Foto Galeri

Mersinli Mine son filmiyle olay yarattı

'Çok hata yaptım, yine olsa yine yaparım'

Sinan Çetin'in 1993 yılında çektiği "Berlin in Berlin" filmi hala hafızalarda. Hülya Avşar’ın canlandırdığı Dilber karakterinin mastürbasyon sahnesi de çok ses getirmişti. ‘Berlin in Berlin’ adlı filmi, Çetin’in oğlu Rafael Cemo Çetin, ‘New York in New York’ adıyla yeniden çekti. Dün vizyona giren filmde Dilber karakterini bu kez 1986 Mersin doğumlu Mine Kılıç canlandırıyor. Karşınızda yeni Dilber...

■ Neden oyuncu olmayı seçtin? Hayalimde haber spikeri olmak vardı. Ülke ve dünya gündeminden sıcağı sıcağına haberdar olmak fikri hoşuma gidiyordu. Eğitim almaya karar verdim. Eğitim sürecinde hocalarım “Enerjin, coşkun, iletişimin, oyuncu olmaya daha uygun” dedi. Ben de üç yıl Şahika Tekand’dan tiyatro eğitimi aldım. ‘Oyun Bitti’ dizisiyle oyunculuğa başladım.

■ ‘New York in New York’ filmi için teklif nasıl geldi? Cemo (Rafael Çetin), yönetmenlerimiz Muammer Kaçak ve Serdar Gözelekli aradı. “Cemo babasının 90’larda yaptığı filmi kendi jenerasyonuna aktarmak istiyor. Dilber karakterine de seni düşündük” dediler. Çok hoşuma gitti ve yola çıktık.

■ Filmin tamamı Amerika’da mı çekildi? Üç hafta New York’ta kaldık. Dış sahneleri orada, iç sahneleri İstanbul’da Tünel’de bir evde çektik. ■ ‘Berlin in Berlin’i izlemiş miydin? Tabii, oyunculuğa yeni başladığım dönemlerde Türk sinemasında kendine yer edinmiş bütün filmleri taradım. 90’larda çok ses getiren bu filmi de izlemiştim.

■ Hülya Avşar’ın çok konuşulan o rolünü üstlenmek seni korkutmadı mı? Öyle bir kıyaslama içine girmedim. Her tercihimizde risk var. Bence neye odaklandığımız önemli. Yönetmenler bana güvendiler, ben de onlara. Kendimi Hülya Avşar ile kıyaslayıp korkmaktansa senaryoyu okuyup bir oyuncu olarak karaktere odaklandım.

■ Sette birçok insan varken sahne çekilirken zorlanmadın mı? Yönetmenlerim daha önce çalıştığım ve çok güvendiğim insanlar. Onlara teslim olduğum bir sahneydi. Beni düşünerek bütün seti dışarıya çıkarttılar. ■ Kendini izleyince beğendin mi? Bizim meslek, “Güzel oynamışım” diyebileceğimiz bir meslek değil. Sanki daha iyi yapabilirmişim gibi bir değerlendirme yaptım. Elimden geleni yaptım. Takdir seyircinin.

■ Dilber karakterinin mastürbasyon yaptığı o sahne hakkında tereddütlerin oldu mu? Olmadı. Ben hikayenin bütününe odaklandım. Karakterin iç dünyasını dışa vurduğu, film için çok önemli bir sahne o. Filmdeki küçücük bir sahneden korkup filmi reddediyorsanız, oyunculuk sizin için doğru tercih değildir bence. Bütün bunları göğüsleyebilecek, altından kalkabilecek özgüvene sahibim. İnsanlar sadece bu mastürbasyon sahnesine takılıp kalmasınlar. Bu 20 saniyelik bir sahne. Filmde görücü usulü ile evlenen bir kadının üzerindeki yıkım, büyüyen göç problemi, öz kültürünü başka bir ülkede yaşatmaya çalışan ailenin kendi içindeki çelişkileri gibi önemli toplumsal olaylar işleniyor. Lütfen izleyiciler ön yargılı olmadan gidip izlesinler.

■ Filmin bu sahneyle öne çıkmasından rahatsız mısın? Cinsellik, gizli kapaklı yaşandığı ve deşifre edilmediği, dille açığa vurulmadığı ve konuşulmadığı için insanın hep özelidir. Kapalı şeyler daha çok ilgi çeker. Bu yüzden hep gözler oraya döner. Kocaman bir filmin sadece bu sahnesine takılmak toplum adına bizi endişelendirmeli.

■ Filme başlarken aileni “Müstehcen bir sahne var, bilginiz olsun” diye bilgilendirdin mi? Filmin konusunu anlattım. Onlar da filmin bütünündeki bu küçük sahneye hiç takılmadılar ve desteklediler. ■ Ailen filmin galasına geldi mi? Babamı kaybettik. Kalan ailem Bodrum’da yaşıyor. Küçük bir salonda yapıldığı için herkesi davet edemedik. Kız kardeşimin yeni bebeği oldu, annem onları bırakıp gelemedi.

