Otogar sorunu artarak kent gündeminde kalmakta devam ediyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı suçlu, Mezitli Belediye Başkanı suçlu, Büyükşehir Belediye Meclisi suçlu, Otogar İşletmeci Firma suçlu, Otogardaki kiracı firma sahipleri suçlu vs… Suçluları arttırabiliriz, yeni suçlular bulabiliriz.
Fakat bu sorunun ortaya çıkmasındaki baş oyuncuyu göz ardı etmemeliyiz; aslında biri var ki “onun hiç mi suçu yok?” sözünün tam yeridir !
Bu belalı miras kimin eseridir ?
Gelin insaf ve vicdan sınırları içinde, bütün önyargılarımızdan uzak durarak hatırlamaya çalışalım:
Otogar inşaatı başlamadan önceki dönemde,  Belediye kasasından tek kuruş çıkmayacak şekilde yap işlet devret sistemi ile yapılıp, şu anda sorunsuz hizmet verecekken, nedendir bilinmez,  eski Belediye Başkanı bu tesisi Belediyenin yapmasına  karar verdi ve şimdiki sorun oradan başladı. 
Büyükşehir Belediyesi bir de üstüne peşin banka kredisi aldığı halde, inşaata başlamakta  gecikerek Belediyenin bir başka zararına sebep olmuştur. Kendi döneminde kolayca bitirilip yerel seçimde de kendisine yarar sağlayacakken, bunu geciktirmiş ve bu sorunu yeni Büyükşehir Belediye Başkanı’nın önüne bırakmıştır!
Özetle otogar sorunu, bundan önceki Mersin Büyükşehir Belediyesi yönetim anlayışından kalan bir sorundur ve temeldeki yanlışın sonucudur.
Kısa bir süre önce başlayan Tulumba Köprüsü Bat- Çık inşaatının 
3 Ocak’ta bitebileceği sözü verilmişti. İyi niyetle verilen bu sözün yerine getirilmesi, yani inşaatın bu tarihte bitirilmesi fiziksel nedenlerde zaten çok zordu; nitekim tamamlanamadı.
Şimdi: Büyükşehir Belediye Başkanı suçlu, Müteahhit Firma suçlu, Zemin durumu suçlu vs… ve başka bahaneler de üretebiliriz.
Aslında burada da sözü geçmeyen asıl bir suçlu var:
Çok eski dönemde kısa bir süre görev yapan  bir geçici Belediye Başkanı tarafından yaptırılmış hatalı proje vardır;  kente ve burada meydana gelen kazalarla birçok kişiye zarar vermiştir.
Daha sonra bu köprünün yıkım kararı verildi. Bundan önceki Büyükşehir Belediye yönetimi pekala bu köprüyü hem yıkabilir hem de Bat-Çık Projesini çok önceden yapabilirdi. Önünde bunun için 15 yıl vardı. 15 yıl içinde bunu gerçekleştiremedi ve çoğu sıkıntılı işler gibi bunu da  kendinden sonraki yönetime bıraktı. 
Şimdi 15 yıl şikayet etmeyenler, konuyu gündeme getirmeyenler birkaç ay önce başlamış olan ve söz verilen tarihte bitirilemese de, bir kısmının tamamlandığı ve yine birkaç ay içerisinde muhakkak bitirileceği bilinen çalışmayı de eleştiriyorlar. 
Bunun dışında Parkomat, Ekmek Fabrikası, Sahil Çay Bahçeleri gibi sayısız sorunun eski Belediye Yönetimi tarafından yeni yönetime bırakıldığını söyleyebiliriz. Eski Mersin kent alanı içindeki Bitpazarı, Küçükçarşı, Kasaplar Çarşısı gibi  problemli yerleri 15 yıl aklına bile getirmeyen bir yönetime çıt çıkarmayanlar, şimdi birkaç aylık gecikme için son derece hayırlı bir çalışmayı eleştiriyor. 
Mersin’de 15 yıl süren CHP yerel yönetim anlayışı kentin gelişmesini engellemiş, yapılacak yatırımları geciktirmiş, Türkiye’nin en geri Büyükşehri olmasına sebep olmuş ve daha da önemlisi bu kentte her şeye karşı çıkan değişmez Başkan, yönetici ve siyasetçilerden oluşan bir rant ve siyasi çıkar grubunun oluşmasına sebep olmuştur!
Bunun saklanacak, unutulacak bir yanı yoktur ve bu kentte yaşayan her ahlak ve insaf sahibi Mersinli bunun gerisindeki utanç yıllarını, onun sorumlularını hep hatırlayarak konuşmalıdır.  
