Mersin Ak Parti’de, en başından ilk düğmenin yanlış iliklendiğini yazmıştım. İlk düğme hep yanlış iliklendi ve sonrası da bu yanlışlığın etkisiyle yanlış devam etti. 
Bugüne kadar Mersin’i tam olarak tanıma fırsatı olmayan Bakanların etkisi ile oluşturulan İl Yönetimleri,  her seferinde farklı adlar üzerinden değişmiş olsa da, aslında yapı ve zihniyet hep aynı idi; yönetim ve politika yapma anlayışı itibariyle değişen bir şey yoktu. Ama birkaç yıl Mersin Milletvekili olarak ve yılda ancak birkaç kez Mersin’e gelerek bu durumun farkına varmak mümkün değildi.

Görevi bırakan İl Başkanları,  bir şekilde kendisinden sonra gelenin de benzer anlayıştakiler arasından belirlenmesinde etkili oldular. 
Çoğu kez de, Genel Merkez Parti Yönetimi eski İl yönetimindeki isimlerin yeni yönetimde olmasını istemese de,  benzer anlayıştaki kişiler arasında yalnızca bir nöbet (!)değişimi olduğunun, yapısal ve yönetsel anlayışta bir çözüm getirilmediğinin  farkına varılamadı .
Yani temelinde belli bir anlayıştaki altı üstü birkaç düzine kişinin arasında İl Başkanlığı ve İl Yönetimlerinin ana çatısı adeta dönüşümlü olarak değişip durdu. Aralarına da bazı etkisiz ve sözü geçmeyen kişiler serpiştirilerek, sanki bu gözden saklandı…  
Sonuçta da bölgenin ve kentin yalnızca belli bir kesimine hitap eden kişiler ve yönetim anlayışı Türkiye ortalamasının gerisinde belli bir oy yüzdesi aralığına sıkışıp kaldı. Bu başarısızlığa kılıf uydurmak için de kentin yapısal, siyasal ve tarihsel kimliği üzerinden mazeretler arandı. Ak Parti’nin tüm ülkenin tarihsel, politik ve yapısal gerçekleri üzerinde nasıl dönüştürücü bir siyaset üreterek demokratik hayattaki bütün bir vesayeti nasıl sona erdirdiği unutuldu;  Mersin’de nasıl bir dönüşüm yaratılacağı ve bunun çağdaş siyaset ve Ak Parti zihniyeti açısından nasıl  bir yönetim anlayışı gerektirdiği üzerinde kafa yorulmadı. 
İl Yönetimleri, İl Başkanları bir mirasyedi gibi, ülke çapındaki başarıların konforunu kullanarak  buradaki küçük iktidarlarının keyfini sürdü!  

Şimdi tekrar yeni bir İl Başkanı ve yönetim arayışı gündeme geliyor.
Çeşitli isimler ortada dolaşıyor. Aslında bu isimlerin bazıları eski yönetimin anlayışının devamı için ortaya atılan, yukarıda sözünü ettiğim birkaç düzine kişinin arasından seçilen isimlerdir.
Eğer bu kişilerden biri olursa, yine eski düzen devam edecek, isimler değişecek ama anlayış ve politika tarzı değişmeyecektir.
İktidar gücü, isim değiştirerek adı bilinenler ve adı bilinmeyenler arasında aynı düzende sürdürülecek.
Yıllar sonra nihayet parti içerisinde bu durumu fark eden ve artık partinin Mersin’de Türkiye ortalamasının altındaki başarısızlığının son bulmasını isteyen kişiler var. 
Tabii İl yönetiminden de bunun fark edildiğini anlayarak,  bunun Genel Merkez tarafından da bilindiğini düşünenler var.
O zaman ne yapıyorlar;  kendi yönetim anlayışlarını devam ettirecek  adayların dışında,  seçilme  ihtimali olan güçlü adayları destekliyor görünerek, içerden zarar veriyorlar ve  böylece onların önünü kesmeye çalışıyorlar. Siyaset dünyasına azıcık aşina olanların yakından bildiği, sıradan ayak oyunları…

Sonuçta bu durumun uzaması partiye her geçen gün biraz daha zarar veriyor. Bu kentte yaşayan bir birey olarak, iktidar partisi İl Yönetimindeki bu belirsizliğin,  bulanıklığın ve yetersizliğin Mersin’e verilecek hizmeti aksatabileceğini düşünüyorum;  bu aynı zamanda Ak Parti için de haksız bir kayıp nedenidir.

Eğer İl Başkanı değiştirilecekse bu bir an önce yapmalıdır ki hem parti, hem adaylar ve hem de mevcut İl Başkanı daha fazla yıpranmasın.
Eğer İl Başkanı’nı değiştirilmeyecek, mevcut İl Başkanı ile yola devam edilecekse bu da bir an önce açıklanıp ortadaki belirsizliğe son verilmelidir.
İl Başkanı da mutlaka görev süresinde bir deneyim kazanmış, yaptıklarından ya da yapmadıklarından, yapamadıklarından bir ders çıkarmıştır.
Özellikle son bir aydır gösterdiği ciddi çalışmayı ve performansı neden ilk günden beri göstermediğinin farkında olarak belki de bundan sonra farklı bir çalışma yöntemi sürdürecektir. 

HARUN ARSLAN

(devam edecek)