■ “Bu film benim hayatımıdeğiştirecek” diye düşündün mü? Ben yaptığım meslekte hiçbir zaman sonuçlara odaklı bir motivasyon geliştirmedim kendime. Bu mesleği yapmamın en büyük sebebi oyunculuk tutkum. Büyük hayaller kurmadım. Çok güzel tecrübeler edindiğim bu film bitti. Şimdi üzerimdeki bu kıyafeti çıkartıp yeni bir kıyafet giymeye odaklıyım.

■ Oyunculuk kariyerin boyunca kadın olmanın zorluklarıyla karşılaştın mı? Yalnız oyunculuk hayatımda değil her yerde kadın olmanın zorluklarıyla karşılaştım. Sokakta da, toplu taşımada da, esnafla da sorun yaşadım. Ama bu kadın olmanın problemi değil, insan olmanın problemi. Bastırılmış duygular, bunların şeffaflaştırılamaması bu sorunun başlıca nedenleri. Erkeklerin açlık hissiyle, kendilerini doyuramamasıyla, doygunluk hissedememeleriyle ilgili... Yani kısaca nerede nasıl davranacağını bilemeyen erkek enerjisinden kaynaklanıyor hepsi.

KADIN OLMANIN ZORLUKLARIYLA HER YERDE KARŞILAŞTIM ■ Oyunculukta kuralların var mı? Oyunculuk, hikayesine inandığınız bir bütün içinde bir karakteri canlandırma serüveni. Ben ideolojik bir şey savunmuyorum oyunculuk yaparken. Ya da bir şeyin savunucusu olmuyorum. Sadece o karakterin varlığıyla orada anlatılmak istenen konuyu işleyen bir işçiyim. Sınırlarım yok.

■ Türkiye’de hangi oyuncuları beğeniyorsun? Televizyonum yok ve dizileri takip etmiyorum. O yüzden yeni jenerasyon oyunculardan isim veremem. Ustalardan Şener Şen, Haluk Bilginer var.

MİNE KILIÇ KİMDİR? 1 Ocak 1986 yılında Mersinde doğdu. Türker İnanoğlu Sinema ve Televizyon Eğitim Vakfı Kamera önü oyunculuğu dersleri almıştır. Ayrıca Şahika Tekand Studio Oyuncuları eğitimi almıştır. Daha çok tiyatro alanında boy gösteren genç oyuncu daha sonraları dizi oyunculuğu ve sinema oyunculuğuna da başlamıştır. Ayrıca sunuculuk da yapmaktadır. Kendisini daha çok Büşra isimli filmde oynadığı başörtülü kadın rolüyle tanıdık. Genç oyuncu 170 cm boyunda ve 56 kg ağırlığındadır.

GÜZELLİK KONUSUNDA BİRAZCIK MÜTEVAZIYIM ■ Sevgilin var mı? Şu an yok, yani kalbim boş. ■ Sevgilin veya eşin olabilecek kişide aradığın en belirgin özellik nedir? Vicdanlı bir insan olmalı. Duygularında, düşüncelerinde yaratıcı olmalı. Merkezi sağlam, ne istediğini bilen biri benim ilgimi çeker.

■ Pişman olacağın hatalar yaptın mı? Çok hata yaptım. İyi de yaptım. Bir daha olsa yine yaparım. Çünkü hata başarının kapısıdır. Şu an tam da hata yapacağım yaştayım. Hata yapmaktan korkmamak lazım. Hata değerli bir şey. Röportaj: BEKİR SAÇAR

■ Sosyal medyada takipçi kaygın var mı? Sosyal medyada herkes bir imaj yaratma kaygısında. Bunun büyük bir tuzak olduğuna inanıyorum. Benim hiçbir zaman böyle bir kaygım olmadı. Oyuncu olduktan sonra beni çok aradılar “Sosyal medyanı biz yönetelim, takipçi sayını arttıralım” dediler. Kahkaha atıp telefonu kapattım, kabul etmedim. İç huzurum için bunlardan uzak duruyorum.

■ Kendini güzel buluyor musun? Güzelliğin dengeden geçtiğine inandığım için dengelendikçe, yaş aldıkça kendimle barışıyor ve kendimi daha güzel bir kadın olarak değerlendirebiliyorum. Ama hiçbir zaman “Ben çok güzel bir kadınım” demedim. Güzellik konusunda birazcık mütevazıyım. ■ Kıskanç biri misin? Kendi kendime kötü dengeleri iyileştirmeye başladığım bir dönemdeyim. Artık kıskanç değilim, çünkü sahiplenmiyorum.