Depremin yol açtığı maddi ve manevi çöküşün yeniden ayağa kalkması için titiz bir yol izlenmesi gerektiğine dikkat çeken Alaca Group Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Alaca, değerlendirmelerde bulundu.

"HAYATA TEKRAR ADAPTE OLMA GAYRETİ İÇİNDEYİZ"

Mersin'de kaçak kazı yapan 2 kişi yakalandı Mersin'de kaçak kazı yapan 2 kişi yakalandı

Alaca, “Bilindiği üzere ülkemiz büyük bir felaketten geçti ve şu anda bir şekilde depremin yaralarını sarma, verdiği zararı karşılama, hayata tekrar adapte olma gayreti içerisindeyiz. Kaybettiğimiz canlarımızın ne yazık ki telafisi mümkün olmadığı için bir tarafımız her zaman buruk kalacaktır. Bu durumun manevi kayıpları çok fazla olmakla birlikte işin bir de maddi ve ticari konuları da söz konusu. Başta Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Adıyaman olmak üzere 11 ilimizde ciddi bir yıkımla karşılaştık. Bu bölgelerin özelliklerine baktığımız zaman ciddi bir üretim, ticaret, turizm gibi birçok alanda Türkiye’nin parmakla gösterilecek, ülke ekonomisine çok ciddi katkı sağlayan üsler olduğunu görüyoruz. Örneğin; Çok ciddi bir din turizminin ve tarihi eserlerin bulunduğu, ya da manevi değerlerin, insanların inançlarının çok ciddi sembollerinin olduğunu görüyoruz. Öte yandan baktığımız zaman insanların turistik ihtiyaçlarını karşılayacak birçok bölgemiz ciddi zarar gördü. Gaziantep ve Kahramanmaraş bölgesi ülkemizin ekonomi, üretim, istihdam ve ihracatımıza ciddi katkı sağlayan şehirlerin başında geliyor. Buna bağlı olarak da ciddi oranda insan istihdamının olduğu, limanlarımızın, fabrikalarımızın ve tesislerimizin çok ciddi zarar gördüğü bölgelerimizdir. Bu saydıklarımın tamamı bütün bir sorunmuş gibi görünse de bu sorunları ayrı ayrı ele alıp, sorunların çözümlerine ilişkin yapılacak hamlelerin özen ve titizlikle yürütülmesi gerekiyor. Saydığımız şehirlerimizin büyük bir kısmında yaşam olanakları sıfıra yakın noktada diyebiliriz, buna bağlı olarak da sıfırdan bir yapılaşma ve yaşam alanları oluşturma noktasında adımlar atılacaktır. Bu adımlar atılırken bölge halkının kültürel yapısı, inançları, çalışma alışkanlıkları, istihdam durumları gibi birçok konuları düşünerek adım atılması gerekmektedir” dedi.

"BÖLGEYİ TANIYAN  İSİMLER ÖNDERLİĞİNDE HAREKET EDİLMELİDİR"

Yeniden normal hayata dönüşün daha sağlıklı ve sorunsuz olması için devlet ve milletin el ele hareket etmesi gerektiğine ve bölgeye hakim isimlerin önderliğinde oluşturulacak konsorsiyum ile birlikte hareket edilmesi çağrısında bulunan Alaca, “Burada kimsenin tek başına karşılayamayacağı bir yükle karşı karşıyayız. Bu felaketin altından ne devlet tek başına kalkabilir, ne de millet tek başına kalkabilir. Bu noktada devlet ve millet el ele vererek, bununla ilgili çok ciddi bir konsorsiyum oluşturulmalı. Bölge dinamiklerine hakim isimler, bölge STK’ları, bölgedeki iş dünyası mensupları, bilim insanları, kurum ve kuruluşlar, odalar, bu konsorsiyumun birer parçası olmakla birlikte bölgenin her alanına hakim olan bir devlet bürokrasisinin belirlediği bir ismin önderliğinde herkesin bu konsorsiyumun birer parçası olması gerekiyor. Oluşturulan bu konsorsiyumun her detayı düşünerek, kesinlikle yerel dengeleri göz önünde bulundurarak hareket etmesi gerekiyor.  Açık söylemek gerekirse; belli bir merkezden yürütülerek toparlanacak bir iş değildir bu… Çünkü; Oradaki insanların alışkanlıklarını, yaşam biçimlerini, çalışma düzenlerini gözetmezseniz orada yapılacak olan çalışmaların hiçbir hükmünün kalmayacağını düşünüyorum. Dolayısıyla oradaki insanların fikriyatı, bilgileri ve görüşleri çok büyük önem arz ediyor” ifadelerini kullandı. 

"TEŞVİK VE DESTEK PROGRAMLARI SUNULMALDIR"

Bölgeye daha fazla yardım ve destek noktasında devletin iş adamlarına teşvik ve destek programları açıklaması gerektiğini söyleyen Alaca, “Bu felaketin yaralarının sarılması noktasında bir diğer husus ise; İş dünyası mensuplarımıza oluşturulacak teşvik ve destek programlarıdır. Ülkemizde gerçekten işlerini düzgün yapan, iyi niyetle deprem bölgelerine yardım etmek isteyen iş adamlarımız var. Bu bağlamda deprem bölgelerine yapılacak yatırımlar kapsamında teşvik ve destek programları belirlenmeli ve bu teşvik ve destek programları bölgenin dinamikleri ile kararlaştırılarak adım adım her aşamada takip edilmeli, şeffaf olmalı ve oradaki istihdam gücünün yeniden ayağa kalkmasına ve korunmasına, bölgedeki işverenin yeniden normal düzenine geçebilmesine destek olmasına ve orada haricen yaşanan iş kaybının sübvanse edilebilmesi açısından da oraya gelecek olan yatırımcının teşvik edilip bir destek programının açıklanması gerekiyor. Bu hepimiz için uzun bir süreç, konuştuğumuz bölge yaklaşık 15 milyon nüfusun yaşadığı bir bölge. Söz konusu yatırımlar yapılırken alt yapısı ve üst yapısı doğru hesaplanmış, çalışmalar makul oranda hızlı ama asla aceleci bir tavırla ele alınmamalıdır. Çünkü böyle bir durumda daha farklı sorunlar ortaya çıkacak ve bu sorunlar bir önceki sorunu aratmayacak nitelikte sorunlar olacaktır” diye konuştu. 

Editör: Barış Köksal