Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün partisinin grup toplantısı nedeniyle açıklamalarda bulundu. Türk ve dünya gündemine ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ilerleyen dakikalarında CHP lideri Kılıçdaroğlu'na 10 soru yöneltti.

Erdoğan, "Eğer bu soruları cevaplarsa onu muhatap alırız" dediği Kılıçdaroğlu'na 10 soru yöneltti. Erdoğan'ın son sorusu ise son dönemde siyasetin en çok tartıştığı konuyla ilgili oldu. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na "2023'te Cumhurbaşkanı olmaya yüreğin var mı?" dedi. Bu sırada grup sıralarından art arda alkışlar geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra "Bu soruların yanıtlarını açık bir şekilde verirse kendisi ile ilgili tutumumuzu gözden geçireceğiz" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı'nın CHP lideri Kılıçdaroğlu'na sorduğu 10 soru şu şekilde:

  1. PKK'dan DEAŞ'tan FETÖ'ye kadar tüm terör destekçilerini ve bağlantılarını en şiddetli şekilde lanetliyor musun?
  2. Türkiye'nin PKK ve YPG'ye karşı yürüttüğü sınır ötesi harekatları destekliyor musun?
  3. İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği tartışmalarıyla bir kez daha ortaya çıkan Batı'nın riyakar tutumuna karşı karşı kendi devletinin izlediği politikaları destekliyor musun?
  4. Kılıçdaroğlu, Akdeniz ve Ege'de, sınır hattında kalıcı ekonomik bölgeler oluşturma çabalarında Türkiye'nin yanında mı, değil mi?
  5. Dünyanın salgın ve savaş sebebiyle yaşadığı krize karşı ülkemizin sürdürdüğü mücadeleye destek veriyor mu?
  6. Mahkemede üretilmiş yalan siyasetleri, ülkemizin üzerindeki oyunları çürütmeye var mı?
  7. Siyasi stratejilerini yabancılara onaylatmak yerine kendi partisiyle ve milletle belirlemeye var mı?
  8. Bin yıldır kanlarımızla sulayarak ebedi vatanımız haline getirdiğimiz bu toprakların tüm değerlerini asil devletin evladı olarak temsil ediyor mu?
  9. Partisindeki her türlü terör destekçisini, tacizciyi, hırsızı tasviye etmeyi düşünüyor mu düşünmüyor mu?
  10. Yüreği yetip 2023'te Cumhurbaşkanı adayı olacak mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından diğer satır başları şu şekilde:

"Ülkemizin önünü açan, ufkunu aydınlatan yasama çalışmalarına verdiğiniz katkılardan dolayı teşekkür ediyorum. Samimi çalışmalarınızı takdirle takip ediyorum. TBMM ne kadar verimli ve etkin çalışırsa ülkemiz hedeflerine o derece hızlı yaklaşır. TUSAŞ tesisini hizmete açtık, Konya-Karaman YHT'yi hizmete sunduk, organize sanayi bölgeleri eğitim merkezlerini hizmete açtık, Söke'de en büyük kağıt fabrikasını açtık, Giresun'da afet konutlarını teslim ettik, 1915 Çanakkale Köprüsü'nü hizmete sunduk, Tokat Havaalanı'nı açtık, Faselis Tüneli'ni açtık, İdlib'de ve diğer bölgelerde 100 bin briket evden tamamlananlarını açtık, Rize-Artvin Havalimanı'nın açılış töreninin gururunu paylaştık.

İstanbul'a talan edilecek bir nimet olarak bakanlar, sadece Fethi sadece Osmanlı'yı değil, Cumhuriyeti de bizim yaptıklarımızı da anlayamazlar. Asıl olan gönüllerin fethedilmesidir. Bugün ecdadımızdan aldığımız ilhamla her yeri esenlik yurdu haline getirmenin mücadelesini veriyoruz. 29 Mayıs 1453'ü maziden atiye kurduğumuz köprünün en önemli ayaklarından görüyoruz.

Ayasofya'yı yeniden açarak, fethin bağrındaki yarayı kapattık. Yüreği yaslı, mahzun Ayasofya ezanıyla İstanbul'un kalbinde yükselen sancak olarak medeniyetimizde yerini almıştır. Fatih'ten itibaren harap vaziyetteki İstanbul'un büyüleyici güzelliğe sahip olması Avrupalıları cezbetmiştir.

Çamlıca Tepesi neydi, bir kirlilik abidesiyle o kulelerle. Çevrecilik adına konuşanlar, 'Burada bir çevre katliamı var' demediler. Biz geldik, oradaki demir yığınlarını kaldırdık ve muhteşem bir tasarım olan Çamlıca Kulesi'ni diktik.

