Geçmiş dönemi iyi hatırlayıp doğru analiz edemezsek, gelecekte aynı hatalar yapılır; Mersin gelişemez, refah seviyesi yükselmez, kentte yoksulluk artar. En iyi ihtimalle hayatı tekrar eder gideriz; bu da en dramatik yoksullaşmadır.

Önce bu kentin son 15 yılını bir kez daha inceleyelim: 
Mersin 15 yıl siyaseti çok iyi bilen bir kişi tarafından yönetildi. Hep gelecek seçimde kendini destekleyecek bir taraftar grubu oluşturdu. Birçok dernek, oda, STK, konsey, platform, başkan ve yönetimlerinin seçimlerine müdahil oldu. Genelde desteklediği kişiler CHP eğiliminde oldular ve CHP yönetimleri de o kişileri destekledi. Sonuçta, kentin daha çok merkez yani sahil kesiminde CHP destekleyicisi oluşumlar meydana geldi ve onlar her seçimde birleşerek başarılı oldular.

MHP İl Yönetimlerinin asla bu oluşumların içinde olmak gibi bir kaygısı olmadı. Genelde hem merkezi hükümette hem de yerel yönetimde olmadıklarından hep oyunun dışında kaldılar.

Ak Parti İl Başkanları ise, merkezi hükümetin gücüne sahip olmalarına rağmen bu oluşumların gelişmesine kayıtsız kaldılar. Onlar farklı uğraşlar içerisine girdiler.

Bunun sonucunda da tamamen CHP ve yerel yönetim yanlısı, Ak Parti karşıtı odaklar meydana geldi.
Bu oluşumlar kente yapılacak projelere, yatırımlara ve de özellikle enerji yatırımlarına karşı çıktılar; siyaseti de kent karşıtı bir kör döğüşüne kilitlediler.

Ama çok ilginçtir; bu oluşumların başındakiler her dönem kentin bakanları Mersin’e geldiğinde  Ak Parti taraftarı göründüler, onlara övgüler yağdırdılar. Onlar gider gitmez de yine CHP’li yerel yönetim taraftarı oldular. Böyle bir etik dışı uzlaşma, bu kentin son on beş yılına damgasını vurdu; belki kendi faydaları için çok şey elde ettiler ama kent bundan hep zarar gördü.
Bakanların ortalama yılda 20 gününü Mersin’de geçirdiklerini düşünürsek,345 gün CHP li ,20 gün Ak Partili oldular. Yani 20 gün merkezi hükümetin yatırımlarını desteklediler 345 gün eleştirdiler, karşı çıktılar. Yerel yönetimde ise herhangi bir proje ya da yatırım zaten olmadığından bir destekleme ya da eleştirme sorunu olmadı.

Geldik yeni bir döneme: 
15 yıl kent üzerindeki güçlü yerel yönetim artık yok. Yani Büyükşehir Belediye kaynaklarının CHP ve oluşumlar üzerindeki desteği artık yok. Şimdi yerelde MHP yönetimi var. Yani bugüne kadar kentteki oluşumlara kayıtsız olan bir de MHP İl Yönetimi… 
Tabii 15 yılın sonunda bu oluşumlar da bir bocalama içinde... Şimdilerde, aynı “Hacıyatmaz” alışkanlıkla MHP yerel yönetimine sempatik görünmeye çalışıyorlar. Bunların içinde bazı yerel güç meraklısı oluşumlar ise, şimdiden yerel yönetim taraftarı oldular ve aslında MHP’li olduklarını söylüyorlar. Özellikle de turizm sektörü gibi zengin kaynaklara yönelik alanlarda, böylesi kemiksiz menfaat düşkünleri birden kent koruyucusu kesildiler; olur olmaz çevrelerde yerel iktidara yakın görünmek için ne gerekse yapıyorlar.

Önümüzde yeni dönemde yeni kent dinamiklerinin seçimleri var.
Bu defa farklı olacağa benziyor. Mutlaka MHP yerel yönetiminin etkisi ile bazı oluşumlar MHP yanlısı seçilecek ya da zaten MHP tarafına geçmişlerdir.
Şimdi önemli olan yeni Ak Parti İl Başkanı’nın tutumu… Eskiden olduğu gibi bu seçimlerde de ya kayıtsız kalınacak, ya da bu defa Mersin yararı düşünülerek seçimlere müdahil olunacak. Böyle davranılırsa, 15 yıldır olduğu gibi yerel yönetimin yaptıklarına sessiz kalan, merkezi yönetimin yapacaklarına karşı çıkan kent dinamikleri artık olmayacak. Bu da kentin hayrına bir dönemin başlangıcı demektir.

Bugün Mersin, yeni dönemde kentin tüm projelerinin gerçekleşmesi için çalışan, verdiği sözleri günü gününe yerine getiren ve siyasi ayrım gözetmeksizin yerel yönetimlere de destek olan bir Başbakan Yardımcısı’na sahip . 
Bu fırsatı değerlendirmek gerekiyor. Yerel ve merkezi yönetimi destekleyecek kent dinamikleri, kente zarar veren 15 yıllık CHP mantığından sıyrılmak zorundadır. Şimdi kent ve ülke yararı gözetilerek MHP ve Ak Parti çizgisinde seçimlere müdahil olunması gerekiyor. Bu bir siyasal tavır alışın çok ötesinde, Mersin’in kaybedilmiş yıllarını telafi etmek üzere merkezi ve yerel yatırım imkânlarının önünü açmak demektir.

Sonuç olarak yeni dönemde merkezi hükümetin yapacaklarını engellemeye çalışmayacak, destekleyecek kent dinamiklerine ihtiyaç var. Bunda da en büyük görev yeni İl Başkanı’na düşüyor.
İlgili ve başarılı olacağını düşünüyorum.  
Mersin için herkesin, hepimizin bu başarıya ihtiyacı vardır. 

HARUN ARSLAN