Olayların ilk tohumunun atılmasının üzerinden neredeyse bir yıl geçer ancak dava halen heyetin dinlemek istediği pek çok tanığı beklemesi nedeniyle kaplumbağa hızında ilerlemektedir.
4 Şubat 1948 günü yapılan dördüncü duruşmada sıra olaya karışmayan ama o sırada köyde olduğu için tarafsız sayılacak kimi celp çıkarılan tanıkların dinlenmesine gelir sıra...
Posta Atlı Dağıtıcısı Kadir Özgüren dinlenir. Özgüren gördüklerini şöyle anlatacaktır heyete:
 “Yüzbaşı ısrarla seçim sandığını istemekte idi. Halk ta ‘Biz eski muhtarı istemeyiz’ diyorlardı. Yüzbaşı seçimin yapılacağını ve eski ihtiyar heyetinden başka kimsenin sandık başında bulunmayacak diye ısrar ediyordu. 
Bu sırada birkaç silahlı jandarma bir tarafa gittiler. Arkadan yüzbaşı, müdür ve bazı kimseler de gittiler. Silah sesleri işittim. Koşup baktığımda yüzbaşı kadınların arasına doğru tabanca sıkıyordu. Bir şarjör boşalttı. Aramızda ancak yüz metre mesafe vardı. Yüzbaşı çamaşırhanenin önündeki hendeği atlarken düştü. Yetişip kaldırdım. Yere düşen tabancasını ben almıştım. İsteği üzerine kendisine verdim. Bir şarjör daha sürdü ve tamamen boşalttı”. 
Tanığa Avukat Obuz sorar:
"Yüzbaşının sarhoş olduğu iddiaları var, ne dersin?"
Posta dağıtıcısı bu konuda bilgisi olmadığını söyler ama eklemekten de geri kalmaz: 
"Sarhoş olup olmadığını bilmiyorum ama bir akşam önce eski muhtar Tahir Şahin’in evinde rakı içiyorlardı” 
Tanık jandarma Çavuşu Celal Eren verdiği ifadede; halkın elinde sopa olduğundan emniyet tertibatı aldıklarını ve yüzbaşının havaya ateş ettiğini söyler. 
Jandarma komutanının dinlenmesini istediği kimi tanıklar ise yüzbaşıya ilk tecavüz edenin Elif Doğan olduğunu ve bunun üzerine jandarmanın ateşe başladığını anlatırlar ama heyetin ısrarlı soruları karşısında; halkın, eski muhtar Tahir’in kendilerine nasıl zulmettiğini, onun muhtar yapılmamasını yüzbaşıdan istediklerini, ancak komutanın bunu kesinlikle red etmesi nedeniyle olayların çıkmış olabileceğini söylerler.
Davanın tanıklarından Hasan Hüseyin Gürgah, Kadir Özgür, Mehmet Ali Özdemir ifadelerinde kadınların, eski muhtarın seçilmemesi için Yüzbaşıya yalvardıklarını, yüzbaşının ise kendilerine kızarak dine, imana küfretmeye başladığını mahkeme huzurunda anlatırlar.
Diğer tanıklardan Ramazan Özdemir, Yahya Aydın, Mehmet Er, Hasan Görgülü benzer ifadeleri tekrarlar ancak şunları ilave ederler; 
“Yüzbaşı, sizin bir kaçınızı paklarım, bir kaçınızın kafasını patlatsam bana kimse bir şey demez. Tahir’i gene de muhtar yapacağım diyerek dine ve imana küfretti ve ardından ateş etmeye başladı. Ardından jandarmalar da ateş açtılar”. 
Sanık öğretmen Kubilay’ın babası Sadık Kubilay da tanık olarak ifade verenler arasındadır. Sadık Kubilay ifadesinde şunları söyleyecektir:
“Oğlum mektebe gitmişti. Yüzbaşı geldi benden (oy ) sandığı istedi. Ben vermedim. Seçim sandığının Kubilay’a zabıtla teslim edildiğini, binaenaleyh zabıtla iade olunabileceğini söyledim. Yüzbaşı Kubilay’ı çağırtmak üzere yanımdan ayrıldı ve arkasından silah sesleri işittim” . 
Tanık Elif Apalı’nın ifadesi ise çok çarpıcıdır: 
“Naime kadın ‘gebeyim yanıma sokulmayın’ dedi. Jandarma ise yanına sokulmak ne kelime, kadının boynuna fanila örmekte kullanılan bir ipi geçirdi."
Ortaya çıkan son ifade ve hamile kadının boynuna ip geçiren Jandarma tablosunun, duruşma salonunda böylesine duyguyla, heyecanla anlatılması Mahkeme heyeti için sözün bittiği yerdir artık...