"Kordon kanı tüm hastalıklara umut niteliğinde"
Kordon kanı bankacılığının 1980'li yılların sonunda başladığını kaydeden Çayan, şöyle devam etti:
"Kordon kanı ve kök hücre ile ilgili buluşlar inanılmaz bir hızla ilerliyor. Günümüzde 80’den fazla hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Bunlardan en bilineni kan hastalıkları, anemiler ve kanserlerdir. Bunların dışında özellikle kazalar sonucu gelişen omurilik zedelenmelerinin tedavisi, hasar gören organların tamiri, alzheimer, parkinson, bunama gibi nörolojik hastalıklar,şeker hastalığının tedavisinde kullanılıyor. Ayrıca kozmetik ve estetik amaçlı yara izlerinin giderilmesi, selülit tedavisi, cilt yaşlanmanın engellenmesi, plastik cerrahi müdahaleleri gibi güzellik amaçlı kullanımı mümkün. Daha heyecan verici bir gelişme ise kök hücreden yapay organ yani sentetik organ üretimi yapılabiliyor. Böylece kanserli organ yerine kişiye sağlam olanı yerleştirilebilmektedir. Yani artık teknoloji bu hızla ilerlerse yakın zamanda tüm hastalıkların kalıcı tedavisi ve organ yaşlanmasının engellenmesi mümkün olacak gibi görünüyor. Kordon kanını tüm hastalıklara umut niteliğinde düşünebiliriz."
"Kordon kanı çok değerli bir hazine ve bu hazine boş yere çöpe gitmesin"
Kordon kanının bebeğin kendisi, diğer aile üyeleri ve tüm halk için gerek duyulduğunda kullanılabileceğinin altını çizen Çayan, "Aile kordon kanı bankacılığı kök hücreleri çocuk ve özellikle kardeşler için saklar. Ancak halk kordon kanı bankaları tüm vatandaşların gerektiğinde kullanımına imkan sağlar. Böylece aileler sadece kendi çocuklarının değil, bağış yolu ile başka insanların da hayatını kurtarma şansına sahip oluyorlar. İleride oluşabilecek hastalıklar için bebeğinin kordon kanını saklatan aileler giderek artıyor. Özellikle bölgemizde yaygın olarak görülen ‘Akdeniz anemisi’ hastalığının tedavisinde bu şekilde doğumda aldığımız göbek kordon kanı ile bizim de hasta ağabey ve ablalarına umut olan bebeklerimiz oldu. Kordon kanı çok değerli bir hazine ve bu hazine boş yere çöpe gitmesin" ifadelerini kullandı.
Editör: Barış Köksal