Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı bünyesinde faaliyetlerini sürdüren, Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi'nin (EMCDDA ) Türkiye Ulusal Temas Noktası olan Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM ) koordinesinde yetki sorumluluğu olan çok sayıda kuruluşlardan temin edilen verilerle 2010 yılı verileri kullanılarak hazırlanan "Türkiye Uyuşturucu Raporu 2011" yayınlandı.

 

22 İLDE TEDAVİ MERKEZİ VAR

 

Raporda, Türkiye'de genel sağlık sigortası kapsamında olan kişilerin sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularındaki madde bağımlılığına ilişkin ayak ve yatarak tedavi giderleri Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılandığı belirtildi. Madde bağımlılığı tedavisinin Sağlık Bakanlığı, üniversiteler ve özel sektöre bağlı, 13 ilde bulunan 22 tedavi merkezinde toplam 525 yatak kapasitesi ile yürütüldüğü kaydedildi.

 

TEDAVİ GÖREN SAYISI ARTTI

 

2010 yılında yatarak tedavi gören hasta sayısı, 2009 yılına (2594) oranla yüzde 11,79'luk bir artışla 2900'e yükseldi. Ayaktan tedavi başvuru sayısı ise 2009 yılına (106093) göre yüzde 26,57'lik bir artışla 134287'ye ulaştı. 2010 yılında tedavi görenlerin yüzde 57,14'ü daha önce tedavi görürken, yüzde 41,38'i ilk kez tedavi gördü. Tedavi gören kişilerin yüzde 66,45 oranında ilk ve ortaokul mezunu oldukları görüldü.

 

2009 yılında yatarak tedavi görenlerin yüzde 56,67'si eroinden tedavi görürken, bu oran 2010 yılında yüzde 68,07'ye çıktı. 2010 yılında yatarak tedavi gören her üç hastadan ikisi ise eroin bağımlısı gözüktü. 2010 yılında yatarak tedavi gören hastaların yaş ortalaması 28,34 oldu. En küçük kişinin yaşı 12, en büyük kişinin yaşı 66 olarak tespit edildi. İlk kullanım yaşı ortalaması ise 21,5. Tedavi gören hastalar, tedavi gördükleri maddeyi ilk kullanım yaşları bakımından incelendiğinde; yüzde 10,72'sinin 15 yaşından küçük, yüzde 31,59'unun 15-19, yüzde 28,55'inin 20-24, yüzde 14,17'sinin 25-29, yüzde 6,97'sinin 30-34 ve yüzde 4,83'ünün ise 35-59 yaşları arasında olduğu görüldü.

 

Rapora göre, Türkiye'deki HIV/AIDS vaka sayısı son 10 yılda yaklaşık 4 misli artış göstererek, 2010 yılında toplam sayı 4525'e ulaştı. Bunun yüzde 3,25'inin (147) bulaşma yolunun damar içi madde kullanımı olduğu değerlendirildi. 2010 yılında Türkiye'de 3099 Hepatit B ve 604 Hepatit C vakasına rastlanmıştır. Ancak bu vakalardan kaçının damar içi madde kullanıcısı olduğu tespit edilemedi. 2010 yılında yatarak tedavi gören damar içi madde kullanıcılarından HIV testi uygulanan 644 hastadan 0,47'sinin (3), HBV testi uygulanan 618 hastadan yüzde 3,56'sının (22) ve HCV testi uygulanan 666 hastadan yüzde 32,88'sinin (219) sonucu pozitif tespit edildi.

 

DOĞRUDAN ÖLÜMLER AZALDI

 

2009 yılında 153 olan doğrudan madde bağlantılı ölüm (MBÖ) sayısı 2010 yılında yüzde 17,6'lık bir düşüşle 126 olarak gerçekleşti. Ölümlerin yüzde 24,6'sını (31) yabancı uyruklular oluşturdu. Yaş ortalamasının 34,2 (min:16-max:65), en sık oranın ise 25-29 yaş grubunda olduğu belirlendi.

 

EN FAZLA ÖLÜM İSTANBUL'DA

 

En fazla ölüm olayının meydana geldiği ilk beş il sırasıyla; İstanbul (57), Antalya (15), Adana (14), Gaziantep (9) ve Ankara (4) olarak tespit edildi. 2010 yılında Türkiye genelinde toplam 81 bin 960 uyuşturucu olayı meydana geldiği, bu olaylarda 126 bin 099 şüpheli yakalandığı belirtildi. Meydana gelen 81960 uyuşturucu olayının yüzde 89'u (72826) uyuşturucu madde kullanma/bulundurma, yüzde 11'i (9134) ise satma/kaçakçılık/imal suçlarından oluştu. 2010 yılında Türkiye'de 4155 eroin, 74168 esrar, 1249 kokain, 1371 ecstasy ve 154 captagon olayı meydana geldi.

