İçişleri Bakanlığı'nca görevden alınan ve Adana Büyükşehir Belediyesi'ne ait bir arsanın satışıyla ilgili ihaleye fesat karıştırdığı iddiasıyla tutuklanmasının ardından ilk duruşmada tahliye olan Aytaç Durak, "Bilirkişi, ihaleye fesat karıştırılmadığını bildiği halde 7 klasör ve bin 600 sayfalık dosya oluşturup, başta emniyet olmak üzere hakim ve savcıların kafasını karıştırdı" dedi.
 
Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada damadı Bekir Cavcav (42), eski Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Hasan Gülşen (62), Durak İnşaat Şirketi çalışanı Atilla Kuzucu (48) ve Cavcav'ın şirketinde mali müşavir olarak görev yapan tutuksuz sanık Halit Demir (58) ile aynı davadan yargılanan Durak ve diğer sanıklar hakkında 'kamu kurum ve kuruluşlarının ihalesine fesat karıştırmak' suçundan 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Söz konusu davayla ilgili olarak bugün ilk defa hakim karşısına çıkan Durak, yapılan kimlik tespitinde aylık gelirini 30 bin TL olarak beyan etti. Durak savunmasında, bir kısım belediye meclis üyelerinin isimlerinin karıştığı rüşvet pazarlığıyla ilgili kaseti savcılığa iletip, bunun bir bölümünü mecliste dinletmesiyle olayların başladığını hatırlattı. Bu durumun basında abartılı bir şekilde yer aldığını ifade eden Durak, Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Mustafa Tuncel'in açıklamalarının birçok medya kurumunda yer aldığına dikkat çekti. Bugüne kadar Tuncel aleyhinde açmış olduğu 16 davanın 8'inde Tuncel'i mahkum ettirdiğini vurgulayan Durak, bu gelişmeler sonrası İçişleri Bakanlığı'nın soruşturma için belediyeye müfettiş gönderdiğini anlattı. Konuyla ilgili görevlendirilen 3 bilirkişinin 'ihaleye fesat karıştırılmadığını' bildiği halde 7 klasör ve bin 600 sayfalık dosya oluşturduğunu iddia eden Aytaç Durak, amaçlarının fezlekeyi hazırlayan emniyet görevlilerinin kafasını karıştırmak olduğunu da iddialarına ekledi. Fezleke için 16 yıl geriye gidilerek her şeyin yazıldığını belirten Durak, hakim ve savcıların da kafasının karıştırılarak mağdur edildiğini savundu.
 
"DAMADIMIN İHALEYE KATILDIĞINDAN HABERİM YOKTU"
Merkez ilçe Yüreğir'e bağlı Menekşe köyünde yer alan 6 bin 528 metrekarelik yerin damadına satışına ilişkin ihalenin 'açık ihale usulü' ile yapıldığını ifade eden Durak, "Yani parayı veren düdüğü çalar. Sokaktan geçen bir kişi dahi bu ihaleye girebilir. Bir kasaba belediye başkanı bile bilir ki, böyle bir ihaleye başkan katılırsa yakını katılamaz. Onun için böyle bir davam yoktur. Yargıtay içtihatlarında da bu bellidir. Böyle bir dava olmaz. Belediyenin yoğun işleri vardır. Bir belediye başkanının böyle bir ihalede takdir komisyonunda yer alması mümkün değildir. Türkiye Belediyeler Birliği ve 5 dönem Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçildim. Sadece Yüreğir'de belediyemiz bin 113 gayrimenkul satışı gerçekleşti. Bu da onlardan biridir. Hiçbir yerde imzam yoktur. 16 yıldır yetkilerin tamamını devir ettim. Hiçbir encümen ve komisyona katılmam. 1965'de Adana Köy Hizmetleri Müdürlüğü yaptım. Bürokrasiyi bilirim. 75 yaşındayım, devlet ve piyasa tecrübem var" dedi.
 
