Lübnanlı din adamları, bakanlar kurulunun toplanmaması üzerine ruhani bir zirve düzenleyerek siyasilere birlik olma çağrısı yaptı. Maruni Patriği Beşara Butros Rahi, Lübnan Cumhuriyet Baş Müftüsü Şeyh Abdullatif Deryan, Şii İslam Yüksek Konseyi Ali Hatip ve Caferi Genel Müftüsü Şeyh Ahmed Kabalan, Dürzi Toplum Evi’nde Dürzi lider Şeyh Naim Hasan’ın daveti üzerine Müslüman Hristiyan Din Adamları Zirvesi’nde bir araya geldi. Din Adamları Zirvesi’nde, çıkmaza giren kabine toplantıları ele alınarak, ağır borç yükü altına giren ülkeyi mali krizden kurtarmak için gereken reformların kanunlaştırılması çalışmalarının önemine dikkat çekildi. Çalışmalar sırasında hükümeti felç ederek çalışamaz duruma getiren Aley bölgesindeki olaylara dikkat çekildi ve Taif Anlaşması’na saygı duyulmasına ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Zirvede Taif Anlaşması’nın kabulünü takiben oluşan birliğin Lübnan’ı yeniden canlandıran temelleri oluşturduğu ifade edildi. Lübnan’ın Baş Müftüsü Şeyh Abdullatif Deryan, Taif Anlaşması ve anayasaya bağlı kalınarak milli birlik kuralları çerçevesinde ülkedeki krizine son verilmesi çağrısında bulundu. Dürzi lider Şeyh Naim Hasan da Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avun’a, Lübnan’ı bir çatı altında bir araya getirme ve Lübnan’ın birliğini oluşturan temelleri yıkma teşebbüslerini önleme çağrısı yaptı. Şeyh Hasan, “Ülkemizin şimdi şahit olduğu bir zamanda, bizi saran tehlikelerin ışığı altında ve bölgemizde krizin tırmandığı bir zaman politikacıları gerektiği gibi sorumluluklarını taşımaya, yükü omuzlayarak Lübnanlıların umutlarını yerine getirmeye davet ediyorum” dedi. Şii İslam Yüksek Konseyi Ali Hatip de ülkeyi kuşatan tehlikelere işaret ederek, "Politikacılar dar ve şahsi hesaplarla ilgilenerek Lübnan’ı tehdit altına atıyorlar” dedi. Maruni Patriği Beşara Butros Rahi ise bu zirvenin periyodik bir zirve olmasını umduğu belirterek, "Ülkenin kurtuluşu için hepimiz dua edeceğiz” dedi. Lübnan’da bir ay önce bir bakanının iki yardımcısı, konvoyları Çuf dağlarındaki bir köyden geçerken öldürülmüştü. Bakan, yardımcılarının muhalifler tarafından öldürüldüğünü söylemiş ancak muhalifler suçlamayı reddetmişlerdi.