 

CEZAEVLERİNDE UYUŞTURUCU KAYNAKLI SUÇLARDAN 25 BİN KİŞİ VAR

 

Uyuşturucuya bağlı suçlardan ceza infaz kurumlarında bulunan kişi sayısı 2005 yılında 4125 iken, 2010 yılında bu sayı yüzde 504 artışla 24 bin 925'e ulaştı. 2010 yılı itibariyle, ceza infaz kurumlarında bulunanlar arasında uyuşturucu suçları, toplam sayının yüzde 20,7'si ile ilk sırada yer alıyor.

 

ARKADAŞ ETKİSİ

 

Rapora göre, madde kullanıcılarının maddeye başlama nedeni olarak, merak ve arkadaş etkisi her yıl ilk sıralarda geliyor. Madde kullanıcıları maddeyi en çok terk edilmiş yerlerde, ardından da kendi evlerinde kullanıyor. Madde kullanımı evlilere oranla bekarlar arasında daha yaygın gözüküyor. Türkiye'de en fazla kullanılan madde ise esrar. Kullanım sırasına göre, ilk sırada sigara ve ikinci sırada alkol gibi legal maddeler gelirken, illegal maddeler arasında ilk sırada esrar geliyor. Buna göre sigara ve alkol kullanımının, illegal madde kullanımına geçişte ilk adım olduğu değerlendiriliyor.

 

TERÖR GRUPLARINA DARBE

 

Güvenlik güçleri tarafından PKK/Kongra-Gel terör örgütünün yanı sıra DHKP/C, TKP-ML, DEVSOL ve ASALA terör örgütleriyle bağlantılı olduğu tespit edilen, 1984 yılından 2011 yılı Nisan ayına kadar narko-terörizm kapsamında yürütülen 363 operasyonda 839 şahıs yakalandı. Bu operasyonların 60'ında PKK/Kongra-Gel hücre evleri ve sığınaklarında yüksek miktarlarda uyuşturucu yakalandı. Terör örgütlerine karşı yapılan operasyonlarda 4253 kg eroin, 22830 kg esrar, 4305 kg bazmorfin, 8 kilo afyon sakızı, 710 kg kokain, 337412 adet sentetik uyuşturucu, 26190 litre asetik anhidrit ve iki imalathane ele geçirildi.

 

AFGANİSTAN'DA ÜRETİM DÜŞTÜ, TÜRKİYE'DE YAKALAMA AZALDI

 

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, Türkiye'de afyon ve türevlerinin illegal üretimi yapılmıyor. Türkiye'ye ulaşan afyon, baz morfin ve eroinin temel kaynağı Afganistan gözüküyor. 2010 yılında Afganistan'daki afyon üretiminde yaşanan yüzde 48'lik düşüş Türkiye'deki eroin yakalama miktarlarında da bir düşüşe yol açtı. Buna rağmen, Balkan Rotası üzerinde bulunan Türkiye'de önemli miktarlarda eroin yakalamaları devam etti. 2010 yılında Türkiye'de 12690 kg eroin ele geçirildi. Eroin yakalamalarındaki düşüş 2009 yılına oranla yüzde 21 oranında gerçekleşti.

 

EN ÇOK KOKLAMA İLE KULLANILIYOR

 

2010 yılında yatarak tedavi gören hastaların kullandıkları maddeler kullanım yoluna göre incelendiğinde; yüzde 35,69'u (1035) koklama, yüzde 23,48'i (681) sigara, yüzde 23,45'i (680) enjeksiyon, yüzde 10,69'u (310) yeme/içme şeklinde maddeleri kullandıklarını belirtirken, yüzde 6,69'u (194) ise maddeyi kullanım yöntemini belirtmedi.

 

TEDAVİ OLMAK İSTEMİYORLAR

 

Madde kullanıcılarının yüzde 58,8'inin "tedavi olmak ister misiniz?" sorusuna hayır cevabı verdikleri görüldü. Kullanıcıların yarısından fazlasının tedavi olmak istemediklerini ifade etmelerinin en önemli nedenlerinden birisinin de, kullanıcılar arasındaki esrarın zararsız ya da daha az zararlı olduğu şeklindeki yaygın ve yanlış inanış olduğu değerlendirildi.

 

Editör: Barış Köksal