Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaclac Klaus, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Çek Cumhuriyeti Büyükelçiliği ile Çek Cumhuriyeti Sanayi Konfederasyonu işbirliğinde Türk ve Çek işadamlarının katılımıyla gerçekleştirilen "Türk-Çek İş Forumu" toplantısına katıldı. MTSO'da yapılan ve Çek Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanı Martin Kuba, Çek Cumhuriyeti Sanayi Konfederasyonu Başkanı Jaroslav Hanak, Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu ve çok sayıda işadamının yer aldığı toplantıda konuşan Çek Cumhurbaşkanı Klaus, Türkiye ile kurmak istedikleri ekonomik ilişkiler ve dünyada yaşanan krizlere değindi. Dün Ankara'da yaptığı görüşmelerin dostane, başarılı ve verimli geçtiğini ifade eden Klaus, "Bu görüşmeler sonucunda Türkiye'de değişik kapılar açıldığı düşünüyorum. Sizin de Çek Cumhuriyeti'nde bir dostunuz vardır. Ben Türkiye'ye ve Mersin'e gelmekle çok bariz ve net bir mesaj vermek istiyorum; biz işbirliğimizi olabildiğince geliştirmek konusunda ciddiyiz. Her konuda ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz" dedi. Ziyaretinin bu konuda güzel bir dönüm noktası olacağına işaret eden Klaus, Türkiye'nin çok dinamik ve büyük bir gelişme yakaladığının altını çizdi. İki ülkenin de yaşadığı krizleri anımsatan Çek Cumhurbaşkanı, "Türkiye'nin de değişik krizler geçirdiğini biliyorum, 2001'de örneğin. Biz de 1997'de benzer bir kriz atlatmıştık ama iki ülkeye de bu krizler faydalı olmuştur. Finans ve bankacılık sektörlerimizi daha sağlıklı hale getirdik, dikkatli davranarak iki ülke nispeten başarılı bir şekilde dünyada cereyan eden krizi atlatmayı başarmıştır. Dünyanın değişik yerlerine yaptığım ziyaretlerde hükümetin bankalara tek bir kuruş bile vermediği çok az ülkeden biri olduğumuzu söylüyorum. Banka finans sektörüne devlet teşviki yardımı yok. Türkiye'de de benzer durum olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

"AVRUPA SANKİ KAR YAĞMIYOR, TUFAN YOKMUŞ GİBİ DAVRANIYOR"
Krizlerin de bazen uyarma açısından faydalı olabildiğine dikkat çeken Çek Cumhurbaşkanı Klaus, dünyada yaşanan son krizle ilgili özellikle Avrupa ülkelerine önemli uyarılarda bulundu. Klaus, birçok ülke için özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri için 2008-2009 krizinin önemli bir uyarı olması gerektiğini kaydederek, şöyle devam etti:
"Ama Avrupa bunu bir sinyal olarak algılamadı, sanki kar yağmıyor, tufan yokmuş gibi davranıyor ve sanki çok radikal ve köklü değişiklikler olmaksızın bu sorun atlatılacakmış diyor. Bence bu mümkün değil. Avrupa'daki meslektaşlarıma çoğu zaman hatırlatmaya çalışıyorum. Farkına varıyorum ki, Türkiye'nin ekonomik gelişmesi 2009'da biraz yavaşladı, yüzde 4 oranına kadar. Bizden farkınız şu anda çok dramatik bir hız yakalamış olmanız. Ülkemizde bu ekonominin gelişmesi çok daha kısıtlı, bulunduğumuz coğrafyaya bağlıyız. Çek Cumhuriyeti çok açık bir ekonomi. Dış ticarete aşırı derecede bağımlı bir ekonomi. Ekonomimizin yüzde 85'i AB ülkeleriyle olduğu için barizdir ki, ekonomik gelişmemiz Türkiye'de olduğu kadar büyük olamayacaktır. Buraya gelmemizin bir nedeni de budur. AB ile ticaret aşarı bağımlılık bizi yavaşlatmakta, frenlemekte. Bu nedenle dış ticaretimizi çok yönlü geliştirmek istiyoruz ve Türkiye'nin bu noktada bizim için çok cazip bir ortak ve köprü teşkil edebileceğini düşünüyorum."

"TÜRKİYE'NİN AB'YE TAM ÜYELİĞİNİ DESTEKLİYORUZ"
Forumda, Çek Cumhuriyeti'nin, Türkiye'nin AB sürecini desteklediğini yineleyen Klaus, şunları söyledi:
"Ama herkes ne yazık ki beni dinlemiyor. Bazen Türkiye'ye şaşırıyorum. Sonuçta sizin isteğiniz, bizler bunu gayet iyi anlıyoruz, AB'ye yönelişinizi elbette anlıyor ve bu konuda başarı diliyoruz. Bugün Türk basınında bazı demeçler gördüm. Ankara'da güya Türkiye çok sabırlıymış, AB ile görüşürken o kadar sabırlı olmayın, Klaus o kadar sabırlı olmazdı diye yazılar gördüm. Burada size söylemek istediğim diğer mesaj da bu demeçlerdir. İkili işbirliğimiz sorunsuzdur. Çek Cumhuriyeti AB'ye 8 yıldır üye olduğundan AB ile ilişkisi biraz daha farklı; kapı arkamızdan kapanmış ve kilitlenmiştir ama biz bu kapıların kilitli kalmasını istemiyoruz. Biz Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini diliyoruz."

