Üretimin hem ekonomi alanında hem de toplumun bilinçlenmesi ve bilgi gücü noktasında büyük önem taşıdığını belirten Alaca, “Toplumların ilerleyebilmesi ve gelişebilmesi için üretmenin zorunlu bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Üretimin olmadığı yerde her şey tüketim ekonomisine giriyor. Tüketim ekonomisi de bir yerden sonra muhakkak ki, gerek yerelde gerekse genelde uluslararası problemlere sebep oluyor. Bu sebeple üretimin olmazsa olmazlar arasında olduğunu düşünüyorum. Her ürünü her yerde üretemeyeceğimiz gibi, gerekli insan gücü ve makine eksikliğinden kaynaklı yeteri kadar üretim yapılamayabiliyor. Doğru üretimin yapılabilmesi için bölgenin şartlarının ve kaynaklarının üreteceğiniz ürüne uygun olması gerekiyor. Üretilecek ürüne karar verdikten sonra bu ürünle ilgili ciddi bir Ar-Ge çalışması yapılması lazım. Akabinde ortaya çıkan ürün olabildiğince maksimum kalitede üretilip servis edilmelidir. İzlenilen yol bu doğrultuda olursa toplumun en küçük biriminden tamamına kadar çok fazla artı değerleri de beraberinde getirecektir. Bunu örneklendirecek olursak en yerinde örneğimiz Karadeniz bölgesinde yetiştirilen çay örneği olur. Karadeniz’e baktığımız zaman çay üretilir ve bir bölgenin tamamının ekonomisini çay üretimi ayakta tutar. Ekonominin haricinde o bölgede çay uzmanları oluşur. Bu da toplumsal bir bilinç uyandırdığı gibi ayrıca yapılan işteki uzmanlığı da beraberinde getiriyor. Bir konuyla ilgili uzman olabilmek çok uzun zaman, emek ve tecrübe gerektiriyor. Üretim alanı ne kadar geniş olursa kalifiye personel yetiştirme o kadar hızlı olabiliyor. Biz bu elemanlara ara eleman değil aranan eleman da diyebiliriz” dedi.

"Üretim temsil gücüdür"
İyi bir üretim tesisinin istihdam ve ülke prestiji açısından olumlu gelişmeler yaşattığını belirten Alaca, “Öte yandan baktığımız zaman elbette ki temel amaç ekonomi. Ekonomiyi ayakta tutmak ve daha iyi şartlara sahip olabilmek. Üretimi siz yaptığınız zaman insanların taleplerine cevap veren kişi siz oluyorsunuz ve artı bir değer kazanıp kar elde ediyorsunuz. Bunu yerelde yaptığınız zaman kendi yerel ekonominize katkıda bulunuyorsunuz. Ekstra bir istihdam sağlamış oluyorsunuz ve bölgedeki insanların refahına fayda sağlamış oluyorsunuz. Yerelde kalmayıp ihracat bazlı iş hacmine sahipseniz bu defa kendi ülkenizin kapitaline fayda sağlayıp ülke ekonomisine katkıda bulunarak ülkenin temsilcilerinden biri oluyorsunuz. Özellikle yurt dışında temsiliyet çok önemli bir değer haline geldi. Bunun olabilmesi için ürünlerin oldukça kaliteli ve diğerlerinden ayrışmış bir yapıda olması gerekiyor. Bu ayrışmayı sağlayabilmek için de ürünün hammadde girişinden paketleme noktasına kadar titizlikle üretilmesi gerekiyor. Bu da yine tekrar o toplumsal uzmanlaşmayı sağlıyor” diye konuştu.

"Dijital ve ileri teknoloji üretimi dünya düzeninde önemli hale geldi"
Dijital üretim ve ileri teknoloji üretiminin yeni dünya düzeni ile birlikte oldukça değerli hale geldiğini kaydeden Alaca, ürün üretiminin sadece elle tutulur olmadığını, yazılım üreterek de ciddi bir iş potansiyeli oluşturulabileceğini söyledi. Üretim açısından Türkiye’nin de hammaddeyi değerli hale getirecek üretim bazında ilerlemesi gerektiğini dile getiren Alaca, “Türkiye’yi üretim noktasında değerlendirecek olursak genelde bazı sektörler hariç, ya yarı işlenmiş ürünleri alıp işleyip tamamlıyoruz ya da yarı işlenmiş olarak satıyoruz. Bunu yarı işlenmiş olarak değil de iki şekilde değerlendirebiliriz. Ürünü tamamen kendi kaynaklarından alıp bir hammadde olarak satmak var, bir de bu ürünlere göre tesisler kurup, Ar-Ge çalışmaları ile ürünü daha değerli hale getirip işlenmiş olarak satmak var. İki seçenek de yarı işlenmiş ürünü satmaktan daha karlı olsa da ikinci seçenek en çok kar ve prestij getirisi olan yol diyebiliriz. Üretimin bir diğer alanı ise dijitalleşme. Üretim denildiği zaman çoğumuzun aklına elle tutulur bir ürün üretmek gelse de değişen dünyada artık dijitalleşme de en büyük üretim hatlarından birisi oldu. Bir mühendis bir anda en büyük üreticilerden birisi haline gelebiliyor. Yazılımla üretilen bir aplikasyon belirli bir süre sonra milyarlarca dolar değere ulaşarak 100 yıllık bir fabrikanın üretim değerinden çok daha fazla bir değere sahip olabiliyor. Bu da ileri teknoloji ürün üretiminin ne kadar değerli ve verimli olduğunu gözler önüne seriyor. Durum böyle olunca yine ilk söylediğimiz üretim kapasitemiz ve coğrafi değerlerin bize sağladığı imkanlar çerçevesinde gerek yalın üretim, gerek ileri teknoloji üretimi, gerekse de hammaddeleri değerli hale getirerek üretim yapmaya odaklanmalıyız" şeklinde konuştu.

Editör: Barış Köksal