Ana muhalefet bunlar kaçkın diyor, bunları buraya alamayız diyor, bunları göndereceğiz diyor. Aramızdaki fark bu, bunlar medeni değil, gayri medeni. Medeniyetimizin başkenti İstanbul'a ne yapsak, hangi hizmeti getirsek borcumuzu ödeyemeyiz.

Adını Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi olarak tescillediğimiz eser şehrin vahası, güzellik anıtı olarak insanımıza hizmet verecektir. Şu anda biz de öyle yapıyoruz. Dünyanın en modern, en işlevsel havalimanlarının başında gelen İstanbul havalimanı ülkemizin yüz akı olarak faaliyetlerine devam ediyor.

Atatürk Havalimanı ise askeri havalimanı, sivil pistiyle kısmen bu vasfını sürdürecek. Biz yurt içi ve yurt dışı seyahatlerimizde Atatürk Havalimanı'nı kullanıyoruz. Yabancı devlet insanları da burada karşılanıyor. Biz Atatürk Havalimanı'na 1006 odalı şehir hastanesi yaptık 3 ayda. Ana muhalefetin hal binasını hastane takdim etmesi gibi milleti aldatma çabasında değiliz. Onlara o yakışır. Sancaktepe'de benzer bir hastaneyi yaptık. Bu iki hastanede de havaalanı var. Yurtdışında ölüme terk edilen vatandaşlarımız vardı ya, bizler oradan ambulans uçağımızla aldık, getirdik burada tedavileri devam ediyor.

Dün yeni bir haber geldi, Almanya'da yaşlı ama artık ölüm vaki dediği hastamız var. Televizyonda gördüm, biz yine elimizden geleni yapacağız. Biz batının veya batılının yaptığı gibi ölümü gözleyenlerden değiliz, her an ölecekmiş gibi hazırız ama kalkıp bir hasta için de 'Bu entübedir, her an gidebilir' diye ağıtlar yakmayız. Rabbim bize verdiği emaneti bizler kullanmaya mecburuz.

İstanbul Atatürk Havalimanı'nı eski fonksiyonuyla devam ettirmeye çalışmak İstanbullulara haksızlık olacaktı. Türkiye'nin ve İstanbul'un daha uygun bir yerde yeni bir havalimanına ihtiyacı vardı. Yap-işlet-devret yöntemiyle Hazine'ye yük getirmeden ülkemize kazandırdık. Bu havalimanımız dünyada ilklerden, modern, lüks. Bu havalimanımızı daha da geliştiriyoruz. Yolcuların otel ihtiyacı için de gerekli desteği vereceğiz. Pistlerdeki eksiği de giderecekler. İGA belki de dünyada bir numara olacak. Kargo kısmı Atatürk Havalimanı olan yeni havalimanımızı büyütmeye devam ediyoruz.

Atatürk Havalimanı'nda 5 milyon metrekare üzerindeki alanı millet bahçesi yaparak İstanbul'un hizmetine sunuyoruz. Fethi çağrıştırması için 145 bin 300 ağaç dikiyoruz. Vatandaşımızın her türlü ihtiyacını karşılayacak altyapı kuruyoruz. 350 yaşında zeytin ağacının da dikimini yaptık.

Kayıtlara göre resmi rakam 560 bin kişinin katılımıyla bu program Bay Kemal dikkat et, 'Zulüm 1453'te başladı' dediniz. Senin avanen İstanbulumuzun başta Kadıköy olmak üzere duvarlara bunları yazdı. Yalan ve iftira ile millet bahçesi projesi üzerinden bize saldıranlara en güzel cevabı orada verdik. Dünyanın hiçbir yerinde bir şehre böylesi yeşil alan kazandırma projesine karşı çıkacak tek bir kişi bulamazsınız.

Ülkemizde birileri böyle bir hizmeti dahi siyaset malzemesi haline getirecek kadar ahlaklarını kaybetmiştir. Güya işi ağaç dikmek olan, işi şehirlerimizi daha yaşanabilir yerler olan pek çok kuruluş var. Bunlar çevrecilik ve ağaç sevgisi adına bizim yaptığımız her adımda karşımıza dikilmişlerdir. Beklerdik ki aynı çevreler yanımızda olsun, karşı çıkanlara 'Durun' desinler. Biz bu süreci çalışarak, durmadan, yılmadan devam ettireceğiz.

Bunların derdi çevre, ağaç değil. Kendi kısır ideolojik saplantılarına, kendi yaşam biçimi dayatmalarına maskeleri düştü bir kez daha düştü. Bu ülkede bizden daha samimi, gayretli çevreci de yoktu, ağaç sevgisi bizden daha fazla kimse de yoktur.

Bizim yaptığımız her eser gibi İstanbul'daki millet bahçesine çamur atan Kılıçdaroğlu, Van'da terör örgütü ağızıyla konuşarak aklınca Kandil'e selam çakıyor. Bu şehri depremin ardından adeta sıfırdan inşa ettiğimizden haberi yok. Acaba kaç kere Van'da, Erciş'e, Edremit'e gittin? Bugüne kadar biz Van'a takribi 35 milyar harcama yaptık. Edremit adeta denize nazır villa haline geldi. Oraya öyle bir estetik kazandırıyor, Erciş öyle.

