Foto Galeri

Sibel Can balkon fotoğrafıyla ilgili konuştu

Sibel Can balkonda beyaz bikinisiyle çekilmiş fotoğrafı hakkında çıkan planlı çekim iddialarına cevap verdi

Sibel Can'ın balkondaki çıplak pozunu 28 Mayıs 1996’da POSTA’dan Ayhan Kimsesizcan yakalamıştı.

Geçen günlerde Sibel Can'ın yine bir balkon pozu ortaya çıktı.

Ancak bu seferki balkon pozunun planlı bir çekim olduğu iddiaları ortaya atıldı.

Sibel Can bu konu hakkında Hürriyet'ten Hakan Gence'ye konuştu.

İşte Sibel Can'ın söyledikleri...

Geçen gün tatil sırasında balkonda çekilmiş fotoğraflarınızla gündem oldunuz. Onun, sizin planladığınız bir çekim olduğu söylendi... - Haberim yoktu desem... Haberim vardı desem... Vardı diyenler fikir değiştirir mi sizce?

Her albümünüzde ‘kilo aldı’, ‘kilo verdi’ haberleri çıkıyor. Bunlara ne kadar takılıyorsunuz? - Aslında bu sadece merkezinde benim olduğum bir haber değil. Tüm dünyada böyle. Kilo alanlar, verenler, sağlıklı, sağlıksız zayıflayanlar... Bu bir sanayi. Herkesin muhakkak birine anlatacak bir şeyi ve dinleyeni var.

Kızıyor musunuz? - Çok doğal karşılıyorum. ‘Kilo’ kelimesi nerede görülürse görülsün öyle bir algıda seçicilik var ki yıllardır bir bakıyorum, ‘Sibel Can kilo aldı’, ‘Sibel Can kilo verdi’. Hiç kızmam. Çünkü herkesin okuyacağı bir haber. Kilo alıp vermeye çalışan milyonlarca insan ve 30 yıldır sahnelerde bir Sibel Can. Okunabilir en kolay, en güzel haber.

Peki Ayhan Kimsesizcan Sibel Can'ın çıplak balkon pozunu nasıl yakaladı? İşte Ayhan Kimsesizcan'ın ağzından çıplak balkon pozu hikayesi: “Sibel Can’ın Fethiye’deki sosyetik tatil köyü Hillside’da olduğu haberi magazin bölümünün şefi Bekir Saçar’a geldi.O zaman 26 yaşında olan Sibel Can bikiniyle denize, havuza giriyormuş. Bu istihbaratın geldiği 25 Mayıs 1996 Cumartesi günü bir oda tutup müşteri gibi Hillside’a gittim. Uçak, yol derken saat 21.00’de otele ulaştım. Baktım Sibel Can yemek salonunda. Beni tanır diye hiç ortalarda görünmeden, bir sandviç alıp odaya kapandım.

Sabah 8.30’da kahvaltıya indim. Sibel Can yine oradaydı. Aynı hızla salondan çıktım. Sibel Can’ın kaldığı villaya hakim bir noktayı seçtim ve havuz başında şezlongumu o yöne çevirip sözüm ona güneşlenmeye yattım. Teleobjektif takılmış fotoğraf makinem havlumun altındaydı. Sibel Can havuza geldi. Burun burunayız. Etrafta otelin güvenlik görevlileri de var. Makineyi alsam ve Sibel Hanım’a doğrultsam kıyamet kopacak. Hiç oralı olmadım, yüzüstü yatmaya devam ettim.

Sibel Can havuza girdi ve villasına döndü. 3-5 dakika geçti geçmedi, ıslak mayosunu asmak için çırılçıplak vaziyette ağaçların arasındaki villasının balkonuna çıktı. Gözüm 100 metre ötedeki villada olduğu için durumu hemen fark ettim. Şezlongdaki yüzüstü pozisyonumu hiç bozmadan yerde duran fotoğraf makinemi havluyla birlikte aldım. Villaya doğrultup otomatik deklanşöre bastım. Gözümü vizöre koyamadığım için netlik yapamamıştım. Aklıma her şey gelirdi de saat 15.00’te, millet ortalıktayken ünlü assolist Sibel Can’ın çırılçıplak balkona çıkacağı gelmezdi.Gazeteden emanet olarak yanıma verilen cep telefonundan şefim Bekir Saçar’ı arayıp müjdeyi verdim! Dijital fotoğraf makineleri henüz icat edilmemişti. Film yıkanmadan çektiğim fotoğrafları görmem imkânsızdı. Heyecan diz boyu… Belki gören olmuştur, güvenliğe haber verirler kuşkusuyla dört günlük rezervasyonum olmasına rağmen parayı yakıp 15 dakika içinde Hillside’dan ayrıldım.

Telaşımı gören resepsiyonculara “Annem hastalanmış acilen İstanbul’a dönmem gerekiyor” dedim. Otelden kiraladığım araçla Dalaman Havaalanı’na gittim. Bir hayli uçak bekledim. Saat 24.00’ü biraz geçe İstanbul’a vardım. Hemen gazeteye gidip filmi laboratuvara verdim. Evet, başarmıştım. 25 kareden ikisinde Sibel Can çırılçıplak kadraja girmişti.

KARAGÜMRÜK’TEN TEHDİT TELEFONLARI YAĞDI 28 Mayıs günü fotoğraflar POSTA’nın birinci sayfasında hiçbir fotoşop ve sansür uygulanmadan çıktı. Hiç fotoşop uygulamadığımız için Sibel Can’ın mayoda iz yapmasın diye kullandığı altındaki pedi bile silmedik. Ve ortalık bayağı karıştı. Benim gibi Karagümrüklü olan Sibel Can’ın Karagümrüklü o meşhur hamileri beni telefonla gazeteden defalarca arayıp bayağı bir verip veriştirdiler. Sonraki günler de hiç kolay geçmedi. Tehditler havalarda uçtu durdu. Sonu gelmiyordu. Eve gitmiyor, gazetenin ayırttığı adresi gizli otelde kalıyordum.

SIKINTIDAN MİDE KANAMASI GEÇİRDİM Yaş o zaman 20. Böyle streslere hiç alışkın değilim henüz. Sıkıntıdan mide kanaması geçirdim. Teşhisi müdürlerim Mehmet Yılmaz ve Rıfat Ababay koydu. Gazetenin doktoru Sabahattin Koç da onayladı.