Hilton Oteli'nde düzenlenen 'AK Parti Yerel Yönetimler Şura Toplantısı'nda partililere hitap eden Çelik, MİT Kanunu'nun 26. maddesine göre Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı'nın yargılanması yada sorgulanmasının ancak başbakanın iznine bağlı olduğuna dikkat çekerek, özel yetkili savcının kendisinin çalışma koşullarını düzenleyen yasa maddesine dayanarak, MİT Kanunu'nun 26. maddesini görmezden geldiğini savundu. Bu durumun devlet yönetimi açısından doğru bir yaklaşım olarak değerlendirilmediğini ifade eden Çelik, ''Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı gibi hassas bir görev yapan müsteşarın şüpheli sıfatıyla soruşturmaya çağırılması, bu hassas görevin aksaması, devletin menfaatlerini ilgilendiren bir takım bilgilerin dışarıya sızması, MİT'in kamuoyu önünde hırpalanması ve istihbarat teşkilatının devletin yüksek menfaatlerini korumak üzere yaptığı bazı faaliyetlerin deşifre olması bakımından sıkıntı doğuracağı için MİT Kanunu'nda yasal düzenleme yapılmıştır" diye konuştu. Dış politikanın görünen yüzünde politikacıların, görünmeyen yüzünde ise istihbarat teşkilatının olduğunu belirten Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, "Bölgemizdeki bütün halkları için refah istiyoruz. Bütün halklar için demokrasi istiyoruz. Bütün bu çerçeve içinde etrafımıza dikkat etmemiz gerekiyor. Biz AK Parti olarak Türkiye'nin yüksek menfaatlerini düşünerek etrafımızdaki bu kaos ortamını istihbarat teşkilatımızın bu kaos ortamını yönetmek üzere siyasi iktidara danışmanlık hizmeti vermesinde bir aksama ortaya çıkmaması için bu düzenlemeyi yaptık. Yoksa biz geçmişte birilerinin birilerine yaptığı gibi hiç kimseye özel yasa çıkartmıyoruz. Milli İstihbarat Teşkilatı, kendi istihbarat unsurlarını manipüle eder, yönlendirir, kandırır, başka bir şekle sokar. Devletin, emniyet birimlerinin, askerin, devletin istihbarat teşkilatının stratejinin bir parçalarıdır. Zaten her biri diğerinin işini yapacak olsa ayrı ayrı kurumlara gerek yoktur. Her birinin işi farklıdır. Ama sonuçta ortaya çıkan sinerji devletin ve milletin yüksek menfaatini gözetmektir. Bizim dönemimizde biz illegal işlere izin vermeyiz. Hangi yapı hangi teşkilat içinde olursa olsun, yanlış yapan varsa onun hesabını sorarız. Biz Türkiye'de darbelerle, cuntalarla, ölüm tehditleriyle, 27 Nisan muhtıralarıyla, başbakana suikast iddialarıyla hesaplaşmış bir siyasi iktidarız. Dört tane çeteden mi korkacağız" ifadelerini kullandı.

CHP VE MHP'YE ELEŞTİRİ
"Cumhuriyet Halk Partisi ulu bir çınardır, AK Parti'nin 10 yıllık geçmişi var" eleştirilerine cevap veren Çelik, ''Seni millet dimdik ayakta tutmadı. Sarmaşıkları bir çubuğa sararlar, ayakta dursun diye seni süngüye sararak ayakta tuttular. Üzerine postal geçirerek ayakta tuttular. Sen herhangi bir süngüye sarılmasaydın 1960 ihtilalinde, daha sonraki yargı darbelerine sarılmasaydın bugün ayakta değildin. 1972'de İsmet İnönü genel başkanlıktan ve arkasından CHP üyeliğinden istifa etti. İsmet İnönü vefat ettiğinde Cumhuriyet Halk Partisi üyesi değildi. İnönü istifa ederken, CHP ile ilgili 'Bunlar o kadar tehlikeli işler yaparlar ki Ankara'yı başkent olmaktan bile çıkarabilirler' dedi" diye konuştu. "MİT ile terör örgütü arasında protokol yapılmış" iddialarına cevap veren Çelik, ''Bakın arkadaşlar, bu doğru bir yaklaşım değil. Bu protokol denilen şeyler, KCK operasyonları yapıldığında gözaltına alınanların evinden çıkmış. PKK böyle bir protokol yapmış. Peki bunu MİT kabul etmiş mi? Hayır. Siyasi hükümetin onayı var mı? Hayır. Devletin onayı var mı? Hayır. Peki o zaman bu protokolleri gündeme getiren ve 'siz Abdullah Öcalan'la anlaştınız' diyen MHP ne yapmış oluyor? PKK ve KCK'lıların düzenlediği belgeye itimat ederek Türkiye Cumhuriyeti hükümetine saldırıyor. Şimdi şunu sormak gerekir: Siz KCK'yı mı esas alıyorsunuz, AK Parti ve hükümetin sözlerini mi esas alıyorsunuz? Biz Milliyetçi Hareket Partisi'ne bazı eleştiriler getirebiliriz, ama hiçbir zaman bir terör örgütünün evinde çıkan belge yüzünden Milliyetçi Hareket Partisi'nin suçlanmasına müsaade etmeyiz. Bu bizim Milliyetçi Hareket Partisi'nin tabanına olan saygımızın gereğidir. Ama şimdi Milliyetçi Hareket Partisi grup başkan vekilleri çıkıyorlar, KCK'nın PKK'nın evinde çıkan belgelerle AK Parti iktidarını suçlamaya çalışıyorlar. Adama sorarlar kıblen neresi diye" dedi.
Editör: Barış Köksal