Mahatma Gandhi siyaset ve politika üzerine şu sözleri söylemiştir, “Bizi yok edecekler şunlardır: İlkesiz siyaset; vicdanı sollayan eğlence; çalışmadan zenginlik; bilgili ama karaktersiz insanlar; ahlâktan yoksun bir iş dünyası; insan sevgisini alt plana itmiş bilim; özveriden yoksun bir din anlayışı.”
Seçimler vaatlerin pazarlandığı süreçlerdir. Vadettiklerini yapmak ya da yapmamak değildir mesele, mesele oy vereni vaatlere inandırıp oyunu alabilmektir. Vaatleri hatırlayacak hafıza konusunda “az biraz” zayıf olduğumuz için şimdiye kadar hesap soran seçmen kitlesi olmadığı gibi bu güne kadar da ciddi sorun da yaşanmamıştır memleketimizde. Son 20 yılda vaat edilenleri hatırlayalım istedim;

20 Ekim 1991 seçimlerinde en çok oyu alan Doğruyol Partisinde (DYP) Süleyman Demirel'in ekonominin başına geçirdiği Tansu Çiller'in vaatleri ustasından aşağı değildi. 20 Kasım 1991’de kurulan DYP-SHP hükümetinde ekonomiden sorumlu devlet bakanı olan Çiller herkese biri ev biri araba olmak üzere iki anahtar vaat etti. ''Her mahallede yüz trilyoner olacak'' ve ''her köylüye traktör'' dedi. Demirel’in Cumhurbaşkanı olması sonrası Başbakanlık koltuğuna oturdu ama kendinden önceki siyasetçiler gibi ne verdiği sözleri yerine getirdi ne de bunun ezikliği ve utancını yaşadı. 

1995 seçimlerinde en çok oyu alan ve DYP ile koalisyon kuran Refah Partisi (RP) lideri Necmettin Erbakan ise vaat yarışında rakiplerinin hiçbirisinden geri kalmadı. Makine Fakültesi mezunu Erbakan seçmene Faiz kalkacak, 5 bin tank üreteceğiz deyip her ile bir havaalanı ve hızlı tren vadetti. Hemen hemen kendinden önceki tüm siyasiler gibi vaatlerini yerine getirmeden iktidardan indi.

1999 seçimlerinde ''Susurluk'u çözeceğiz'' diyerek oy isteyen Mesut Yılmaz kurulan koalisyon hükümetinin bir parçası olmasına rağmen Susurluk'u çözmek bir yana dosyayı tozlu raflardan indirmedi bile. Sandıktan ikinci parti olarak çıkan MHP lideri Devlet Bahçeli 1999 seçimlerinde "Apo'yu idam edeceğiz " vaadinde bulunduğu sırada “Apo” 50 yaşındaydı şimdi 69 yaşında. 

2002 seçimlerine Liberal Demokrat Parti (LDP) lideri Besim Tibuk iktidara gelmesi durumunda; halkımızın kanayan yarası, en büyük derdimiz sorunumuz (!), ofsayt illetini kaldıracağını ve kale direkleri arasındaki mesafeyi arttıracağını vaat etti. 

Genç Parti (GP) Genel Başkanı Cem Uzan 3 Kasım 2002 seçimlerinde her işsize 350 TL maaş verilecek, Mazot 1 TL, Fındık 8 TL olacak, Üniversite sınavı kalkacak ve üniversite sayısı 4 katına çıkarılacak demişti.Recep Tayyip Erdoğan, iktidara geldikleri takdirde vaatlerini şu şekilde sıralamıştı: “Dokunulmazlıkları kaldıracağız, kamuda yaşanan şatafata, lükse makam aracı saltanatına son verip makam araçlarının tümünü satarak hazineye gelir kaydedeceğiz. “Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklara” karşı savaş açıp devletin imkânlarını halkın önüne serip hak ettiğimiz zenginliği yaratacağını, işsizliği sona erdireceğini, devletin tüm kurumlarında olan yolsuzluk, adam kayırma ve işe alımlarda yaşanan adaletsizlikleri çözeceğini söylemiş ve demokrasiyi işletip yasakları tarihe gömeceği iddiasıyla seçime girmişti. Zaten bu vaatlerden sonra vaat edilenlerin gerçekleşebilmesi ve istikrar için halk bu güne kadar muhalefete şans vermedi.

2002 de dolar bu günün parasıyla, 1,6700,  Euro 1,6611, 1 litre benzin 1,48 Lira, mazot 1,25 Lira, 1 litre LPG 1,03 Lira idi. Bu gün durum hiç te iç açıcı değil. Youtube fenomeninin dediği gibi “anlatmaya gerek yok görüyorsunuz”. Oscar Wilde “İnsanları kandırmak, kandırıldığına inandırmaktan daha kolaydır” derken bizi kastetmiyordu elbet, saf İrlandalı seçmenleri işaret ettiğinden müstehzi bir gülümseme yeterlidir bu söz için, sadece gülümseyin… 24.05.2018