Avrupa’daki göçün psikososyal, hukuki ve sosyal hizmetler boyutu, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) koordinesinde “Psikologlar ve Sosyal Hizmet Görevlileri için Deneyim Paylaşımı ve Öğrenme: Göç Etmiş Gençlerin Entegrasyonu Projesi” projesi kapsamında yeniden değerlendiriliyor. Göç alanında çalışan ve altı farklı ülkeden gelen psikologlar proje kapsamında hem deneyimlerini paylaşıyor hem de diğer ülkelerin deneyimlerini öğreniyor.

Polonya, Yunanistan, İtalya, Bulgaristan, Macaristan ve Almanya’da göç alanında çalışan psikolog ve sosyal hizmet uzmanları; hem deneyimlerini paylaşmak hem de diğer ülkelerin deneyimlerini öğrenmek amacıyla “Psikologlar ve Sosyal Hizmet Görevlileri için Deneyim Paylaşımı ve Öğrenme: Göç Etmiş Gençlerin Entegrasyonu Projesi’’ kapsamında bir araya gelmeye devam ediyor. Daha önce Türkiye’ye yapılan eğitim ziyaretinde katılımcılar, SGDD-ASAM ofislerini ziyaret ederek dünyada en fazla sığınmacının bulunduğu Türkiye’de, ruh sağlığı ve psikososyal destek alanında yapılan çalışmalar hakkında bilgi almıştı. SGDD-ASAM Genel Koordinatör Yardımcısı Ayşegül Yalçın Eriş, Yunanistan ziyaretinde, ülkedeki sivil toplum kuruluşlarının sosyal uyum ve psikososyal etkinliklere ilişkin çalışmalarının aktarıldığını söyledi. Eriş, Yunanistan’da bulunan ulusal ve uluslararası kuruluşların merkezlerinin ziyaret edildiğini belirtti. Eriş, Almanya’ya yapılan ziyarette Uluslararası Psikososyal Organizasyonu’nun (IPSO) Değer Temelli Danışmanlık modelinin incelendiğini; bu alanda çalışan merkezlerin ziyaret edilerek göç alanında çalışanlar olarak deneyim değişiminin önemi ve katkısının altını çizdi.

“Göçmen ve sığınmacıların ruh sağlığı desteğine erişimi oldukça kısıtlı”

Araştırmalara göre, Avrupa’daki sığınmacı ve göçmenlerde travmatik yaşantı ile depresyon görülme sıklığının genel nüfusa göre daha yüksek olduğuna dikkat çeken Eriş, “Göçmenlerin ruh sağlığı ile bulundukları ülkedeki hayata entegre olmaları arasındaki bağlantıya ilişkin çalışmalar ise sınırlı sayıda. Bazı ülkelerde göçmen ve sığınmacıların ruh sağlığı desteğine erişimi de oldukça kısıtlı olabiliyor. Türkiye’nin bu konuda deneyimi ve bilgi birikimi çok önemli. Bu proje ile farklı ülkelerde farklı süreçlerde edinilmiş deneyimlerin ve iyi örneklerin paylaşılarak öğrenilmesi hedeflenmektedir” diye konuştu.

Kaynak: iha