Diyanet İşleri Başkanlığı Müşaviri Prof. Dr. Mustafa Karataş’ın konuşmacı olarak katıldığı konferansa Mersinliler büyük ilgi gösterdi. Programda, Hz. Peygambere olan sevgi yoğun katılımdan dolayı salona sığmazken, çok sayıda kişi salona giremedi. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program, İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun’un konuşması ile devam etti. Konuşmasına, “Bizleri yoktan var eden, yaratılışta eş, dinde kardeş kılan, bize İslam nimetini bahşeden Yüce Mevla’ya hamdü senalar olsun” diyerek başlayan Coşkun, "Bizler, iyiyi kötüden ayırt etmeyi, birbirimizi sevmeyi, paylaşmayı, yardımlaşmayı, ahlakın güzelliklerini, erdemli bir davranışı, hoşgörünün en mükemmelini, insanlara saygının en yücesini, şefkat ve merhametin sınır tanımayan boyutunu, adaletin en güzel tatbikini, bir eş ve baba olarak nasıl olmamız gerektiğini, kısaca her şeyin en iyisini ve en güzelini, o Rahmet Peygamberinin tebliğ, tavsiye ve uygulamalarından öğrendik" dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı Müşaviri Prof. Dr. Mustafa Karataş ise Peygamber Efendimizi anlamanın önemli olduğuna vurgu yaparak, "O’nu anlatmaya söz, mürekkepler yetmez” diye konuştu. Peygamber Efendimizin dünyaya gelmeden önceki insanlığın içinde bulunduğu durumu anlatan ve gerçekleştirilen zulümlerden bahseden Karataş, ”Peygamber Efendimizi doğru tanıyalım. Peygamber Efendimize benzemek zorundayız, bu sadece kılık, kıyafeti ile değil, O’nun sünnetini iyi bilmeliyiz” ifadelerini kullandı. Peygamber Efendimizin istişareye büyük önem verdiğine işaret eden Karataş, "Peygamber Efendimiz gibi istişare etmek zorundayız. Çoğunluğa uymak zorundayız. Çoğunluğa uymakta bereket vardır. En akıllı insan başkasının aklını kullanan insandır” şeklinde konuştu. Dünyada sevginin çoğalması gerekliliğine işaret eden Karataş, insanların yaratılıştan mükemmel olduğunu dile getirerek, Peygamber Efendimizin ahlakını yaşamak için Kur’an-ı bilmek gerektiğine işaret etti. Hadis ve ayetlerle Peygamber Efendimizi anlatan Karataş, çocukların, Peygamber Efendimizi tanıtarak büyütülmesi gerektiğini söyledi. Karataş, "Bu din yaşatmak için gelmiştir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed kendisi için değil, başkaları için yaşamıştır. Ne zamanki başkaları için yaşarsak Peygamber Efendimize benzeriz” dedi.