AIDS Nedir.?

Özel Mersin Yenişehir Hastanesi Dâhiliye Uzmanı Uz. Dr. Aras Karahan, ‘AIDS, HIV etkeni nedeniyle insanlarda bağışıklık sisteminin çökmesine neden olan bulaşıcı bir hastalıktır. AIDS sözcüğü, İngilizce Acquired Immune Deficiency Syndrome (Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu) kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. Bu hastalık, kan yoluyla cinsel ilişki ile, anneden bebeğe doğum sırasında veya emzirme yoluyla bulaşan bir hastalıktır. HIV virüsü, vücuda girdiğinde hastalıklara karşı direnç göstermemizi sağlayan bağışıklık sistemimizi yok eden bir virüstür. Hastalık vücuda girdikten hemen sonra hastalık görülmeyebilir. Ayrıca, bu virüsün vücutta bulunduğunu gösteren herhangi bir şikâyet ya da belirtiye rastlanmayabilir.   HIV  Pozitif olan yani virüsü taşıyan kişi yıllarca sağlıklı olarak yaşayabilir. Hastalık sadece yapılan kan testleri sonucu fark edilir. İlk olarak 1981 yılında ABD’de ortaya çıkan hastalık ülkemizde 1985 yılından itibaren görülmeye başlanmıştır. Özellikle Afrika’da çok yaygın olup tüm dünyadaki vakaların yüzde 70’i bu kıtadadır’ dedi.

AIDS Nasıl Bulaşır.?

Karahan, ‘AİDS’in birkaç bulaşma yolu vardır; kan ve kan ürünleri, sperm veya diğer cinsel sıvılar üzerinden insandan insana bulaşabilir.  Ayrıca plasenta ya da süt yoluyla anneden bebeğine bulaşabilir. Kanında bu virüsü taşıyan biriyle normal ya da anal ve oral cinsel ilişkiye girilmesi sonucu, özellikle korunmasız bir şekilde cinsel ilişkinin gerçekleşmesiyle HIV virüsü sağlıklı kişiye bulaşabilir. Hamile ve HIV virüsünü taşıyan anneden bebeğe, gebelikte veya doğumda bulaşabilmektedir. AİDS’li ya da HIV virüsüne sahip kişilerin kanlarına temas sonucu, uyuşturucu bağımlılarının ortak kullandıkları şırıngalar ya da organ nakliyle hastalık ya da virüs bulaşabilir’ dedi.

AIDS’in Belirtileri

‘AIDS belirtileri ve klinik bulguları bulaştıktan sonra ki belli evrelerde değişkenlik gösterebilir. Akut (kısa süreli) dönemde HIV bulaşmış kişilerin çoğunda bulaştıktan 2-6 hafta sonrasında meydana gelen, kısa ve geçici grip ve benzeri gibi ateşli hastalıklarının belirtilerinin geçirilmesidir’ diyşerek konuşmasını sürdüren Karahan, ‘En sık görülen belirtilerin başında yüksek ateş, boğaz ağrısı, deride kızarıklık ve döküntüler gelmektedir. Yorgunluk, gece terlemeleri, baş ağrısı, eklem ve kas ağrıları, halsizlik, bezeler diğer erken dönem belirtileridir. Geç dönemde (10 -12 yıllık dönemde) vücudun bağışıklık sistemini yıkıma uğratır. Vücut direnci zayıflayan hastada, normalde zararsız olan, hafif geçen ya da ender rastlanan bazı hastalıklar belirir. Ayrıca lenf bezlerinde büyümeler, ağız ve deride tekrarlayan uçuk, yara ve lekeler, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş,  gece terlemeleri, kilo kaybı, ishal, öksürük görülür. Tüberküloz, pamukçuk, diğer bakteri, mantar ve protozoan hastalıkları fırsatçı enfeksiyonlar ortaya çıkar. Kişide bu belirtilerin ancak birkaç tanesinin bir arada bulunması durumunda AIDS düşünülebilir. Bazı kanser türlerinde (Kaposi sarkomu ve lenfoma gibi…) görülmesi de AIDS hastalığını akla getirmelidir’ şeklinde konuştu.

Karahan son olarak şunları kaydetti:

AIDS hastalığı tanısı bazı kan testleri ile konur. Eğer vücutta enfeksiyon varsa, ELİSA testi virüsün varlığını tespit etmek için en etkili yöntemdir. Bu testle virüs varlığı saptanmışsa başka testler de yapılması gerekir. Tek başına yeterli değildir. Kesin tanı için anti-hiv testleri yapılır. Ayrıca ELİSA testi negatif çıksa bile 6 ay sona yeniden yapılması gerekir. AIDS hastalığının günümüzde tam bir tedavisi halen yoktur. Bazı antiviral ilaçlar mevcut olup bunlar  hastalığı tedavi etmez ancak AIDS hastasının vücudundaki HIV virüsünün çoğalmasını kontrol altında tutmaya yarar dolayısıyla vücut direncinin düşmesiyle ortaya çıkması beklenen birçok rahatsızlık uzun bir süre engellenmiş olur.

AIDS den korunmak için öncelikle korunmasız cinsel ilişkiye girilmemelidir. Kan nakli sırasında, AIDS testi yapılmamış kontrolsüz kan kesinlikle kullanılmamalıdır. Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne, cerrahi aletler, jilet, makas, diş hekimliği aletleri, akupunktur iğneleri kesinlikle kullanılmamalıdır. Tek kullanımlık araç-gereçler yeniden kullanılmamalı, kullanılan aletler kesinlikle dezenfekte ya da sterilize edilmelidir. HIV pozitif kişi, test sonucunu öğrendikten sonra kesinlikle kan bağışlamamalıdır. HIV bulunduran sperm sıvısı, genital sıvı ya da kanın yaralı bir dokuya teması engellenmelidir.

Son olarak belirtmek gerekirse, HIV/AIDS gündelik temaslarla, aynı odada bulunma, aynı okulda okuma, aynı havayı soluma gibi yollarla bulaşmaz. HIV sağlıklı deriden geçmez. El sıkışma, deriye dokunma, okşama, kucaklama, tükürük, gözyaşı, ter, aksırık, öksürük, idrar, dışkı, yiyecekler, içecekler, çatal, kaşık, bardak, tabak, telefon,  tuvalet, duş, musluk, yüzme havuzu, deniz, sauna ve hamamdan HIV enfeksiyonu bulaşmaz.
Editör: Barış Köksal