Geçtiğimiz hafta yapılan son CHP İl Kurultayı maalesef eski politikacıların ve eski anlayışın çok da değişmediğini ve gelen yeni kuşak CHP’liler üzerinde de eskilerin etkisi olduğunu göstermiştir. 
Mersin’e, Türkiye’ye ve kendi partilerine hizmet öncelikli olması gereken İl Kurultayı,  ucuz bir şekilde kimin önce konuşması gerektiği tartışması ile başladı. Arkasından basit kavgalar ve birbirleri hakkında sıradan suçlamalarla sürdü.
Mersin’in ve Türkiye’nin sorunları ve  gelişmesi üzerine  önemli bir değerlendirme duyamadık. Konuşmalar parti içi seçim kazanmaya dönük didişmelerle dolu idi. 
Şu andaki İl Başkanı’nın görev süresince, eski CHP anlayışından farklı bir yönetim anlayışının tutunmaya çalıştığını gördük. Özellikle Belediye hizmetlerinde objektif bir tutum alındı, saçma sapan gerekçelerle hizmeti engelleyici bir tavır sergilenmedi. Belediye Meclisinin çalışmaları gereksiz ve partizan hesaplarla engellenmedi. Parti içindeki eski anlayışın etkisinde bazen sert muhalefet yapmak durumunda kalınsa da, İl Başkanı kazandığı bu seçimden sonra daha da yapıcı davranacaktır ve bu güne kadar her şeye karşı çıkmayı siyaset sanan kendi milletvekillerine inat, bu kent yararına yapılacak hizmetler için destek verecektir. Elbette eksik ve yanlışlar üzerinden yapılacak eleştiri de bu kente hizmettir ve ihmal edilmemelidir. Ama merkezi siyasete alet edilmeden, Mersin için yararlı olanı savunarak…
CHP içinde 15 yıl sessiz kalıp, şimdilerde eleştirmeye başlayan “Ulaştırma Uzmanı” ve benzeri siyasetçilerden farklı olarak ,Ak Parti İl Başkanı Büyükşehir Belediyesi’ne bazı yapıcı eleştiriler yapıyor ve daha da  önemlisi, bitirilemeyen Tulumba Bat Çık Projesi için Belediyeye 6 ay süre verdiklerini söylüyor. Bu kent adına çok olumlu ve saygın bir davranıştır. Gerçek muhalefet anlayışı ve sorumlu siyaset bu şekilde olmalıdır. Ak Parti Meclis Üyelerinin de İl Başkanı’nın etkisi ile bu dönemde doğru bir muhalefet yaptıklarını söyleyebiliriz. Bu örnek tutum korunmalıdır, desteklenmelidir
Mersin, CHP yerel yönetim anlayışının 15 yıl bu kentte yarattığı olumsuz hava nedeniyle  bu duruma gelmiştir. Seçimle gelen genç, yenilikçi İl Başkanının,  partinin geçmişteki hatalarının bir özeleştirisini yaparak önümüzdeki dönemde CHP’nin  kentin projelerini engellenmeyeceği, destekleneceği bir dönem konusunda hepimizi ümitlendireceğini düşünüyorum. Kendilerinin kamuoyunda hâkim imajı bunu destekliyor.
Mersin’in projelerini yeni siyasilerle ve yeni yöneticilerle birlikte yakından takip etmekte olan Ak Parti İl Başkanı da, önümüzdeki yeni dönemde yerel yönetimle de işbirliği içerisinde bu kentin kaybolan döneminin telafisini sağlayacaktır. Akıllı ve dürüst siyaset herkes için yarar sağlayacaktır; bu konuda emeği geçen her siyasetçi de bunun karşılığını alacaktır. Artık politika, gerilim üzerinden değil, kent yararına hizmet üzerinden yürümelidir .
Bundan sonra, kısır parti hesaplarıyla kentteki projeleri ve kentin gelişmesini engelleme üzerine yapılan taşra siyasetçiliğinden vaz geçilmelidir. Halkımız artık yapanları takdir etmeyi, olumsuzluğa sebep olanları gözleyecek bilinçtedir. Siyaset de bu anlayışla kendine çeki düzen verdikçe hem Mersin için hayırlı olacak, hem de siyaset anlayışı değer kazanacaktır. Büyükşehir Belediyemizin hizmetlerini de bu anlayışla değerlendirmek ve eleştiride yapıcı olmak gerekir. 
CHP ve Ak parti İl Başkanlarımızın şahsında ve onların sağduyulu siyaset tarzlarından aldığım güvenle, önümüzdeki dönemin kent yararına verimli çalışmalarla geçeceğine inanıyorum.
HARUN ARSLAN