Mersin’in, özellikle son beş yıldır gündemindeki en önemli iki konu: 
Çukurova Havalimanı ve Akkuyu Nükleer Santrali’dir
Buradaki mücadele, “Havalimanını yaptıracağız, ama Nükleer santrali yaptırmayacağız” gibi görünse de, gerçek böyle değildir.
Aslında ikisinin de yapılması istenmez ve bu da yalnızca siyaset aracı olarak kullanılır. Yani mesele bir yatırım tartışmasının ötesinde, ucuz bir taşra politikasıdır.
15 yıl Mersin’de neredeyse tüm oluşumlarda, yerel iktidarın siyasi etkisi/ baskısı görüldü. Bu oluşumların yanında, yine dönemin siyasi yerel iktidarından yana olan ve  kentin köşe noktalarında, kentsel ranttan faydalanan bir Kenti Geliştirmeyenler grubu oluştu.
Amaçları, mevcut yerel iktidarın sürmesi ve kentte kurulan düzenin bozulmaması idi;  15 yıl bunda da başarılı olundu.
Bununla ilgili iki önemli çalışma yaptılar:
Birincisi başta Havalimanı gibi Mersin’e gelecek yatırımlar, engellenmeye ve geciktirilmeye çalışıldı. Bazılarına karşı çıkıldı. Tüm engellemelere rağmen gerçekleştirilenler ise önemsizleştirilmeye çalışıldı. 
Burada amaç, iktidar partisinin projelerinin gerçekleşmesiyle doğacak politik avantajı engellemekti.
Hep, iktidar partisinin Mersin’i ihmal ettiği, Mersin’i gözden çıkardığı yalanı ortaya atılırdı ve bu sürekli dillendirildi. Kabul etmek gerekir, bu negatif propaganda etkili oldu.
İlginçtir, Mersin için en büyük proje olan Havalimanına dahi karşı çıkıldı. Projenin İlk ilan edildiği gün, MTSO salonunda yapılan toplantıda ilk itirazı yapan üç kişiyi çok iyi hatırlıyorum. 
Bu üç kişi zaten Mersin’in tüm şifrelerini ortaya koyar. 
O toplantıda bulunanlar bunu hatırlayacaklardır.
Havalimanının iptali için Danıştay’a dava açıldı. 
Yapacak firma için bir karalama kampanyası yürütüldü. 
Havalimanının iptali ya da geciktirilmesi için Adana Lobisi ile işbirliği yapıldı. 
Sözde Havalimanının yapılmasını isteyen, bu amaçla demeçler veren, gecikmesinde iktidarı suçlayan kent dinamikleri ise özünde bunu istemiyorlardı. Havalimanı ve sonra da diğer projeler gerçekleşse, o zaman politik referansları anlamını yitirecek, iktidara dönük olumsuz argümanları zedelenecekti 
Bir diğer örnek de Antalya Sahil Yolu… 
40 yıl kazma vurulmayan yol, tünellerle, viyadüklerle çok zor bir coğrafyada yapılıyor. Burada yol, proje  daha önce sahile yakın bir mevkiden geçerken, çevre dostu bir anlayışla, yerleşim yerlerine zarar vermeyecek, tarım arazilerini ve turizm alanlarını koruyacak şekilde plan revize edildi,  Torosların güneyinden geçirildi.
Bu yüzden tünel ve viyadük sayıları arttı;  dolayısıyla süre gecikti. 
38 km. de proje değişikliği yapıldı, 7 olan tünel sayısı 22 ye (17.917m) çıkarıldı ve 14 adet Viyadük (5.080m) ilave edilmiş oldu. 
Proje bedeli de 387.000.000 TL. den  1.750.000.000. TL ye çıkarılmış oldu.
Eğer bölgeden geçerseniz, burada tatil günleri, hatta gece bile yoğun çalışıldığını, dağların nasıl delinip tüneller açıldığını, kıyıyı korumak için yol güzergahının değiştirildiğini görür, yapanlara takdir eder, ülkenizle gurur duyarsınız. 

Gelelim bir  başka konuya…
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın Bakanlık döneminde kendi ilinin yararına yaptığı önemli çalışmaları hatırlayalım:
•    70’li yıllarda öncelikli turizm bölgesi Mersin ilan edilecekken, Antalya ilan edilmiştir.
•    Ham maddesi Manavgat’tan gelen SEKA Kağıt Fabrikası Manavgat yerine Taşucu’na kurulmuş ve çıkardığı rahatsız edici duman ve koku ile tüm bölgede turizmi ortadan kaldırmıştır.
•    Türkiye’nin ilk Nükleer Santralinin yeri Akkuyu olarak tespit edilmiştir.
Ve en önemlisi Antalya turizminin bir kısmını Mersin’e getirecek Antalya – Mersin sahil yolu neredeyse 40 yıldır yapılmamış, başlanmamış, hep seçim vaatlerinde kalmıştır. En sonunda bugünkü siyasi irade tarafından gündeme getirilmiş, başlanmış, önemli bir bölümü tamamlanmış ve bitme aşamasına yaklaşılmıştır.                                                                                      
Mersin’in her partiden Bakanlarının olduğu koskoca bir 40 yıl, yukarda sözünü ettiğim yatırımlarla ilgili bir kazma vurulmadı ve kimseden çıt çıkmadı! Bugün benzersiz bir çabayla bu kentin kaderi değişiyor; yatırımlar çağdaş değerleri koruyarak olanca hızıyla ilerliyorken kör bir muhalefet diliyle ortalıkta dolaşanları tarih kaydediyor.
Hizmeti geçen kişileri ve  kurumları da saygıyla kaydettiği gibi…

devam edecek

HARUN ARSLAN