AK Parti İstanbul İl Gençlik Kolları 3. Olağan Kongresi, Abdi İpekçi Spor Salonu'nda düzenlendi. Kongreye Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu, milletvekilleri, Başbakan Erdoğan'ın çocukları Bilal Erdoğan ve Sümeyye Erdoğan ve çok sayıda genç katıldı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kongrede yaptığı konuşmada parti olarak gençlere büyük önem verdiklerini vurguladı.
 
AK Parti'nin kazandığı başarılarda gençlerin büyük pay sahibi olduğunu belirten Arınç, "Gençlerimizle varız ve var olacağız. Buna yürekten inanıyoruz. Gençlerimiz her zaman heyecanlı ve samimidir. Bu partinin kurulduğu günden bu yana attığı her adımda siz genç kardeşlerimizin payı olduğuna yürekten inanıyorum. Biz gençlerimize güveniyor ve değer veriyoruz. Siyasette yükselmek isteyen, kalıcı olmak isteyen herkes, eğer imkan bulursa gençlik kollarımızda çalışmalıdır" dedi.
 
AK Parti'nin kurulduğu günden bu yana kazandığı seçim başarılarını anlatan Arınç, "Çok partili siyasi hayata girdiğimiz 60 yıldan bu yana böyle bir başarı göstermek mümkün değil. Demokrat Parti'nin, Adalet Partisi'nin, Anavatan Partisi'nin tek başına iktidara geldiği doğrudur. Ama 3 dönem her sefer oyları arttıran bir siyasi parti örneği mümkün değildir. Bunda en büyük pay İstanbul'umuza aittir. İstanbul bu başarının dinamosu olmuştur. Ak partinin en büyük gücü olmuştur" diye konuştu.
 
AK Parti'nin gençleri için büyük hizmetler yaptığını da anlatan Arınç, seçilme yaşını 25'e düşürerek meclise gençlerin girmesini sağladıklarını kaydetti.
 
Bülent Arınç'ın konuşması ardından Başbakan Erdoğan, telekonferans yöntemiyle salondaki gençlere seslendi. Salondan yükselen AK Parti şarkısına mırıldanarak eşlik eden Erdoğan, konuşmasında geçirdiği operasyon nedeniyle dinlenmeye devam ettiğini ve kongreye katılamadığını söyledi. Başbakan Erdoğan, önümüzdeki hafta tamamen rutin mesaisine başlayarak millete hizmet edeceğini ifade etti.
 
AK Parti olarak hiçbir zaman basit siyasi çıkarlar peşinde olmadıklarını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye kazanacaksa biz kaybetmeye razıyız. Her zaman Türkiye'nin menfaatini düşünerek hareket ettik. Bundan sonra her ne pahasına olursa olsun milletin emanetine sahip çıkmaya devam edeceğiz. 9 yıl boyunca kirli senaryoları deşifre ettik. Demokrasiye müdahale girişimlerini boşa çıkardık. Çetelerle yılmadan yıkılmadan mücadele ettik. Bugün Türkiye demokratikleşiyorsa, şeffaflaşıyorsa, çetelerle, karanlık odaklarla amansız bir mücadele veriliyorsa bu tamamen AK Parti iktidarının kararlı iradesinin neticesidir" dedi.
 
Konuşmasında MİT yasası ile ilgili eleştirilere de yanıt veren Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
 
"AK Parti değişim ve demokratikleşmenin lokomotif hareketi olarak tarihi sorumluluk üstlendi. Ak Parti'yi yolundan saptırma girişimi, Türkiye'nin rotasına müdahale anlamına gelir. Yasama, yürütme ve yargının yetki ve sınırları bellidir. Sınırları aşan her girişim, yetki gaspıdır. Millet iradesinin çiğnenmesidir. Gücünü milleten almayan her girişim millet nezdinden anayasa ve yasalar nezdinde gayrı meşrudur. Biz bu ülkede gayrı meşruluğa izin vermeyiz. Hiçbir zaman seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz. 9 yıl boyunca gerek yasama yürütme ve yargının gerekse kurumların koordinasyon içinde çalışabilmesi için tam bir hassasiyet içinde olduk. Reformlarla uyguladığımız kararlı politikalarla gerçekleştirdiğimiz sessiz devrim niteliğinde değişimle, kurumların uyumunu en güçlü şekilde temin ettik. Kimse ellerini ovuşturmasın, kimse fitne ve fesat tohumlarının yeşereceği umuduna kapılmasın, kimse kriz duasına çıkmasın, kimse kaos çatışma hayalleri kurmasın. Bu ülkenin tüm kurumları tarihte hiç görülmedik ölçüde uyum ve motivasyon içinde görevlerini yapıyorlar. Yargı, emniyet, asker ve istihbarat tam bir koordinasyon içerisinde. Herhangi bir kurumu yıpratmak, kurumlar arasında uyumsuzluk varmış gibi lanse etmek, ülkeye de millete de hayır getirmez. Münferit hadiseleri, istisnai meseleleri kaşıyanlar, abartanlar bilsinler ki ne ülkeye ne de millete hizmet etmiş olmazlar. Bunlar Türkiye'nin hasımlarına, Türkiye düşmanlarına hizmet etmiş, onların değirmenine su taşımış olurlar. Ne devletin kurumları arasında ne de milletin evlatları arasında bir çatışma, bir husumet, anlaşmazlık yoktur olamaz. Bu ülkeni aydınlarını, yazarlarını, medyasını, özellikle siyasetçilerini daha sağduyulu davranmaya davet ediyorum. Sağduyu telkin etmek yerine kışkırtmayı tercih edenler millet önünden mahçup olurlar. Hükümetin, TBMM'nin tasarrufunu, sağ duyulu girişimlerini, millet iradesini yücelten adımlarını farklı yerlere çekenler, millet huzurunda büyük utanç yaşarlar. Bizler ülkemize sevgi tohumları ekmenin mücadelesindeyiz. Hiçbir provokasyona fırsat vermeyiz. Bizler basiretle, ihlas ve muhabbetle yolumuza devam edeceğiz"
 
"MODERN DİNDAR BİR GENÇLİK" VURGUSU
Konuşmasında son günlerde sıkça tartışılan "dindar gençlik" ifadesini tekrarlayan Başbakan Erdoğan, "İyi eğitim almış, modern altyapıya kavuşmuş, bilgi ve hikmetle donanmış bir gençlik için tüm imkanları seferber ediyoruz. Dünya ile rekabet edebilen, dünyayı yakında takip edebilen, meselelere sahip çıkan bir gençlik düşlüyoruz. Milli manevi değerlerine sahip çıkan, onları yaşatan, geleceğini geçmişinden aldığı güç, gurur ve ilhamla şekillendiren bir gençlik tasavvur ediyoruz. Modern, dindar bir gençlikten bahsediyorum. Dinini dilini, beynini, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlikten bahsediyorum. Kökü ezelde ve dalı ebette bir sistemin aşkına, estetiğine, irfanına sahip bir gençlikten bahsediyorum. Ben şu anda Abdi İpekçi Spor Salonu'ndaki gençliği böyle bir gençlik olarak karşımda görüyorum. Türkiye'nin aydınlık geleceğini bir kez daha selamlıyorum" şeklinde konuştu.
Editör: Barış Köksal