Son aylarda limanda yaşanan sıkıntı ile Ertuğrul faciasının ne ilgisi olabilir? Sorusunu soranlar çıkabilir. Hiçbir ilgi, bağ kurulmasa da; bugünlerde kent gündemine oturan kimi demeç ve etkinlikler ister istemez oturup bu yazıyı yazmaya mecbur etti beni...
Anlatmaya çalışayım:
Limanda her gün artan bir sıkışıklık var ve bu tablo ihracatçısından ithalatçısına, Mersin üzerinden komşu ülkelere transit olarak aktarılan mallara artan maliyet fiyatı olarak yansıyor.
Peki, bu durumda kent dinamikleri adına uyarma görevini yerine getirmek, yapıcı önerilerle soruna çözüm bulmak en başta kimin görevi?
Elbette konuya vakıf olması gereken ve deniz, liman dendiğinde akla ilk gelen kurum olarak Deniz Ticaret Odası...
İyi de aylardır Deniz Ticaret Odası neden bu kent adına en önemli konuda neden bir açıklama yapmaz? Açıklama bir yana, uyarı ve öneri görevini Liman işletmecisine kamuoyu önünde yerine getirmez? Getirdi de bunu kamuoyuyla paylaşmakta mı sorun görür? 
Liman işletmecisi MİP bu uyarıları dikkate almıyorsa, limanın işletmesiyle ilgili her noktada denetim ve düzenleme yetkisi olan Denizcilik Müsteşarlığının neden kapısını çalmaz?
Sonuçta artan maliyet faturasını bu kent iş adamı ama en çok ta Deniz Ticaret Odasına kayıtlı üyeler ödemiyor mu?
Liman sıkıntılarıyla ilgili tek tepki veren ve önerileri dillendirme konusunda en dikkat çekici çıkışları yapan kim? Mersin Ticaret Borsası Başkanı...
Önerileri ve feryadını bugüne kadar duyan olmamış ki, son olarak 2015’in bu ilk günlerinde yeniden sıkıntıları, beklemelerin eninde sonunda yaratacağı fiyat artışlarının dış ticarete ve özellikle kent ekonomisine yansımalarını sesini duyurabildiği herkese anlatmaya çalışıyor.
Borsa Başkanı Özdemir çabalıyor da Deniz Ticaret Odası en azından bu çabalamanın bir ucundan neden tutmaz?
Çünkü bugünlerde DTO çok meşgul...
Meşguliyet ne derseniz onu da Liman konusunda açıklamalarına rastlamadığımız bültenlerinden öğreniyoruz.
Deniz Ticaret Odası 1890 yılında Japonya açıklarında batan Ertuğrul gemisiyle ilgili İstanbul merkezli bir Vâkıfın çekeceği belgesele yoğunlaşmış durumda.
Ne güzel işte denizcilik konusunda bir etkinliğe ön ayak oluyor, destekliyor diyenler çıkabilir.
Ama orada da ciddi bir sorun var. 
Hani Mersin’ den kalkıp Kıbrıs açıklarında batan veya batırılan Refah gemisi ile ilgili bir belgesel yapılsa ayakta alkışlayacağım. Mersin ile doğrudan ve o kadar ilintili ki...
Ama iş Ertuğrul’ a gelince Mersin’ in uzaktan yakından en küçük bir bağı bile yok. Bırakın geminin Mersin’ den kalkmasını, sularına bile uğramamış. 
Bu durumda kimi kurumların asli işleri yanında kültürel ve sosyal projelere destek vermesini yürekten alkışlayan biri olarak sormam gerekiyor:
Ertuğrul gemisiyle Mersin’ in ne bağlantısı var ki, DTO’ nın olsun?
Not: Bir sonraki yazıyı Ertuğrul gemisiyle Mersin’ in hiçbir bağı olmadığına dair 2010 yılında kaleme alınmış Ertuğrul, Refah facialarını ele aldığım araştırmanın ilgili bölümüne ayırıyorum. Umarım konuyu aydınlatması ve ileride yaşanacak tartışmalara ışık tutması açısından yararlı olur.