"SİZLERLE İŞBİRLİĞİNE HAZIRIZ"
Çek Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanı Martin Kuba da, Mersin'de yapılan toplantının önemine değinerek, Çek Cumhurbaşkanı'nın, kendisine eşlik eden en büyük işadamları heyeti ile Türkiye'ye geldiğini belirtti. Bunun, kurulacak işbirliğinin güzel bir göstergesi olduğunu ifade eden Bakan Kuba, Türk ve Çek iş dünyası temsilcilerinin fırsatlardan faydalanacağına inandığını vurguladı. Son 10 yılda Türk-Çek ticaret hacminin 10 kat arttığını ve geçen yıl 3 milyar dolar seviyesine yaklaştığını bildiren Kuba, bunun iki ülke işbirliği için iyi bir temel teşkil ettiğini kaydetti. Mersin ve bölgede büyük potansiy5 yaptığım ziyaretlerde hel bulunduğuna dikkat çeken Kuba, "Sizlerle işbirliğine hazırız. Gelecekte Çek şirketlerinin özellikle enerji ve madencilik sektörlerinde iş yapacağına inanıyoruz. Mersin'de özellikle büyük bir limandan bahsediyoruz, enerji merkezinden bahsediyoruz. Burada sektörler, liman içinde depolama olanakları, çevre koruma şirketleri çalışılabilir. Çek Cumhuriyeti Türk mallarının kalitesini
biliyor. İşbirliğimiz sadece karşılıklı değil 3. ülke pazarlarında da gerçekleşmeli. Yapılacak ortak yatırımlar iki ülke ekonomisinin kalkınmasında faydalı olacaktır. Çek Cumhuriyeti'nin dış ticareti yüzde 85 oranında AB ülkeleriyle ticaretten ibaret. Büyük bir bağımlılıktır, ekonomik durgunluk ve krizde bizi sınırlamakta. Çek ve Türk cumhuriyetlerinin 3. pazarlardaki işbirliği önemli bir fırsat" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin AB yolunda bir ülke olduğuna işaret eden Kuba, şöyle devam etti: "Çek Cumhuriyeti, AB sürecinizi destekliyor. AB'ye tam üye olmamanız sizin için bir ayrımcılık değil. AB, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasını kıskanabilir. İki ülke potansiyelinin AB ile bağlantılı olduğunu düşünmüyorum. Brüksel'den gelen bir emirle işbirliği oluşmaz; insanların cesareti ve işbirliği isteğine bağlıdır. Türkiye'nin bu güney bölgesinde büyük bir potansiyel mevcuttur. Biz de bunun bilincindeyiz ve iş adamlarımızı sonuna kadar destekleme niyetindeyiz. İş adamlarımız hazırdır. Cumhurbaşkanımız
ve benim bulunmam da kendilerine destek olacaktır." Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu ise, Cumhurbaşkanı Klaus'un Ankara'dan sonra ilk ziyaretini Mersin'e yapmasının hem Türkiye'ye hem de Mersin'e duyulan güvenin açık göstergesi olduğunu vurguladı. Klaus'un, ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmek için Mersin'i seçmesinin önemine değinen Vali Güzeloğlu, Mersin'de fahri konsolosluk açılacak olmasının da çok önemli olduğunu söyledi. Türkiye'nin dost ve müttefik ülkelerle ticaretini geliştirmesinde işadamlarının öncü rol oynadığının altını çizen Güzeloğlu, Mersin'in sahip olduğu potansiyelleri Çek işadamlarıyla ortaklık sağlayabilecek bir kent olduğunu dile getirerek, "Mersin, Çek dostlarımıza yeni pazarlara açılmada, Ortadoğu, Asya ve öteki ülkelere ulaşmada önemli bir merkez ve köprü olabilecek zenginliğin adıdır" dedi. MTSO Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin olarak Çek Cumhuriyeti ile her türlü işbirliğine hazır olduklarına vurgu yaparak, "Tüm Çek iş dünyasından, Odamızı kendi odaları olarak görmelerini istiyoruz. Şahsım ve tüm ekibim her zaman yanlarında olacaktır" ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Aşut, Çek Cumhurbaşkanı Klaus'a Türk el sanatı bir armağan ile bir kutu cezerye takdim etti. Öte yandan, Cumhurbaşkanı Klaus'un Türk-Çek İş Forumu'na gelmesinden hemen önce Çek Cumhuriyeti Sanayi Konfederasyonu Başkanı Jaroslav Hanak ile Şerafettin Aşut tarafından işbirliği protokolü imzalandı.
Editör: Barış Köksal