Suriye’ deki trajedinin enerji koridor boyutu…

“Rusya Suriye’ de ne arıyor?” sorusu son zamanlarda çok daha fazla dillendirilmekte.
Kimisine göre sıcak denizlere en kolay yerden erişme fırsatını yakalamışken, gelen davete icabet etmesinden daha doğal ne olabilir?
Taraftarı hayli fazla bir başka öngörüye de bakılırsa; İran ile zaten stratejik ortak olan Rusya Irak’ ı da içine kattığı şia kuşağı üzerinden Türkiye’ yi pas geçerek Suriye ve Hizbullah desteğiyle de Lübnan üzerinden Akdenize ulaşma hamlelerini atıyor.
Tümü de akla yakın bu ve benzeri olasılıklar yanında bugüne kadar üzerinde pek durulmayan bir doğal gaz senaryosu var ki mutlaka üzerinde durulması gerekir diye düşünüyorum.
Dünyanın belirlenmiş toplam doğal gaz rezervi ise 186,5 trilyon m3 ve yıllık doğal gaz tüketimi ise 1 trilyon metreküp civarında.
Rezerv zenginliği bakımından İran 34, Rusya 32,6, Katar 24,5, Türkmenistan 17,5 trilyon metreküp ile ilk 4 sırada yer alıyorlar ve tartışılmaz lider ülke konumlarıyla açık ara öndeler. Bu dörtlüye en yakın beşinci ülke ABD ve ABD’ nin toplam saptanmış rezervi 9,8 trilyon m3*…
Rezervde durum böyle ama iş üretim ve tüketime gelince tablo farklılaşıyor.
Örneğin 9,8 trilyon m3 yani dünya rezervlerinin yalnızca %5’ine sahip ABD’ nin yıllık gaz üretimi %20’lerde…
Dünya toplam üretiminin 3 trilyon 460 milyar m3 olarak gerçekleştiği 2014’ te ABD üretimi 728 milyar m3…
ABD’ yi sırasıyla 579 milyar m3 ile Rusya, 177 milyar m3 ile Katar, 172 milyar m3 ile İran izliyor. 
 2 trilyon m3 rezervi ile (%1 civarında) rezerv sıralamasında esamisi okunmayan Kanada’ nın iş üretime geldiğinde 162 milyar m3 ile dünya yıllık üretiminin %5’ini karşılaması ayrı bir ilginç ayrıntı.
Kısaca dünya yıllık gaz tüketimine de göz atıp asıl konuya geleyim:
ABD tek başına 760 milyar m3 gaz tüketiyor, yani dünya toplam gaz tüketiminin %23 ünü…
Rusya 410 milyar m3 ile %12’ sini…
Rusya’ nın ABD’ den farkı, tükettiğinden fazlasını üretmesi ve net ihracatçı pozisyonunda olması. 
ABD’ nin başka hiçbir ülkeyle mukayese edilmeyecek tüketime rağmen arz sıkıntısı yok çünkü tüketimini kendi üretimiyle karşılayabiliyor, yanı başında boru hatlarıyla kendisine bağladığı Kanada da cabası…
Üretmeden tüketenlere gelince ilk sırayı Almanya (71, İtalya 57, İngiltere 67, Fransa 36 vs)  AB ülkeleri alıyor.
Türkiye 50 milyar m3 tüketimiyle dikkat çekiyor. Rakam AB’ ye göre hayli yüksek çünkü AB’ den farklı olarak Türkiye doğal gazın yaklaşık %40’ ını (hidroelektrik santrallerin üretimine bağlı olarak oran %50’ye kadar çıkabiliyor) elektrik üretiminde kullanıyor.
Dünyada elektrik üretiminin neredeyse yarısını dışa bağımlı olduğu ve bulunduğu bölgenin jeopolitik oynaklığı dikkate alındığında istikrarsızlığın meçhullerine terk etmiş bir ülke söz konusu…
Olumsuz tabloyu iyileştirmek için son yıllarda atılan adımlara bakıldığında da, alternatif yaratma ve enerji çeşitlendirme alanında tek ciddi adımı görüyoruz: Akkuyu nükleer santral projesi…
Dünya yenilenebilir enerjiye yönelir ve Almanya gibi ülkemize oranla güneş yoksulu bir ülke bile güneş enerji yatırımlarını büyük oranda teşvik edip hayata geçirirken biz ne yapmışız?
 Çeşitlendirmede yeterince zengin olduğumuz güneşe yöneleceğimize en tartışmalı enerji üretim alanı sayılan nükleer enerji projelerini tozlu raflardan indirip, o yatırımları da zaten yeterince bağımlı olduğumuz Rusya’ ya ihale etmişiz…
Hepsi bu kadar mı?
Haksızlık etmeyeyim, doğalgazda Rusya zincirini kırmak için rezerv itibariyle dünya üçüncüsü Katar’ a gidilmiş ve Türkiye’ ye gaz getirilmesi yolları aranmış, stratejik kimi projeler üzerinde durulmuş hem de 2009’ da…
Peki, Katar doğal gazı ile Suriye iç savaşının ne ilgisi var, Rusya nereden gelip bu kan deryasının içine balıklama atladı sorularını duyar gibiyim…
Onu da bir sonraki yazıda anlatayım…
*Dünya doğalgaz rezerv ve üretimi: (Veriler BP 2015 Enerji raporundan derlenmiştir)
Rezerv (trilyon m3 ve%) Üretim milyar m3/yıl
İran 34 (%18,2) 172 (%5)
Rusya 32,6 (%17,4) 579 (16,7)
Katar 24,5 (%13,1) 177 (%5,1)
Türkmenistan 17,5 (%9,3) 69 (%2)
ABD 9,8 (%5,2) 728 (%21,4)
Dünya 187 (%100) 3,460