Yeniden merhaba, geçtiğimiz hafta çok yakında piyasaya çıkacak olan kişisel gelişim kitabımın yolculuğunda belediyelerde karşılaştıklarım ve gördüğüm muamele üzerine bir yazı yazmıştım. Bu yazımdan sonra, farklı kesimlerden önemli davetler aldım. Bu davetlerde duyarlı, gençleri önemseyen ve destekleyen insanlar ile karşılaşmak beni oldukça mutlu etti. Aslında yazımın ses getireceğine inanıyordum. Çünkü biz gençlerin sessizliğini bozmasını ve kendisini ifade etmesini bekleyen geniş bir kesim var. En büyük dilekleri ise "Uyuyan devin artık uyanması ve söz sahibi olmasıdır." Yalnız olmadığım hissini veren bu insanlara özellikle teşekkür ediyorum.


Kitabıma destek arayışlarımın bir sonraki durağı ise Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olmuştu. Biraz vaktiniz varsa, sizlere MTSO'da karşılaştıklarımdan bahsedeceğim. MTSO'ya gittiğim ilk gün Başkanın yoğun olması nedeniyle, danışmanıyla görüştüm. Kendisi ayrıca daha önce Mersin Üniversitesi'nde görev almış bir beyefendiydi. Sohbetimizde kendisine yol arkadaşlarımdan, kitabımızdan, amaçlarımızdan ve talebimizden kısaca bahsettim. Beni ve arkadaşlarımı takdir etti. Bu konuyu Çarşamba günleri yapılan yönetim kurulu toplantısında Başkan ve diğer üyeler ile mutlaka paylaşacağını dile getirdi.

Yalnız kafama takılan bir şey vardı. Ben bir çok şeyden bahsederken bu beyefendinin her hangi bir not almadığını fark ettim. Başkana bu kadar şeyi nasıl aktaracağını düşünürken, sonunda eli kaleme uzandı ve bir takım notlar aldı. Yine de bu durum bana çok inandırıcı gelmedi. Almışsa da aldığı notların yeterli olmayacağını düşünüp, bir kaç gün sonra kendisine CV dosyamı götürdüm. Eğer o dosyanın başına bir şey gelmedi ise MTSO tarafından en uzun süre incelenen dosya olarak tarihe geçecek.

Yaklaşık bir ay boyunca da MTSO Başkanı ile görüşmek için elimden geleni yaptım. Yalnız ne yaparsam yapayım, kendisi benimle görüşmek istemedi. Bu görüşme gerçekleşmeyince, farklı kesimlerden bana destek olmak için başkanla görüşenler oldu. Bir süre sonra bu durumdan rahatsız oldum. Çünkü kendimi ifade edebilecekken, bu tür girişimler beni arka planda bırakıyordu. Bunun üzerine son kez MTSO Yönetim Kurulu'nda bulunan duyarlı ve genç bir iş adamının yardımıyla randevu talebinde bulundum. Başkan ile bu kez kitap üzerine değil de, tanışmak ve kendimi ifade etmek amacıyla görüşmek istedim. Telefona cevap veren hanımefendinin bir kaç sualini yanıtladım, bir süre sonra sesi değişti. Başkan ile görüşüp beni bilgilendireceklerini söylediler. Bende inandım tabi, oysa değişen ses ifadesinden gerçeği anlamalıymışım.

"Başkanın sana ayıracak vakti yok arkadaş!"

MTSO girişimlerimden herhangi bir sonuç alamayınca, başkanın bir gün Facebook hesabından paylaştığı söz aklıma geldi.

"Gençler, girişimciler; Eski köye yeni adet getirin. Başımıza icat çıkarın! sizlerleyiz, korkmayın."

Karşılaştıklarımdan sonra bu sözün tamamen yanlışlıkla paylaşıldığını düşündüm. Bir kaç gün sonra başkan aynı sözü Facebook hesabından tekrar paylaştı. 

Bu sözün altına gerçekliğine inanmadığımı anlatan ifadelerle bir yorumda bulundum. Başkan bu yorumlarıma net bir yanıt vermekten kaçarken, bir süre sonra yakın çevresinden bir iş adamı görüşlerini dile getirdi. "Arkadaşımız kitap yazmayı "icat" olarak nitelemiş oysa bu bir icat değildir ancak çok faydalı bir faaliyettir. Buluş ve icatların yanında bu nevi çalışmaların da desteklenmesi gerektiğine kesinlikle katılıyorum. Yalnız kitap'a sponsor olan kişi, kitabı yazan ve bastıran kişinin avantajı kadar bu sponsorluktan bir menfaat sağlamalıdır. Kısaca özetlemek gerekirse "Başka kapıya!" demek istiyordu.

