Mersin’in ilk şehir planının müellifi Prof Jansen’ i ve Jansen’ in o döneme ait kente özgü gözlemlerini (1935-1938 tarihleri arası) ele almaya çalıştığım ve epeyi emek verdiğim bu araştırmayı en azından kendi adıma özel kılan birkaç neden var.
-Jansen döneminin önemli mimarlarından biridir ve planla ilgili hazırlıkları sürdürdüğü çalışmalarında edindiği gözlemler Mersin’in geçmişten günümüze uzanan ve bir kent için hayli kısa sayılacak tarihine şaşırtıcı oranda ışık tutacak detaylar içermekte.
-Jansen dünya genelinde çok farklı gelişmelerin ve ayak sesleri yanı başımızda duyulmaya başlanan 2. Dünya savaşının yaklaşmakta olduğu dönemin olağanüstü koşullarını da göz önünde bulundurarak kent yerleşiminin nasıl tehlikelere açık olduğu uyarısında bulunuyor ama bununla yetinmiyor.
Aynı koşulların ışığında nasıl bir Mersin hayal ettiğini anlatırken, kentin o günkü durumuna eleştiriler getirmeye ve duyarlı bir Mimar gözüyle aslında gelecekte Mersin’i bekleyen tehdit ve tehlikelere de dikkat çekmeye çalışmakta…
Jansen’in hazırladığı Mersin ve Tarsus planlarını en azından özü itibariyle koruyarak, günümüz Türkçesiyle ve anlaşılır bir dille kaleme alırken, okurun plan doğrultusunda o günlerden bugüne uzanan zaman tünelinde dolaşması, geçmişe özlem duyanların hayallerini süsleyen o sisler bulvarıyla, günümüz gerçekleri arasında yolculuğa çıkmalarına yardımcı olmaya çalışacağım.
Prof. Hermann Jansen Almanya’nın Avusturya sınırındaki küçük Aachen kentinde 1869 yılında doğmuştur. (Şinasi Develi ‘Dünden Bugüne Mersin’ kitabında Jansen’den bahsederken Avusturyalı olduğu iddiasını dile getirmektedir ama Jansen Almanya sınırları içinde yer alan ve Belçika ile Hollanda sınırlarına yakın Aachen’ de doğmuş, Türkiye deneyiminin ardından Berlin Üniversitesinde ömrünün sonuna kadar çalışarak 1945 yılında burada hayata gözlerini yummuştur. Almanca biyografisinden de anlaşılacağı gibi yaşamının hiçbir kesitinde Avusturya ile ilişkisi olmamıştır*)
Jansen 1928 yılında Atatürk’ün emriyle düzenlenen Ankara imar planının yapılması hakkındaki ihaleyi kazanarak Türkiye’ ye gelir. Üzerinde çalıştığı planı 1932’de tamamlar. (1928’de gelmiş olması, Nazi baskısından kaçtığı veya bazı komplo teorisyenlerinin ortaya attığı haliyle onu “Nazilerin içimize soktuğu” iddialarını çürütmektedir). Plana göre yeni Ankara eski şehir Angora üzerinde değil, Yenişehir olarak adlandırılan ve Kızılay’dan Kavaklıdere-Çankaya eksenine doğru yapılandırılacak yeni kent üzerinde kurulması sağlanacaktır.
Jansen’in bu planını, statükocu tek parti döneminin yönetimlerine ve siyasetçilerine kabul ettirmesi kolay olmaz. 1929-1945 yılları arasındaki 18 yıl boyunca Ankara Vali ve Belediye Başkanlığını sürdüren Nevzat Tandoğan’ la kentin hangi yöne doğru gelişeceği gibi temel noktalarda ciddi görüş ayrılıkları yaşar.
Dediği dedik Tandoğan, Jansen’in yapmakta olduğu planı “Ben Malatya dağlarından yol geçirmiş adamım, işimi bir ecnebiden mi öğreneceğim?” tepkisini verirken yalnız değildir. Çankaya ve çevresindeki arazileri ucuza kapatmış bazı tek parti ileri gelenlerinin rant değerlendirme kaygısı da önemli rol oynar, planının gelişme ekseniyle ilgili tartışmalarda. Gerçekten de Tandoğan ile Jansen arasındaki kavganın asıl nedeni bir süre sonra daha iyi anlaşılacaktır. (Şehrin gelişme yönünü belirlemeye çalışan Jansen’in aslında Dikmen’i uygun bulurken çoğu parlamentoya girmiş CHP’ lilerin kapattığı arazilerin Kavaklıdere-Çankaya güzergâhı üzerinde olması nedeniyle Tandoğan üzerinden kendisine baskı uyguladıkları bugün bile sıkça dile getirilen bir iddiadır)
O günlere ve yaşanan tartışmalara ışık tutacak bir başka anekdot ile Jansen ile Atatürk arasında geçen bir konuşmadır.