"BİLİRKİŞİLER ADETA TETİKÇİLİK YAPTI"
Adana'da bugüne kadar yaptığı inşaat çalışmaları hakkında da mahkeme heyetine bilgiler veren Durak, vergi sıralamasında ilk 100'e girdiğine işaret etti. İçişleri Bakanlığı'nca görevden alınmasının ardından Büyükşehir Belediyesi'nin adeta alt üst olduğunu dile getiren Durak, İmar Komisyonu Başkanı'nın dahi öldürüldüğünün altını çizdi. Damadı Bekir Cavcav'ın söz konusu ihaleye girerken kendisine sormadığını, konudan daha sonra haberinin olduğunu anlatan Durak, mahkeme başkanının sorusu üzerine, "Ne kadar süre sonra ihaleden haberimin olduğunu hatırlamıyorum" yanıtını verdi. "İhalenin iptali için neden idare mahkemesine başvurmadın?" şeklindeki soru üzerini ise Durak, damadının ihaleye girmesinde kanuna aykırılık bulunmadığını söyledi. Durak, satılan yerin yaban hayatı koruma alanı içinde kalmasından değerinin düştüğünü ve bilirkişilerin adeta tetikçilik yaptığını savundu.
 
"İHALE İLANINI GAZETEDEN ÖĞRENDİK"
Durak'ın damadı Bekir Cavcav adına belirtilen taşınmazın ihalesine girdiği ileri sürülen tutuklu sanık Atilla Kuzucu ise, gazete ilanını görerek yasal bir şekilde kardeşleriyle ihaleye girdiğini söyledi. Kuzucu, inşaat sektöründe çalıştığını ifade ederek, bu arsayı alacak ekonomik durumunun olduğunu ve Bekir Cavcav'ı tanımadığını ileri sürdü. Kuzucu, sözü edilen arsayı alamayınca bir buçuk yıl sonra oraya yakın bir yerde metrekaresi 65 TL'den toplam 4 bin 800 metrekarelik alanı satın aldığı bilgisini de verdi.
 
Tutuklu sanık Bekir Cavcav ise, suçlamaları kabul etmedi. Şirket sahibi, 300 çalışanı ve 2011'de tahmini cirosunun 50 milyon TL'nin üzerinde olduğunu ifade eden Cavcav, "Art niyetli değilim. Eğer böyle bir durum söz konusu olsaydı, başka birisini ihaleye sokar aldırır, sonra da ondan burayı satın alırdım. Zarar edeceğim bir şeye niye fesat karıştırayım. Kimsenin ihaleye girmesini engellemedim. 42 günlük tutukluluk süresince mağdur oldum. Çok yoğun çalışıp, seyahat eden biriyim. İhale günü şehir dışında
olduğum için vekilim girdi. 2006 yılında hisse senedi alışverişinde buradaki bütün bankacılar beni tanır. Arsanın parasını nasıl yatırdığımı şu anda hatırlamıyorum."
 
"İHALEDE HİLELİ BİR DAVRANIŞIMIZ OLMADI"
Eski Adana Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Hasan Gülşen de, kurumda birçok görev gibi 'ita amirliği' yetkisinin oldug eden Durak, "Yani parayı veren düdüğü çalar. Sokaktan geğunu ifade ederek, 8 Aralık 2006 tarihinde 16 parsel satışının yapıldığını, 16. parselin dava konusu olan Menekşe köyündeki parsel olduğunu söyledi. 'Açık teklif usulü' gerçekleşen arsanın ihalede hileli bir davranışının olmadığını kaydeden Gülşen, arsanın satışından sonra burada imar uygulamasına gidildiğini söyledi.
 
Durak İnşaat bünyesinde 'genel müdürlük' görevini üstlenen tutuksuz sanık Halit Demir de, işleri nedeniyle şehir dışında olan Cavcav'ın vekaletiyle ihaleye girdiği bilgisini verdi. Demir, teminatı yatırarak ihaleye girdiğini belirterek, gayrimenkulün parasını da Bekir Cavcav'ın kendisinin ödediğini kaydetti.
 
Menekşe köyündeki 13 bin metrekarelik arsanın diğer hissedarı müşteki Ahmet Nuri Karabaş ise, taşınmazın mahkeme kararıyla kendisine geçmiş olmasından davanın kendisi açısından kapandığını anlattı.
Mahkeme heyeti, yeterli delil toplandığını gerekçe göstererek, bir üyenin karşı oyu ile Aytaç Durak ve diğer 3 sanığın tahliyesine karar verip, duruşmayı 11 Nisan 2012 tarihine erteledi.
Editör: Barış Köksal