İçimden "Haaaah tam bir yatırımcı zihniyeti!." dedim. 

Sormak istiyorum bu iş adamına, koskoca Mersin Ticaret ve Sanayi Odası'nın, bir kitaba vereceği destekte ne gibi bir menfaati olabilir ki?

Hem gençlere yol gösterecek bir kitaptan bahsediyoruz, 
Edebiyata ilgi duyan bir gencin hayallerinden bahsediyoruz,
Genç arkadaşlarına yardımcı olmak için gösterdiği çabadan bahsediyoruz. 

Bu bahsettiklerim sizlerin hiç mi ilgisini çekmiyor? 


***

Şimdi bir yıl öncesine her yıl MTSO tarafından düzenlenen "Mersin Kenti Edebiyat Ödülü" törenine gidelim. MTSO Yönetim Kurulu Başkanının yaptığı konuşmadan kısa bir bölüm alarak, kendisine bir kaç soru sormak istiyorum. Başkan o gün yaptığı konuşmada edebiyatı, edebiyatçıları ne kadar önemsediklerini ve bakış açılarını anlatan bir konuşma yapmıştır.

Ve konuşmanın bir bölümünde şu sözlere yer verilmiştir.

"Bizler; Padişahların, kralların, feodal elitlerin veya Avrupa kültüründeki burjuva sınıfların ailelerinden gelmedik. Bu ülkenin topraklarını işleyen ırgatların, üretimini gerçekleştiren işçilerin, küçük esnafın, memurların çocuklarıyız. Bizler de, ödüller verdiğimiz değerli sanatçılarımızın karşı çıktığı ve başkaldırdığı;

Acımasızlıkların, adaletsizliklerin, sömürülerin, baskıların ve yoksulluğun içinden gelen insanlarız… Yaşar Kemal’in, Fakir Baykurt’un, Orhan Kemal’in anlattığı acılar bizim de acılarımızdır…"


***

Sayın Başkanım bende edebiyata yeni adım atmış, bahsettiğiniz insanların çocuklarından biriyim. Üstelik birde tek başına yaşayan, eğitimini kendi sorumlulukları altında sürdüren genç bir öğrenciyim. Aynı zamanda bahsettiğiniz durumların içerisinden gelen bir insanım. Yaşar Kemal'in, Fakir Baykurt'un, Orhan Kemal'in anlattığı acılar, sizinde acınız da, gençlerin anlatamadığı acılar sizin acınız değil mi?

Edebiyata verdiğiniz değeri anlatırken, belki de yıllar sonra kendi şehrinizden çıkacak başarılı bir yazara neden bu kadar duyarsız davrandınız?

Son olarak, anladım ki sizin gençlere ayıracak vaktiniz yok! ve sizinle görüşmemiz hayallere kaldı. 

Ben yıllar sonra ellerinizden ya da sizinde katılacağınız bir törende Mersin Kenti Edebiyat Ödülü'nü alacağım günün hayalini kuruyorum. Ne dersiniz, belki de o zaman görüşürüz...


DİPNOT: Yazılarımın alamadığımız destekler üzerine, tepki vermek amacıyla yazıldığını düşünen ve ön yargılı davranan insanlara belirtmek isterim ki, kimsenin bize destek olmak gibi bir zorunluluğu olmadığını biliyoruz. Beni ve arkadaşlarımı asıl üzen, kendimizi ifade etmemize izin verilmeyişi ve dikkate alınmayışımızdır. Tek dileğimiz duygu ve düşüncelerimizin yer aldığı kitabımızı yayınlatmak ve genç arkadaşlarımızla buluşturmaktı. 

Yapılacak destekler karşısında maddi anlamda bir gelir elde etmek gibi bir amacımız da asla olmadı. Yazılarımın asıl amacı gençler üzerinden mesaj veren insanların, aslında gençlere ne kadar değer verdiği gerçeğini gözler önüne sermekti. Umarım başarılı olmuşumdur. 

Yeniden görüşmek dileğiyle...