İhaleyi kazanmasının ardından Ankara’ya gelen ve Çankaya köşkündeki sofraya davet edilme şerefine nail olan Şehircilik uzmanı Jansen, Mustafa Kemal’e can alıcı ve sofrada yer alan bazı isimlerin keyfini kaçıracak soruyu sorar:
-Ben bu planı arzunuz doğrultusunda en kısa zamanda hazırlayıp, takdim edeceğim. Ama merak ediyorum; “Sizin böyle bir planı uygulama iradeniz var mı?”
Mustafa Kemal biraz da kızgın cevap verir:
-Saltanatı yıkıp bunca devrimi yapacak cesaretimiz olacak ta, şehir planını mı uygulamayacağız?
Deneyimli Alman o soruyu boşuna sormamaktadır ve ne yazık ki geçen zaman Mustafa Kemâl’i değil, Jansen’i haklı çıkarır. Kendisi planı söz verdiği sürede tamamlayıp teslim eder, ama iş kağıt üzerindeki teorik çizimden pratiğe geçtiğinde ciddi sıkıntılar yaşanır.
Ankara planıyla ilgili uygulamalar hakkındaki görüşlerini soranlara Jansen’ in “artık imzamı silebilirsiniz” dediği anlatılacaktır kulaktan kulağa…
Gelelim Hermann Jansen’i Ankara’nın ardından Adana-Tarsus-Mersin planını yapmak üzere bölgeye taşıyan gelişmelere…
*Hermann Jansen’ in özet biyografisi:
28 Mayıs 1869 Aachen, Almanya doğumlu Hermann Jansen, Aachen Teknik Yüksekokulunda mimarlık eğitimi aldı. 
Ağırlıklı olarak serbest şehir planlamacısı olarak çalıştı. Bu arada “Der Baumeister” adlı mimarlık dergisinin yayıncılarından biri oldu. Aralarında Berlin, Köln ve Nürnberg’in de bulunduğu çok sayıda Alman şehri için genel ya da kısmi imar planları hazırladı. Hermann Jansen; ek iş olarak Prusya Sanatlar Akademisinde çalıştı, Prusya Kamu İşleri Bakanlığında Şehircilik Danışma Kurulunda faaliyet gösterdi ve Berlin Mimarlar Derneği ve Alman Mimarlar Birliği üyesiydi. Ayrıca Berlin-Charlottenburg Teknik Yüksekokulunda şehircilik alanında onursal profesör olarak da çalıştı. 
1908 yılında başlatılan Berlin’in şehircilik gelişimi konulu bir yarışmada Hermann Jansen, 1910’da iki birincilik ödülünden birini kazandı. Jansen’in hayata geçirilen fikirleri bugün bile Berlin şehrinin siluetinde bulunabiliyor, örneğin Berlin-Dahlem’de. Jansen uluslararası alanda da örneğin Madrid’in şehir planlamasıyla ve 1928’de Türk hükümeti tarafından açılan, yeni başkent Ankara’nın tasarımı konulu uluslararası yarışmayı kazanarak adını duyurdu. Hermann Jansen, Türkiye’de faaliyet gösteren ilk yabancı şehir planlamacısı olarak Ankara’nın yanında birçok başka Türk şehrinin de görüntüsüne belirleyici bir şekilde damgasını vurdu. Kendisine özel olarak verilen kent planlarını 1932’ ye kadar sürdürdü. O tarihten sonra yükselen Nazi dalgası nedeniyle uzunca süre ülkesine dönmek istemedi ve 1938 yılına kadar Türkiye’de kaldı. Ancak yaşlanmıştı ve son günlerini doğduğu topraklarda yaşamak istiyordu. Hermann Jansen 20 Şubat 1945 tarihinde Berlin, Almanya’da vefat etti. 
(Goethe Enstitüsünce yayınlanan biyografiden tarafımca özetlenmiştir)