Antakya yı ,amcamın Antakya lisesi müdürlüğü yaptığı dönemlerden duyardım çocukken..babam ,amcamı ziyarete gittiğinde beni de götürürdü. Hiçbir şeyi hatırlamam babamın bir tanıdığının yazıhanesinde(o zamanlar yazıhane denirdi) yediğim tepsiye et in tadını hatırladığım kadar..
Daha sonra Antakya bir başka güzel geldi bana,sevdiğim insanın şehri..caddelerinde sokaklarında aşık olduğumun adımlarını attığı şehir..hayal etmenin duygusu..sanki çocukluk arkadaşlarımmış gibi ama yeni tanıştığım insanlar..evlerini açan,dostluğunu esirgemeyen,Marsbahis Süperbahis Betebet superbahis747.com güler yüzünü eksik etmeyen insanların şehri Antakya..
Geç bir saatte cafe den çıkarken,yeni tanıdığın birinin bile hava serin atkını bağla dediği şehir Antakya..
Çınartepe de kahvaltı yaparken,sırf elemana fazla para vermesin diye işletmecinin,çayın kahvaltıdan sonra gelse de,kimseye kızamamanın şehri Antakya !
Trafiğin bir türlü düzeltilemediği hatta trafik polislerinin bile kafalarının karıştığı ama herkesin gideceği yolu rahatlıkla bulabildiği insanların şehri Antakya..
Gülen insanların şehri Antakya..
Özel günlerde kimse zora girmesin diye,herkesin evinde gücünün yettiğince yaptığı yemekleri mezeleri toplayarak o günün sahibinin evine götürüldüğü şehir..arabanın bagajında sarma dolma taşıdığım şehir Antakya..
Namazını kılmak için camiye giderken,ayinden dönen arkadaşınla lafa dalıp,alelacele camiye koşturduğun şehir Antakya..
Bakkal dükkanı sahibinin,okul sahibiyle kadeh tokuşturabildiği şehir Antakya..
Bu yüzden kimse Antakya yı bağnaz düşüncelerine göre sınıflandırmasın..
Çünkü kimse o kimse ,
Gücü yetmez..cürümü yetmez..dimağı yetmez..