza karşılığı Ankara' da teslim edilen 600 Mısır lirasını koyduğu cebini yoklar ve gittikçe uzaklaşan Mersin'i güvertede seyre koyulur. Son kez baktığını nereden bilecektir ki? 
Tıpkı son anda binen ve sır gibi sakladığı rotayı bile yola çıkınca kaptanla paylaşan (güvenlik gereği geminin İskenderiye yerine Port Sait limanına yanaşacağı hareketten sonra öğrenilecektir) can yeleği giymiş İngiliz subayının aslında ölüme gitmekte olduğunu bilmediği gibi. (O gizemli İngiliz hep sır olarak kalacak, üretilen kimi komplo teorilerinin de o günden bugüne önemli aktörlerinden biri olmayı sürdürecektir. Kimi kaynaklara göre gemiye gelen kişi subay değil, Mersin' deki İngiliz konsolosuydu, ama bunu destekleyecek dişe dokunur belge yok)
İlk yaz melteminin serinliğinde güverteye, ambar kapakları üzerine serilmiş yataklara uzanan gedikliler, başçavuşlar, ilk yolculuğun heyecanındaki genç Hava Harp Okullular kayboluncaya kadar Mersin' i, gökyüzündeki yıldızları seyre dalar...
Güvertede yeterince yer olmadığı için esir köleler gibi ambara indirilen ve kömür tozu solumak zorunda kalan 58 er onlar kadar şanslı değildir…