Ama Bay Kemal'a sorsanız, Kağıthane'ye Kağıttepe dediği gibi buraya da benzer bir şey der, haritada yerini gösteremez. Van'da eğer bu PKK örgütünün uzantısı olanlar görevde olmuş olsaydı suyu olan bir Van bulamazdınız. Biz onların döneminde bile oraya DSİ'nin görevi olmadığı halde Van'a suyu götürdük. Büyükşehir belediye statüsünde olduğu için suyu kendisinin temin etme zorunluluğu vardı.

İstanbul'u devraldığımızda İstanbul'un suyu yoktu. Kimden almıştık, CHP'den. Ama Bay Kemal bunları bilmez, o bilgi fukarasıdır, siyaset fukarasıdır. İstanbul'u, Ankara'yı yaşadınız. Van'da ilk gecede sizlerin yanınızda olan kimlerdi, Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarıydı.

Devletin kaynaklarının terör örgütlerine aktarılmasının önüne geçmek için kullandığımız belediye başkan yönetimini öyle anlatıyor ki sanırsınız ses Kandil'den geliyor. Bay Kemal suyu akmayan musluğu açmak suretiyle çok büyük yatırım yaptığını söyleyecek kadar büyük zavallı. CHP'li belediyelerdeki yolsuzluk operasyonlarını destekleyeceği yerde, belediyeleri engelleme diye takdim ediyor. Hırsızın sırtını sıvazlayan daha büyük hırsızdır. Kılıçdaroğlu safını belli etmiştir. Bu zat inanın yalancı. Bu zat omurgasız, bu zat bir proje, bu zat bir aparat. Kaset komplosundan bugüne Türkiye'nin milli çıkarlarına karşı savaş vermekten başka bir şey yaptığını gördünüz mü?

Ne diyorlar; biz gelirsek bu işleri alan müteahhitlere ödeme yapmayacağız. Siz ne cinssiniz? Devlette devamlılık esastır. Söke söke bu ülkede hukuk var. Şakır şakır ödemeye mecbursun. Bu CHP'li diye ödemeyin demedik, şakır şakır ödedik. Bizde böyle bir kin yok.

Demirtaş'ından Kavalası'na ülke ve millet düşmanı teröristleri savunmaktan, Ankara'dan İstanbul'a yürümekten başka çabası var mı? ABD'deki yurt binasını diline dolan kişinin FETÖ'nün, PKK'nın faaliyetlerinden şikayetçi olduğunu görmedik. Kılıçdaroğlu kime hizmet ediyor? Muhammed Ali'nin çiftçiliğine de öğrencilerimizin hizmetine sunarak bu zatı daha da çatlatacağız.

Bu zatın yaptığı her iftirayı burnundan getirmek de öteki dünyada yakasına yapışmak da boynumuzun borcu. Bizim ailemizle uğraşanların cemazi evvelini ortaya dökmesini biliriz, bize yakışmaz. 'Kaçacak' iddiasından, yurt binasına kadar pek çok meselenin etrafında dönüp durması bir proje olmasındadır.

Bu tipler omurgasız oldukları için önce senaryoya, sonra kitlenin rengine göre her şeyi söylerler sonra inkar ederler. Sefil halini, 'Korkudan içeri kaçtılar' diyecek kadar bu karikatür tip için harcadığımız her nefese acıyoruz. Biz doğruları yüzlerine çarpmayınca daha büyük yalanlara, daha iftiralara sarılan bu hadsizlere ağızlarının payını vermeye katlanıyoruz.

Bu teröristler, eşkıyalar bira şişeleriyle caminin içini pislemişti. Bunlar çürük, bunlar sürtük. Kamu binalarının, polis araçlarının, işyerlerinin, otobüslerin, sokakların yıkıldığı Gezi olaylarının arkasında hangi güçlerin olduğunu tarih de yazıyor. Bunlardan bu millete hayır gelmez. Bunlar ancak terör sevicilerle beraber.

Dün 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü'ne çıkıp hakaret edip pankart asmaya çalışan tipler bunların somut örnekleridir. Bu siyasetçi kılıklı provokatörler terbiyesizliklerinin hesabını verecektir. Bu ne densizlik, edepsizliktir. Sen milletvekili olsan ne yazar. Polise rağmen aşamazsın, asamayacaksınız. Hukuk önünde hesabını vereceksiniz.

Kültür sanat etkinlikleri üzerinden milletimizi birbirine düşürmeye çalışanları kendi silahlarıyla boğmaya mecburuz. Beyoğlu Kültür Festivali en güzel cevabımızdır.

Editör: Barış Köksal